Karadağ cinayeti davasında 7. duruşma...

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 27 Nisan 2012
  • 08:57

“Ellerimiz katillerin yakasında, hesap soracağız!”

(27.04.12) – Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKİP) militanı Alaattin Karadağ'ın 19 Kasım 2009 tarihinde Esenyurt-Avcılar polisi tarafından sokak ortasında kurşunlanarak katledilmesinin ardından açılan davanın 7. duruşması 27 Nisan Cuma günü Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davanın bir sonraki duruşması 7 Eylül 2012 tarihine ertelendi.

Katil polis Oğuzhan Vural'ın tutuksuz olarak yargılandığı davanın bugün görülen duruşması da polis-mahkeme-yargı eliyle yürütülen aklama operasyonunu açık biçimde gösterdi.

Karadağ cinayeti davası örtbas ediliyor

Polis tarafından hazırlanan “tanık” ifadeleri, kaybolan, karartılan deliller ve mahkeme heyetinin keyfi tutumlarıyla geçen 6 duruşmanın ardından Karadağ cinayeti davasının 7. duruşması 27 Nisan Cuma günü görüldü.
Tutuksuz “yargılanan” ve halen görevinin başında bulunan katil polis Oğuzhan Vural'ın da katıldığı duruşma, polis cinayetlerinin düzen yargısı tarafından nasıl örtbas edildiğini ortaya koydu.

Deliller yok edildi, karartıldı

http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Devrimciler/Alaattin-Karadag/Karadag_7._durusma/karadag__774_-3.jpgKatliamcı polis teşkilatının birçok delili açıkça kararttığı da bu duruşmada mahkeme heyetine belgeleriyle sunuldu. İnfazın gerçekleştiği saatlere ilişkin olay yeri ve çevresinin MOBESE görüntülerinin polislerce silindiği/kaybedildiği gerçeği müdahil avukatları tarafından duruşmada dile getirildi.

Bugünkü duruşmaya, Karadağ'ın katledildiği olayda yaralanan ve vücudunda halen kurşun bulunan minibüs şoförü İsmail Durmuş da katıldı. Duruşma, mahkeme heyetinin Durmuş'a, vücudundaki kurşunun çıkarılmasını isteyip istemediğine yönelik sorusuyla başladı.

Adli Tıp Kurumu'nun, vücudundaki kurşunun çıkartılmasında tıbbi açıdan bir sakınca olmadığını mahkemeye bildirmesine rağmen 5-6 doktora gittiğini söyleyen Durmuş, gittiği hastanelerdeki doktorların kurşunun çıkarılmasının hayati tehlike yaratacağını ifade ettiklerini söyledi.

Bu yüzden, merminin çıkarılmasını istemediğini söyleyen Durmuş, hayati tehlike taşımaması durumunda ise merminin çıkarılmasına izin vereceğini dile getirdi.

Karadağ'ın infazı meşrulaştırılmak isteniyorhttp://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Devrimciler/Alaattin-Karadag/Karadag_7._durusma/karadag__774_-6.jpg

Duruşmada söz alan Av. İbrahim Ergün, Karadağ'ın katledilmesi ve dava sürecinin başından itibaren delillerin karartıldığını, belgesi olmasına rağmen görüntü kayıtlarının kaybedildiğini söyledi. Karadağ'ın katledilmesinin ardından görüntü kayıtlarının savcı tarafından istenmesine rağmen TMŞ tarafından saklandığının ve kaybedildiğinin açık olduğunu söyleyen Ergün, yapılan yazışmaların da bu tespiti doğruladığını mahkeme heyetine iletti. Bölgedeki kamera kayıtlarının kaybedilmesinin suç olduğunu belirten Ergün, görüntü kayıtları konusunda mahkemenin polise yazdığı yazıların ise ciddiye alınmadığını söyledi. Mahkemenin, 19 Ocak 2012 tarihinde yazdığı yazıyla görüntü kayıtlarını istediğini hatırlatan Ergün, polisin mahkemeye verdiği yanıtın içeriğine dikkat çekti. Bu yazıda, Karadağ'ın “yasadışı TKİP örgütünün üyesi” olduğu söylenerek Karadağ'ın öldürülmesinin meşrulaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Av. Ergün, bunu yapan merciler hakkında işlem yapılmasını talep etti.

Gelinen yerde, dava sürecinde atış mesafesi tayinine mahkum edildiklerini sözlerine ekleyen Ergün, katil polisin arkadaşlarının delilleri toplamasını eleştirdi. Kayıtları kaybedenler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını mahkeme heyetinden istedi.
Ergün ayrıca, Karadağ'ın katledildiği sırada üzerinde bulunan uzun kollu gömlekte de atış mesafesi tayini yapılması talebini istedi. Bu talep, mahkeme tarafından keyfi biçimde reddedildi.

Dava avukatlarından Murat Çelik ise keşif talebini dile getirdi. Bu talep de mahkeme heyeti tarafından geri çevrildi.

Karadağ: Yaşam hakkı ihlal ediliyor

http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Devrimciler/Alaattin-Karadag/Karadag_7._durusma/karadag__774_-7.jpgDuruşmada son olarak söz alan Alaattin Karadağ'ın kardeşi Abdullah Karadağ da, katil polis Oğuzhan Vural'ın tutuklanmasını talep etti. Uluslararası savaş hukukunda dahi yaşam hakkının bulunduğunu belirten Karadağ, bu süreçte ailenin de yıprandığını söyledi.

Mahkemeden keyfi tutum

Duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmanın 7 Eylül 2012 tarihinde görülmesine karar verdi. Olay yeri keşfi ve atış mesafesinin tayini taleplerini reddeden mahkeme heyeti, katil polis Oğuzhan Vural'ın tutuklanması talebini de kabul etmedi.

Mahkeme heyeti ayrıca, İsmail Durmuş'un Çapa Tıp Fakültesi'ne sevkinin sağlanması ve kurşunun çıkarılmasının tıbbi açıdan riskli olup olmadığının belirlenmesi kararına vardı.

83-523 nolu mobese kameralarının, olayın yaşandığı yeri görüp görmediğiyle ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına karar veren mahkeme heyeti, delilleri karartanlar hakkında  işlem yapılması talebini de reddetti.

BDSP'den adliye önünde eylem

“Ellerimiz katillerin yakasında, hesap soracağız!” diyen Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), dava başlamadan önce adliye önünde bir basın açıklaması yaptı. http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Devrimciler/Alaattin-Karadag/Karadag_7._durusma/karadag__774_-8.jpg

Adliye önünde toplanan BDSP'liler, üzerinde Alaattin Karadağ'ın resminin yer aldığı ve “Alaattin Karadağ yoldaş ölümsüzdür! Devrimciler ölmez devrim davası yenilmezdir!" pankartını açtı. Karadağ'ın resimleri ile beraber kızıl bayrakların taşındığı eylemde, “Katil polis hesap verecek!”, “Katillerden hesabı emekçiler soracak!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Alaattin yoldaş kavgamızda yaşıyor!” sloganları atıldı.

“Katillerin aklanmasına izin vermeyeceğiz!”

BDSP adına yapılan basın açıklamasında devrimci işçi Alaattin Karadağ'ın katillerinin göstermelik bir davayla aklanmasına izin verilmeyeceği belirtildi.

Dava süresinde mahkemeye sunulması gereken delillerin karartıldığı ifade edilen açıklamada, katliamın ardından gelişen yargı sürecinin her safhasının polis terörü ve cinayetlerinin bu düzenin değişmez gerçeği olduğu ve “polis vuruyor, mahkeme koruyor” şiarının gerçekliğini defalarca ortaya koyduğu belirtildi.

Açıklamada, sınırsız yetkilerle donatılarak adeta katletmeye teşvik edilen polislerin düzenin mahkemelerince nasıl aklanmaya çalışıldığını çarpıcı biçimde gözler önüne seren davanın bugün görülen son duruşmasının, aynı zamanda dinci-gerici AKP hükümeti eliyle devrimci ve ilerici güçler başta olmak üzere toplumsal muhalefete dönük faşist baskı ve devlet terörünün dizginlerinden boşaldığı bir dönemde gerçekleştiği vurgulandı.

Emperyalistlerin Suriye'ye dönük kirli tezgahında vurucu güç olma misyonu üstlenen dinci-gerici AKP hükümetinin “içerde ve dışarda savaş ve saldırganlık” pozisyonu almış durumda olduğu belirtilerek, dışarıda emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına aktif taşeronluk rolünün üstlenildiği bir dönemde, Kürt halkı ve devrimci-ilerici sol güçler payına düşenin de sonu gelmez bir polis zorbalığı ve devlet terörü olduğu ifade edildi. Dinci-gerici AKP hükümeti eliyle Kürt sorunundaki imha-inkar politikalarını derinleştiren, işçi ve emekçilere dayattığı kölelik ve sefaleti ağırlaştıran sermaye iktidarının, toplumsal muhalefeti koyu bir polis rejimiyle sindirmek ve ezmek istediği söylendi.

http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Devrimciler/Alaattin-Karadag/Karadag_7._durusma/karadag__774_-10.jpgDevrimci ve ilerici güçlere dönük ardı arkası kesilmeyen polis operasyonlarını, işkencelerle geçen gözaltılar ve TMY-ÖYM tezgahından çıkma keyfi tutuklamaların izlediği söylenen açıklamada, bu zorbalığın 1 Mayıs'ın öngünlerinde daha da yoğunlaştırıldığının altı çizildi. Newroz kutlamaları bahane edilerek gerçekleştirilen polis operasyonlarının ve BDSP'li Burcu Deniz'i de içine alan tutuklama terörünün, dinci-gerici AKP hükümetinin pervasızlığını birkez daha gözler önüne serdiği söylendi.

“Katil polislerden ve katliamcı düzenden mutlaka hesap soracağız!”

Sermaye sınıfının ve onun sözcüsü AKP’nin örmeye çalıştığı polis rejiminin karşısına birleşik ve militan bir tarzda dikilmenin oldukça önemli bir noktada durduğu vurgulanan açıklamada, polis copuna dört elle sarılarak baskı ve sömürüyü derinleştirmek isteyen düzen güçlerinin kirli oyunlarını bozmak için polis terörü ve cinayetlerinin etkin biçimde teşhir edilmesi gerektiği belirtildi. “Karadağ cinayeti davasını sahiplenmek, bu davayı polis terörü ve cinayetlerine karşı güçlü bir mücadele zeminine çevirmek emekten yana tüm güçlerin omuzlarında ortak bir sorumluluk olarak durmaktadır” denildi.

Basın açıklaması şu ifadelerle sona erdi:

“Bizler, Alaattin'in yoldaşları, bu inanç ve kararlılıkla buradan bir kez daha haykırıyoruz:

Ellerimiz katillerin yakasında! Katillerin göstermelik yargı oyunlarıyla aklanmasına izin vermeyeceğiz! Mahkemenin kararı ne olursa olsun, katil polislerden ve katliamcı düzenden mutlaka hesap soracağız!

Alaattin yoldaşın inanç ve kararlılıkla taşıdığı kızıl bayrağımızı er ya da geç zafere ulaştırarak bu sömürü düzenini ve onun cellatlarını tarihin çöplüğüne yollayacağız!”

Basın açıklamasına Emekçi Hareket Partisi (EHP) de destek verdi.

"Katillerin heşini bırakmayacağız"

Duruşma sonuna kadar adliye önünde sloganlar ve marşlar eşliğinde bekleyen BDSP'liler duruşmanın ardından Karadağ Ailesi ve ÇHD'li avukatların katılımıyla basın açıklaması yaptılar. Açıklamada konuşan ÇHD MYK üyesi Zeycan Balcı Şimşek, dava sürecinde tüm delillerinin karartıldığını, mahkeme heyetine sundukları tüm taleplerin reddedildiğini ifade etti. Bu davadan cezasızlık çıkacağına emin olduklarını belirten Şimşek, katillerin peşini bırakmayacaklarını söyledi.

Kızıl Bayrak / İstanbul