Kapitalizm, işçinin sermayeye çevrilmiş kanıdır!

  • Arşiv
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 06 Ekim 2012
  • 11:38

Eğer para “yanağında bir kan lekesiyle doğduysa” sermaye her tarafından kan ve çirkef saçar... (Karl Marx Kapital 1. Cilt)

Pakistan’da iki ayrı fabrikada çıkan yangında yaklaşık 200 işçi yaşamını yitirdi. İlk yangın bir tekstil, ikinci yangın ise bir ayakkabı fabrikasındaydı. Dünyada hergün “resmi” rakamlara göre 1500 işçi iş cinayetlerine kurban gidiyor. Bu rakam elbetteki buz dağının görünen kısmıdır. Kayıt dışı çalıştırmanın, güvencesizliğin, önlemsizliğin ve taşeronlaştırmanın alabildiğine genişlediği çağımızda resmi rakamlar dahi çok gerçekçi görünmüyor. Burjuvazi ve onun kalemşörlerinin işçi sağlığına ilişkin sahte hassasiyetleri hergün yüzlerce, binlerce işçiyi yaşamdan koparıyor. Oysa Pakistan’daki 200 tabut, burjuva basının küçücük puntolara sığdırılmış haberlerine layık oldu ve neredeyse görünmez kılındı. Yaşamı köleleştirilmiş ve ölüme gönderilmiş işçilerin bir Angelina Jolie kadar değeri yoktu. Öyle ya! Bu “iyilik meleği” gelmiş, kampları gezmiş, mültecilerin durumuyla “ilgilenmiş”, çocukların, kadınların dramlarına, acılarına “ortak olmuş” bir “barış elçisiydi”. Burjuva basın öve öve göklere çıkardı. Günlerce bıktırıcı bir şekilde Angelina Jolie’nin “insani vicdanına” methiyeler dizildi. Oysa Pakistan’da diri diri yanmış, Güney Afrika’da kurşuna dizilmiş kitlesel bir işçi kıyımı var. Bu durum ne o sanatçı müsveddesinin ne de burjuvazinin umurunda... Anlaşılan Çin’deki toplu madenci katliamlarında olduğu gibi genel bir kanıksanmışlık ortamı yaratılmaya çalışılıyor.

Pakistan’daki tabloya benzer görüntüleri kendi coğrafyamız üzerinden de rahatlıkla görebiliriz. Bursa’da 5 tekstil işçisi kadının diri diri yakılması, hergün birçok işçinin kapitalizmin sömürü çarkları altında katledilmesi örnekleri kapitalizmin her coğrafyada aynı oburlukla işçi kanıyla beslendiğini. Mesela Türkiye’de sadece Temmuz ayında 110 işçi bu çarklarda kanını akıttı. Pakistan’daki gibi aynı anda kitlesel işçi katliamlarının Türkiye’de de olma ihtimalinin yüksekliği eşyanın tabiatına aykırı değil. Burjuvazinin “işçi sağlığı” alanında son dönemlerde yaptığı yasal düzenleme kitlesel işçi ölümlerine davetiye çıkarmaktadır. Bütün bu cinayetlerin nedeni kapitalizmin aşırı kar hırsıdır. Bu durumu Marx Kapital’de “Artı-değer üretimi ya da aşırı kar, kapitalist üretim biçiminin mutlak yasasıdır” şeklinde özetler. Bu “mutlak yasa” devrimle parçalanmadıkça ve işçi sınıfı egemen hale gelmedikçe iş cinayetleri artarak devam eder. Alınabilecek koruyucu önlemler maliyeti arttırdığı ve burjuvanın karını düşürdüğü için kapitalizmin işleyişine aykırıdır. Sovyetler Birliği deneyimi bu noktadaki en önemli örnektir. İşçi sınıfının iktidarı koşullarında toplum genelindeki sağlık uygulamalarının yanı sıra işçi sağlığı ve güvenliği alanında dönemin en ileri ve refah kapitalist ülkelerinden bile çok daha fazla ileridedir. Çünkü birinde “karın sağlığı” yaşamın merkezindedir. Sovyetler Birliği Sağlık Bakanı Alexandr Semashko’nun öncülüğünde sağlık alanında uygulamaya konulan politikalar “koruyucu önlemleri” içermektedir. Sağlıkçıların yanı sıra fabrikalardaki üretim komiteleri ile birlikte ayrıca sendikaları da katarak işçi sağlığı alanında atılım yapılmıştır. Bu uygulamalar sonucunda işçinin hem fiziksel hem de ruhsal açıdan gelişmesi sağlanmış ve yeniden inşa edilen bir toplumun temel taşları olmuştur. Aynı uygulamalar sadece fabrika merkezli değil tüm toplumsal kesimleri içerecek şekilde planlanıp hayata geçirilmiştir. İnsanca yaşam ve çalışma koşulları noktasında proletarya iktidarı küçük de olsa sıkıntılarla karşılaşmıştır. Ama sosyalizm işçinin sömürü çarklarında ölmediği ve özgür olduğu bir toplumu getirecektir.

Zeynel Nihadioğlu

F Tipi Cezaevi a-6 / 17 Edirne

17.09.2012