KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, İmralı'daki görüşmelere ilişkin "hükümetin çözüm yaklaşımı yok" derken, Türk devletinin Batı Kürdistan'a yaklaşımını da "açık bir Kürt düşmanlığı" olarak değerlendirdi. Karasu, çetelerin Serêkaniyê'ye geçişi karşısında Ceylanpınar'ın tavrını da eleştirerek, "Çeteler o kadar saldırdı, o Ceylanpınar ayağa kalkmadı. Ayıptır" dedi.
İmralı'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Türk devleti arasında yapılan görüşmeleri değerlendiren Mustafa Karasu, "Biz her zaman siyasal çözümden yanayız. Sorun yaratan da Türk devletiydi, çözümsüzlüğü dayatan da Türk devletiydi" dedi.
Karasu, "İmralı'ya gidip, iyi niyet ortaya konulunca, en azından müzakereciler bir şeyler yapmak istiyoruz gibi bir yaklaşım gösterince, önder Apo da buna olumlu cevap vermiştir. Burada olumlu yaklaşım içinde olan hareketimizdir" şeklinde konuştu.
"Hükümetin politikası çözümden yana mıdır, bu belli değil" vurgusunu yapan Karasu, AKP'nin 2006'da da 2008'lerde de böyle bir yaklaşım içine girdiğini hatırlatarak, "Hiçbir zaman da somut bir adım atmadı" diye belitti.
2012'DE KAYBEDEN AKP OLDU
Karasu, "Şu ana kadar da yapılan görüşmelerde herhangi bir somut gelişme yok. Bize yansıyan ciddi bir durum yok. Erdoğan'ın söylemlerinde ciddi bir durum yok" dedi.
Bu noktaya nasıl gelindiğini sorgulayan Karasu, hükümetin KCK operasyonları, askeri operasyonlar ve dış güçlere dayanarak PKK'yi ezmeyi planladığına işaret etti ve ekledi: "2012'de kaybeden AKP oldu. Ordusu nerdeyse bozguna uğradı. Özel ordusu nerdeyse darmadağın oldu."
Karasu şöyle devam etti: "AKP sıkışınca, bölgedeki politikaları da iyiye gitmeyince, böyle bir görüşmeye başvurdu. Tamam Türkiye kamuoyu çözüm istiyor, biz de istiyoruz, aslında koşullar da müsait. Fakat AKP'nin çözüme ne kadar hazır olduğu belli değil. Hatta hazır olmadığı konusu daha fazla ortada."
HAREKETİMİZLE HERHANGİ BİR GÖRÜŞME YOK
"Söylendiği gibi hareketimizle bir görüşme yok" diyen Karasu, Hewler'de (Erbil) görüşmeler yapıldığı ve bazı adımlar atılacağı yönünde Türk medyasında çıkan haberleri de yalanladı: "Bunlar hepsi yalan. Hepsi özel savaş haberleri. Hiçbir gerçekliği yok."
AKP hükümeti için "Çözme isteği varmış gibi bir hava yaratılmak isteniyor. Sonra herhangi bir şey olmayınca da herhalde birilerini suçlayacak. Herhalde böyle bir strateji izliyor" diyen Karasu, mevcut durumda tek taraflı bir yaklaşım olduğunu ve bununda Öcalan'ın geliştirdiği yaklaşım olduğunu kaydetti.
Karasu, "Biz de önderliğin tutumunu destekliyoruz. Ama Türk devleti önderliğe de doğru yaklaşmıyor, önderliğin ortaya koyduğu talepleri var. Önderlik böyle tecrit ortamında, hiç kimseyle görüşmeden, demokrasi güçleri ile görüşmeden, çeşitli çevrelerle görüşmeden, örgütüyle diyalog içinde olmadan hiçbir şey yapar mı? Önderliğimiz demokrat bir liderdir. Yanındakilerin bile görüşünü alır, herkesin görüşünü alır. Önderliğimiz örgütüyle düşüncelerini paylaşır, BDP'yle paylaşır, Türkiye kamuoyu ile paylaşır" diye konuştu.
HÜKÜMETİN ÇÖZÜM YAKLAŞIMI YOK
Hükümetin "Ortada henüz herhangi bir çözüm yaklaşımının olmadığını" ifade eden Karasu, "Ama Kürt sorununu, ezerek, başka türlü yöntemlerle çözemedi. Ya gerçekten çözecek, ya ezecek ya da oyalayacak. Bunlardan hangisini yürütecek kısa sürede belli olur. Ama şu anda bize yansıyan şu an andaki yaklaşımlar, çözüm yaklaşımları olmadığını ortaya koyuyor. Bu açıdan çok fazla umutlu olmak, yanlıştır" ifadelerini kullandı.
"Ortada hiçbir şey yokken, bir şeyler oluyormuş beklentisine hiç kimse girmemeli. AKP sıkıştı, şimdi böyle bir politikaya yöneldi" diyerek sözlerini sürdüren Karasu, "Kürt sorunu çözülmüyorsa, Türk devletinin yaklaşımlarından kaynaklı. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Bugün de yarın da eğer bir çözümsüzlük varsa, bu Kürtlerden gelmez" vurgusunu yaptı.
Karasu AKP'nin neden bugün görüşmelerde bulunduğunu şöyle özetledi: "AKP sıkışmıştı, aydınlar tepkiliydi, liberaller bile tepkiliydi. Düne kadar AKP'ye destek verenler de AKP'den kopmuştu. AKP çok zor duruma düşmüştü. Şimdi bunları tekrar, kendine göre, bu tür yöntemlerle toparlamaya çalışıyor."
"Yakın zamanda gelişmelere bakacağız" diyen Karasu, "Önderlikle gerçekten önemli görüşme olsaydı, sorun BDP ile görüşüp görüşme değildi. Bu o kadar basit bir mesele değil. Görüldüğü gibi ortada çok da ciddi bir durum yok" diye belirtti.
AKP'NİN ROJAVA'YA YÖNELİK YAKLAŞIMI AÇIK KÜRT DÜŞMANLIĞIDIR
Suriye ve Batı Kürdistan'daki gelişmeleri de değerlendiren Karasu, "Türk devleti kendi Kürt sorununu çözmediği müddetçe, diğer parçalardaki Kürt sorunlarının da çözülmesini istemez. Kuzey Kürdistan'daki Kürt sorunu çözülmediği müddetçe Güney Kürdistan'daki kazanımlar da tehlikededir. Türkiye İran'daki sorunun da çözülmesini istemez. Rojava'da (Batı Kürdistan) da istemez" dedi.
Karasu şöyle devam etti: "Şu anda Türk devletinin pozisyonu, Rojava'da Kürtlerin hak kazanmamaları üzerinedir. Bu kadar muhaliflerle ilgilenmesinin nedeni ne Esad ne de Suriye'de halkın durumunun ne olacağı değil. O aslında bir Esat gitsin başka bir Esat gelsin istiyordu. Kürtleri kontrol altında tutacak otoriter, demokratik olmayan bir rejim istiyordu. Ama Suriye'de artık her şey dağıldı. Türkiye bundan korkuyor. Bu yüzden muhaliflerle ilişki geliştiriyor. Onları destekleyerek, Kürtlerin kazanım elde etmesini engellemeye çalışıyor."
Karasu, Türk devletinin silahlı gruplara yaptığı yardımları ve Kürtler yönelik saldırılarına dikkat çekerek, "Bu açık Kürt düşmanlığıdır. Rojava'daki durum sadece oradaki halka değil, bütün Kürtlere düşmanlıktır. Bunu bütün Kürtlerin görmesi gerekiyor. AKP'ye yakın bütün Kürtlerin görmesi gerekiyor" dedi.
CEYLANPINAR'IN AYAĞA KALMAMASI AYIP!
Batı Kürdistan'daki yaşam sorunlarına da işaret eden Karasu, "Esas sorun o halkın özgürlük mücadelesine destek verme sorunudur. Çeteler o kadar saldırdı, o Ceylanpınar ayağa kalkmadı. Ayıptır. Ciddi bir tepki göstermediler. Hepsi orada fedai olmalıydılar. Hepsi göğsünü siper etmeliydiler. O çeteleri oraya koymamalıydılar. Bunu açıkça biz de eleştiriyoruz. Tamam , manevi bir destek var. Ama daha farklı olmalıydı. Yürüyüşler de oldu, yardım da gönderiyorlar, aslında kapılar açık olsa Kuzey Kürdistan halkı çok fazla yardım gönderir, ama biraz daha geniş bakmalı. O çeteler oradan saldıramamalı. Bir daha öyle bir şey olmamalı (...) Türkiye'nin çeteleri saldırtmasına karşı açık tavır koymaları gerekir. Sadece sınırdakiler değil tabi. Doğubayazıt'tan Muş'a, Bingöl'den Dersim'e kadar herkesin Rojava'daki halkın özgürlük mücadelesine katkı sunması gerekir. Çünkü orda halk gerçekten direniyor. Bir devrim var. Yediden yetmişe ayağa kalkmıştır. Bir halk devrimidir. Dünyada böyle devrimler azdır. Bundan daha büyük halk devrimi yoktur."
SOLA ROJAVA ELEŞTİRİSİ
Batı Kürdistan'daki gelişmelere solun ilgisizliğini de eleştiren Karasu, "Solun ilgisi bile az. Başka yerde olsa ayağa kalkarlar. Orada halk büyük bir devrim yapıyor, kendi sistemini kuruyor, özgürlük sistemini kuruyor, kendi meclislerini kuruyor, demokratik temelde yapıyor, bu açıdan Rojava'ya hem Kürt halkının hem de demokrasi güçlerinin desteğinin daha fazla olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
KOMPLO BOŞA ÇIKARILDI
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik 15 Şubat uluslararası komplosunun 14. yıldönümünde değerlendiren Karasu, "Uluslararası komplonun amacı Önderliğimizi İmralı'ya esaret altına alıp, hareketimizi tasfiye etmekti. Çünkü hareketin karargahı önderliğimizin bulunduğu yerlerdi. Ama bugün önderliğimiz etkisizleşmemiştir. En son İranlı Kürt Abbas Vali, Ezgi Başaran'a verdiği röportajda Abdullah Öcalan'ın eskiden siyasi bir lider olduğunu şimdi, hem siyasi hem de toplumsal bir lider olduğunu söyledi. Eskisinden daha etkili bir liderliğe ulaştığını söylüyor." şeklinde konuştu.
Karasu, "Bu açıdan komplo aslında başarısızlığa uğratılmıştır. Komployu yaratan güçler parçalanmıştır. Komployu o dönemde yapan ittifak şu anda yoktur. Ama Türk devleti inkarcı olduğu için yeniden yeniden komployu diriltmek itiyor" diye belirtti.
"Suriye'de şimdi çetelerle bunu yapmaya çalışıyor" diye ekleyen Karasu, "Apo ayrı Kandil ayrı" şeklinde yapılan ayrımlara da şöyle yanıt verdi: "Öyle bir şey yok. Aksine daha da bütünleşmiş bir güç vardır. Bunu herkes görmektedir. İşte Önderlik yakalandı. Önderlik bir söz söylüyordu: Ben mezarda da olsam rolümü oynarım. İşte Rojava'yı ayağa kaldıran 20 yıllık çalışmasıdır. Demek önderlik etkisizleştirilememiş. Oradaki gelişmelerin bizimle, hareketle doğrudan organik bir ilişkisi yok. Yaşlıları, meleleri, kadınları, gençleri, kızlarI, herkes önderliği tanımıştır. Onun için önderliğin özgürlükçü duruşunu, fırsatını buldukları zaman harekete geçerek örgütlemiştir. Onun için meydanlar, sokaklar önderlik posterleriyle doludur. Bu da komplonun boşa çıkması değil midir?"
Karasu, "Hareketimiz de eskisinden daha güçlü haldedir. Bunu herkes kabul ediyor. 2012'de dünya gördü" vurgusunda bulundu.
"Hareketimiz büyük direnerek komployu boşa çıkardı. Şehitlerimiz boşa çıkardı" diyen Karasu sözlerini şöyle noktaladı: "Eğer o fedailerimiz olmasaydı komplo boşa çıkmazdı. Tabi ki komployu boşa çıkaranlara minnet borçluyuz. O direnişten bu güne, tüm fedakarlık gösterenleri, şehitleri minnetle anıyoruz. Halkımızı burada selamlıyoruz. Hareketimizi ve önderliğimizi sahiplenerek boşa çıkardığı için. Komplocuları boşa çıkarmak demek,özgürlüğe tutkunluğu göstermek demektir. Haklarına sonuna kadar sahip çıkacağını göstermek demektir. Kürt halkı 15 yıldır komploya karşı mücadele ederek, özgürlüğüne de demokrasiyi de, haklarınız da isteyeceğini göstermiştir. Hiç kimse artık "alavere dalavere Kürt mehmet nöbete" diyemez. Komploya karşı mücadele eden, bu komployu boşa çıkaran halk özgürlüğünü de kazanacaktır. Bunu Türk devleti de bilmeli, arkasındaki güçler de bilmeli. Türk devletinin işbirlikçileri de bilmeli."
ANF / 11.02.13