Kamu emekçileri kurultayda buluştu!

  • Arşiv
  • |
  • Kamu hareketi
  • |
  • 23 Şubat 2013
  • 16:24

Sözleşmeli köle olmayacağız!”

(23.02.13) – Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul şubeleri düzenledikleri kurultayla güvencesizleştirme saldırılarına karşı mücadele yollarını tartıştılar.

Bugün KESK İstanbul Şubeleri tarafından Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi'nde  Kamuda güvencesizlik, performans sistemi ve mücadele yolları kurultayı” ismiyle toplanan kurultay, saat 12.00'de başladı. Kurultay salonuna kamu emekçilerine yönelik saldırıları işleyen, özelleştirme karşıtı, mücadele taleplerini içeren çeşitli ozalitler asıldı. Salona asılan “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz!” ozalitiyle tutsak kamu emekçileri de selamlandı. Divan masasında “Sözleşmeli köle olmayacağız! İnsanca yaşam, güvenceli çalışma!” ozaliti asılırken toplantı salonunun dışındaysa Homur Mizah Grubu’nun güvencesizlik konusunu işleyen “GüvenceSİZSİNİZ” isimli 50 karikatürlük sergisi yer aldı.

“Onurlu bir yaşam için, baskıya, zulme boyun eğmemek için yine bir aradayız, yine yan yanayız” denerek kitle selamlanıp kurultay programı sunuldu. Kurultay divanında BES 3 No'lu Şube Hukuk Sekreteri Kazım Doğan, BES Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Anadolu Yakası İşyeri Temsilcisi Derya Evcil yer aldı.

“Onurumuzu çiğnetmeyeceğiz!”

Kurultay programı mücadelede hayatını kaybedenler için saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşu “anıları mücadelemize ışık tutacak” sözleriyle bitirilirken divandan Kazım Doğan kısa bir  konuşma yaptı.

Doğan, konuşmada Marx'ın “Kapitalistlere iktidarı sunan iksir işçiler arasındaki bölünmedir” sözü aktarılarak başlanırken sınıfa yönelik saldırılar ve buna karşı birleşik mücadele gerekliliği belirtilip şunlar ifade edildi: “Bizler biliyoruz ki emek mücadelesi yükselmedikçe haklar gaspedildikçe ücretli kölelik zinciri daha da boynumuza geçirilmek isteniyor.”

Saldırıların arttığı, cenderenin daraldığı bir süreçte susmanın olmayacağını ifade eden Doğan mücadele çağrısı yaptı. Konuşmada kamu emekçilerinin 90'lı yıllarda kaybedildiği, katledildiği, 2000'lerde yasalarla boğulmak istendiği ve günümüzdeyse gözaltı ve operasyonlarla yıldırılmaya çalışıldığını belirten Doğan son KESK operasyonuna dikkat çekti. Doğan, polisin keyfi ve hukuksuz operasyonuna değinilip konuşmayı “Tutuklu arkadaşlarımız onurumuzdur. Onurumuzu çiğnetmeyeceğiz!” sözleriyle bitirdi.

Konuşmanın ardından KESK üzerine bir slayt gösterisi sunuldu. Slayt gösterisinden sonra ilk konuşma için söz, BES Genel Merkez yöneticilerinden Basın Yayın Sekreteri Ahmet Acar'a verildi. Acar, konuşmasına KESK'e yönelik saldırılara dikkat çekerek başlarken yapılan operasyonun siyasi iktidarın KESK'i itibarsızlaştırma, gözden düşürme çabası olduğunu ifade etti.

Sözü BES’in önüne koyduğu eylem takvimi ile sürdüren Acar, “27 Şubat'ta 23 Mayıs'ı aratmayacak bir grev gerçekleştireceğiz” diyerek grev sonrası mücadelenin diğer kamu emekçileri sendikaları ve diğer mücadele örgütleriyle birlikte daha güçlü eylemler için yan yana gelerek sürdürüleceğini ifade etti.

Acar konuşmasını “Bu işin öznesi ve mağduru olan arkadaşlar var. Onları dinlemenin daha anlamlı olacağını düşünüyorum.” diyerek bitirdi.

Tebliğlerde güvencesizliğe karşı birleşik mücadele çağrısı

Acar'ın konuşmasının ardından tebliğlerin sunumuna geçildi. İlk tebliğ Eğitim Sen 5 No'lu Şube'den Aydın Ağlamaz tarafından sunulan “GATS ve kamuda güvencesizlik” tebliği oldu. Tebliğde kamuda güvencesizliğin neoliberal politikaların ürünü olduğu ifade edilerek GATS'ın da bunun merkezi yapısı olduğu belirtildi. Sermaye düzeninin mevcut hükümeti olan AKP tarafından Bolu Abant'ta yapılan toplantının üzerinde duruldu.

Atıl olan işyeri temsilciliği, ücretli ve dershane öğretmenlerine yönelmek, sendika bürokrasisinden ortak bir mücadele programı çıkarılması gerekliliğinden bahseden Ağlamaz, fiili-militan-meşru mücadelenin önemini belirterek konuşmasını bitirdi.

İkinci tebliğ olan “Dünayadaki dönüşüm” tebliğini Eğitim Sen 2 No'lu Şube'den Hamdi Çalı sundu. DTÖ Başkanı'nın “Korkarım şu anda ne hükümetler neyin altına imza attıklarının ne de şirketler neler kazandıklarının farkında” sözünü aktarıp MIGA üyesi devletlerin çok uluslu şirketlere sağladığı peşkeşe dikkat çekti.

Eğitim, sağlık ve ulaşım yatırımlarının özelleştirilmesine vurgu yapan Çalı, bu saldırılara karşı mücadelenin sadece eğitim emekçilerine ait olmadığını belirterek taleplere değindi. “657'yi savunmadık ve savunmayacağız da” diyen Çalı “mücadele için ne yapmalı?” sorusuna sadece güvenceli-kadrolu kamu emekçilerine sıkışmadan örgütlenme çağrısı yapıldı.

Tebliğ sunumlarına  Birleşik Taşıma İşçileri Sendikası'ndan Alaattin Kerküt'un sunduğu “Ulaşımda güvencesizlik” tebliğiyle devam edildi.

Kerküt, ulaşımda taşeronlaştırmanın özelleştirme ile birlikte devam ettiğini ifade ederek saldırının kapsamına dikkat çekti. Çalışan sayısı artmasına rağmen güvenceli çalışmaya yönelik saldırıların da arttığını ifade etti.

Kerküt'ün sunumunu Eğitim Sen 6 No'lu Şube'den Kaya Aydoğan'ın sunduğu “Yeni YÖK yasa tasarısı ve güvencesizlik” tebliği izledi.

Aydoğan, yasa tasarısının bilimi metaya çevirdiğini belirtirken Bologna süreci ile artan neoliberal saldırıların tamamlanmak istendiğini söyledi.

Aydoğan, yasanın getirdiklerini madde madde işlerken eğitim emekçilerinin karşı karşıya kaldığı ücretli kölelik saldırısına da dikkat çekti. İTÜ'de yaşanan süreci anımsatan Aydoğan, tekil direnişler ve eylemleri aşma gerekliliğine vurgu yaptı. Aydoğan kamu emekçilerine dayatılan güvencesizleştirme saldırısına karşı birleşik fiili meşru mücadele hattında birleşme çağrısıyla sözlerini tamamladı.

Kamu emekçilerinin sorunları ortak!

BES TÜİK işyeri temsilcisi Derya Evcil 657 sayılı yasaya tabi olduklarını fakat yasadan doğan haklarının uygulanmadığını ifade etti. “İş güvencesine dokunmayacağız” açıklamalarının gerçeği yansıtmadığı tam tersi iş güvencesine dokunmanın ilanı olduğunu söyleyerek performans yöntemi ile esnek çalışmanın getirdiği baskı ve saldırılar TÜİK'te yaşanan örneklerle ifade edildi.

Yanyana mücadele etmeye, dayanışma içinde olmaya ihtiyacımız var” denilerek birleşik ve kitlesel direnişler yaratmak için protesto temelinden çıkıp hak alıcı bir mücadele hattı için işyeri meclisleri örmek gerektiği ifade edildi.

50d'li İTÜ Araştırma Görevlisi Sema Alaçam sigortasız, kayıtsız çalıştıklarını ifade ederek devlet ve özel üniversitelerde çalışan araştırma görevlilerinin haklarına değindi. Alaçam, sadece araştırma görevlilerinin değil bir bütün olarak toplumun saldırı altında olduğuna vurgu yaptı. Alaçam İTÜ'de asistanların mücadele sürecini aktarıp gelinen noktayı ifade etti.

SES Anadolu Yakası Şubesi tarafından sunulan “Sağlıkta dönüşüm ve performans” tebliğinde sağlıkta dönüşümün AKP ile başlamadığına dikkat çekilerek onyılları bulan saldırı hazırlığına vurgu yapıldı. Sağlıkta dönüşümün sağlık hizmetini bir meta haline getirmek olduğu ifade edildi.

Sağlık emekçilerine yönelik artan şiddetin nedeninin bu performans uygulamaları olduğu ifade edilerek ortak mücadele edilmesinin önemine değinildi.

BES 3 No’lu Şube Hukuk Sekreteri Kazım Doğan “Özel İstihdam Büroları” tebliğini sundu. Özel İstihdam Büroları'nın tarihsel çıkışı anlatılırken kiralık işçilerin çalışma koşulları aktarıldı.

 İşçi ve emekçilerin tam bir köleye dönüştürmeyi amaçlayan Özel İşçi Büroları'nın örgütlülüğü de zayıflattığı ifade edildi. Özel İstih

BES 3 No'lu Şube Örgütlenme Sekreteri Taylan Özgür Tekmil mücadele hattı üzerine bir sunum gerçekleştirirken tarihsel bir saldırı sürecinin ancak aynı tarihsel mücadele sürecine yaslanarak karşılanabileceğini ifade etti. Sefalet zammı dayatmasına karşı çıkılan 23 Mayıs grevini anımsatan Tekmil grevin etkisini şöyle ifade etti:

Kamu emekçilerinde tepki o kadar büyüktü ki sizin çağrı yapmanız dahi yeterli oldu. Hatta hükümetin arka bahçesi olan Memur-Sen bile kimi sendikalarıyla greve destek vermek durumunda kaldı. Çünkü o dönem şu vardı. Memur-Sen'in masadaki yetkisi kamu emekçileri açısından ortadan kalkmış KESK'in sokakta göstereceği tutum adres haline gelmişti. Evet, KESK o dönem süreci grevle taçlandırdı ama sadece bunu yaptı. Ve sonra bildiğiniz gibi Memur-Sen'in yedeğine düştük ve Uzlaştırma Kurulu'na Memur-Sen'le beraber gittik. Oysa yapmamız gereken şey 23 Mayıs grevi sonrasında devam etmek mevcut dinamiklere yaslanmak ve bu arada sermayenin içimizdeki örgütlenmesi olan sendikaların gücünü kırmaktı.

Tekmil İstanbul Şubeler Platformu’nun önemine dikkat çekerken, saldırılara karşı mücadelenin merkezi meydanlarla birlikte işyerlerinde örülmesi gerektiğini vurguladı. “Biz bir yol açıyoruz” diyerek 27 Şubat grevinin görevlerine değindi.

Özgür kürsüde fiili meşru mücadele kararlılığı

Kurultaya tebliğlerin ardından ara verilirken ikinci bölüm tüm kamu emekçilerine özgür kürsüyü kullanma çağrısı ile başladı.

Kürsü birçok kamu emekçisi tarafından kullanılırken mücadele önündeki engellere karşı tabandan inisiyatif çağrılarına sahne oldu. Kamu emekçileri KESK'e yönelik saldırılarda refleksleri örgütleme gerekliliği vurgulandı. KESK'e yönelik operasyon ve tutuklama terörü de yapılan konuşmalarla kınanıp tutsak kamu emekçileri sahiplenmeye çağrılı.

BES 3 No'lu Şube Genç BES'liler Özgür KESK'in geçmiş mücadele pratiğinin tekrar varedilmesi gerektiğini söyleyip KESK'in bir muhalefet örgütü olmadığını sınıf örgütü oluğunu vurguladı. Yatay örgütlenmenin önemine değinerek taban komitesi, işyeri meclisi gibi kurumlara önem vermek gerektiğini belirtti.

Tüm Bel Sen'den bir emekçi 657 yasası deli gömleği olarak tanımlarken güvencesizlik tartışması için “Türkiye'de zaten tüm çalışanlar güvencesizdir” dedi. KESK'in kuruluşunda var olan ortak çalışma, ortak örgütlenme bakışının tekrar var olması gerektiğini söyledi.         

Eski TEKEL işçisi olan Yapı Yol Sen üyesi bir işçi 78 günlük TEKEL direnişinin deneyimlerinden yola çıkarak yatay ve dikey örgütlenmenin önemine değindi, “eğer ikisini birleştirmeyi başaramazsanız mücadele güdük kalacaktır” dedi.

Eğitim Sen 5 No'lu Şube'den Boran Kutlu “Bu kurultaydan bir şey çıkmalı” diyerek bölge toplantıları, çalışmayı işyerine taşımak gibi somut bir plan çıkarmayı önerdi. Yapılan operasyonların “KESK'i bitirme operasyonu” olduğunu ifade eden Kutlu, bu saldırıların işyerlerine taşınarak o alandan cevaplanmasını, diğer kamu emekçilerine saldırıların nedenini anlatmak gerektiğini söyledi.

BES 3 No'lu Şube'den, Tüm Bel Sen'den, Eğitim Sen Kadıköy Şubesi'nden kamu emekçileri ile Genel-İş üyesi belediye taşeron işçisi, İnşaat İşçilerinin Derneği'nden ve Emekliler ve Yaşlılar Hareketi'nden de konuşmalar yapıldı.

Konuşmaların ardından divana sunulan öneriler kurultay bileşenine sunuldu. 27 Şubat grevine katılmaya çağrı yapılmasının ardından kurultay, Adnan Yücel'in bir şiirinden parça okunarak bitirildi.

Kurultayda sınıf devrimcileri de katılarak mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptılar. Kızıl Bayrak gazetesinin standı açılırken sınıf devrimcileri 8 Mart'ın tarihsel özüne uygun kutlanması için hazırladıkları metne kamu emekçilerinden imza topladılar. Ayrıca Sosyalist Kamu Emekçileri de hem hazırladıkları broşürü hem de KESK'i göreve çağıran bildirilerini dağıttılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul