İKAMET: İstanbul’da Çamlıca’da, Ankara’da Çukurambar’da oturmalısınız.
HOBİ: Başbakan Erdoğan’ın iyi bir tespih koleksiyonuna sahip olmasından yola çıkılarak iyi bir tespih koleksiyonu için parçalar toplamaya başlamalısınız.
SANAT: Ney üflemek ya da tezhip yapmak... Bunlar biraz demode... Gitarla İngilizce ilahi söylemek ya da modern sanatı gelenekle buluşturmayı denemek... Bunlar daha popüler. Bunlara yönelmelisiniz.
CHP ELEŞTİRİSİ: Sözü mutlaka Kemal Kılıçdaroğlu’nun lider olamayacağına getirip değişik CHP fıkraları anlatabilmelisiniz.
TARİHE BAKIŞ: Cumhuriyet tarihiyle hesaplaşmalı, Osmanlı tarihini yüceltmelisiniz. Bu konuda Mustafa Armağan’ın yol göstericiliğine sığınabilirsiniz.
FUTBOL: Fenerbahçeli olup Aziz Yıldırım’a mesafeli olmak... Bir AK Partili için en uygun pozisyon budur.
ROMAN: İskender Pala ve Elif Şafak... İşte sizin romancılarınız... Devam lütfen.
ÇOCUK: Bir an önce evlenip üç çocuk sahibi olmak.
EĞİTİM: İlle de Amerika’da okunacak... İlle de İngilizce öğrenilecek...
ROL MODEL: Çokça Tayyip Erdoğan, büyük bir parça Abdullah Gül, büyük bir parça Bülent Arınç, bir parça Ömer Çelik, bir parça Ahmet Davutoğlu, azıcık da Egemen Bağış.
KARİYER PLANI: Başkan olmayı hedeflemelisiniz... Bakan olmayı hedeflemelisiniz... En sonunda başbakan olmayı... Tabii başkanlık sistemine geçilmezse...
MÜZİK: Fonda hep Ömer Faruk Tekbilek çalmalı.
KIYAFET: Tasarım ürünü kıyafetlere yönelmelisiniz.
TATİL: Senede en az bir kere umre, bir kere de Avrupa... Sentez yani...
ŞİİR: En az iki Necip Fazıl şiirini ezbere okumalı, Mehmet Akif’ten de dizeler ezberlemelisiniz.
SİNEMA: ‘Lincoln’ filmini izleyip “Neden bir Recep Tayyip Erdoğan filmi çekilmez” diye yakınmalısınız.
SERTAB ERENER: “En sevdiğiniz sanatçı” sorusuna mutlaka Sertab Erener cevabı vermelisiniz... Orta yaşın üzerindekiler Adnan Şenses diyebilir.
‘Saygınlığı olanlar’ diye bir kategori mi var?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç diyor ki:
“Toplumda belli görevleri, itibarları, saygınlıkları olan veya toplumda bugüne kadar yaptıkları görev itibarıyle belli noktalara gelmiş olan insanların delillerin tamamı toplandıktan sonra tutuksuz olarak yargılanmalarının daha doğru olacağını düşünüyorum”.
*
Eğer ‘sınıfsız, imtiyazsız ve kaynaşmış bir kitle’ olacaksak...
Bülent Arınç, bu yaklaşımıyla bu ideale darbe vuruyor.
Oysa kural şudur:
Zulüm generale de yapılmamalı, sıradan vatandaşa da... Bir insan, general olduğu için değil insan olduğu için zulme maruz kalmamalı...
“Vatandaşa yapılıyor, generale neden yapılmasın” da denmemeli... “Vatandaşa yapılmasın” denmeli... Zaten bu durum generali kapsar.
Eskiden yoktu bu âdet, yeni çıktı
Memlekette ne olursa olsun hep muhalefet partisini eleştirmek ve bundan zerre kadar gocunmamak.
Transfer edilen yabancı futbolcuların havalimanlarında büyük bir coşkuyla karşılanması...
Subayların Kürt köylüleriyle Kürtçe konuşmaları...
Telefon mesajına cevap verme hızını ayarlamak suretiyle taktikler ve stratejiler geliştirmek.
Takım taraftarlığının, siyasal parti taraftarlığının bir parça önüne geçmesi...
Görevden alınan bakanın, “İdrisçiğimde altı çocuk var, sizde ne var” denilerek gönlünün alınması...
Tek parti dönemi eleştirilerinin alıp başını gitmesi...
10. Yıl Marşı söylemeye meraklı sanatçıların, artık Kürt sorununun çözümünden yana tavır koymaları...
Üç çocuk için Başbakan’a bir öneri
Sayın Başbakan...
TOBB Üniversitesi’nde görev yapan bir profesör var.
Adı: Serdar Sayan...
Olaylara politik tutuculuğun at gözlüğüyle bakmayan, iktidar ‘a’ diyorsa ‘b’ demeye yemin etmemiş, bilimsel verilerle yorum yapan bir bilim adamıdır Serdar Sayan...
Kendisi nüfus artışıyla ekonomik büyüme / gelişme süreçlerinin etkileşimi konusunda hayli ilginç görüşlere sahip.
Bu görüşleri, sizin görüşlerinizle taban tabana zıt...
Sizi ‘en az üç çocuk’ konusunda hangi bilim adamı ikna etti bilemiyorum ama bir de Serdar Sayan’a kulak vermenizde yarar var sanırım.
*
Serdar Sayan diyor ki:
Gelişmiş ülkeler mesela Almanya, mesela Fransa, mesela Japonya nüfusun yaşlanmaması için her türlü önlemi almaya çalıştı. Ancak başaramadı.
Nüfusun yaşlanmasını önlemek mümkün değildir.
Ayrıca bu gerekli de değildir.
‘Dinamik ve genç nüfus’ bir efsanedir. Eğer dinamik ve genç nüfus önemli bir şey olsaydı gayet dinamik ve genç bir nüfusa sahip olan Nijer dünyanın en gelişmiş ülkesi olurdu.
Çok çocuk sahibi olunması için vereceğiniz teşviklerin hiçbiri orta ve orta üst aileler üzerinde etkili olmayacaktır. Sonuçta yine yoksul aileler çok çocuklu olacaktır.
Yoksul ailelerin çocuklarına doğru dürüst bir eğitim imkânı sunması mümkün değil. Bu da vasıfsız bireylerin çoğalması demek...
Oysa bugünün dünyasında az ama nitelikli nüfus çok daha önemlidir.
*
Sayın Başbakan...
Bunlar Serdar Sayan’ın görüşlerinden kesitler...
Eğer kendisini davet edip görüşlerini dinler, sorular sorma fırsatı bulursanız, hem farklı düşünen bilim adamlarından birine kulak vermiş olursunuz hem de politikanızı gözden geçirme fırsatı bulursunuz.
Ne diyor hadis?
İlim Çin’de de olsa alınız.
Dört ustadan söyledi
Ahmet Kaya... Mahsuni Şerif... Ruhi Su... Neşet Ertaş...
Dördü de büyük.
Dördü de unutulmaz.
Dördü de aynı duyarlılıkta.
Dördü de yüreklere işler.
Dördünün de arasında kopmaz
bağlar var.
*
Tangolarıyla meşhur sanatçı Mehtap Meral, İstanbul’un en ‘düzeyli’ türkü barlarından ‘Mektup’ta sahne aldı ve dördünden de türküler, şarkılar, deyişler söyledi.
Sırayla değil, karışık...
Ahmet Kaya’dan ‘Hiçbir Şeyimsin’i söyledikten hemen sonra Ruhi Su’nun ‘Mahsus Mahal’ine geçti. Neşet Ertaş’tan ‘Yalan Dünya’yı söyledikten sonra Mahsuni’nin ‘Boşu Boşuna’sına geçti.
Birbiri ardına geldi türküler, şarkılar, deyişler.
Unutulmaz bir geceydi.
Hem Mehtap Meral’den hem de ‘Mektup’tan tekrarını bekliyoruz.
10.02.13 - Hürriyet