(11.02.13) - Bundan bir yıl önce, 2012 yılı başında Almanya'da iş piyasası ile ilgili olarak açıklanan rakamlar ''İstihdamda rekor'' olarak veriliyordu. Ekonomik canlanma Almanya’yı "çalışan nüfus" rekoruna taşıdı. Geçen yıl "ortalama 41 milyon 40 bin kişi çalışarak geçimini sağladı” deniyordu. Ekonomideki Alman 'mucizesi' üzerine kopartılan gürültüden geçilmiyordu. Bir yıl sonra varılan yer ise; kendi sektörlerinin devi, bir numarası olan kapitalist tekellerin azami kârlılık getirmiyor gerekçesiyle işyerlerini tahrip ederek kapatıp, kitlesel işten atmalar için oluşturdukları kuyruk olmuştur.
Otomotiv sektöründen demir-çelik sektörüne, enerji sektöründen inşaat sektörüne uzanan, sektörlerinin bir numarası kapitalist tekeller yeni yıla kitlesel işten atma planlarıyla başladılar. Tekellerin saldırı planlarına göre, otomotiv sektörünün devi GM/Opel Bochum Fabrikası kapatılacak. Demir-çelik sektörünün bir numarası ThyssenKrupp tekelinin yaptığı açıklamaya göre 3.800 işyeri yok edilerek, burada çalışan işçi ve büro emekçisi işten atılacak. Enerji sektörünün bir numarası E.on 6 bin, sektörün iki numarası RWE ise 10 bin işyerini yok ederek, işçi ve büro emekçisini işten atmak istiyor. Bu şu anlama geliyor; enerji sektörünün bu iki dev tekelinde yaklaşık olarak çalışan 60 bin işçi ve büro emekçisin dörtte biri sokağa atılmak isteniyor. İnşaat sektörünün devi Hochtief tekeli de 7 bin işçi ve emekçinin işine son vereceğini açıkladı. Açıklanan rakam Hochtief çalışanlarının yaklaşık %10'nuna denk geliyor.
ThyssenKrupp sözcüsü Sabine Birkenfeld, yaptığı açıklamada, aldıkları bu kararla ThyssenKrupp'un kasasına 504 milyon avroluk ek bir gelir elde etmeyi amaçladıklarını söyledi.
Kapitalist tekeller, düşme eğilimi gösteren azami kârlarını koruyup artırmak için dizginsiz saldırını sürdürecekler. ThyssenKrupp örneğinde gördüğümüz gibi kapitalist tekellerin temel ve ek gelir kaynağını işçilerin ve emekçilerin emeklerinin azgınca sömürüsü oluşturmaktadır.
Kapitalist tekeller daha çok kazanmak için acımasızca davranıyorlar. Burjuva devletlerin kapitalist sistemi korumanın araçları olan yasalara dayanarak kıitlesel işten atmaları hayata geçiriyorlar.
İşçi sınıfı bu saldırıyı sektör ayrım yapmadan, çalışan veya işsiz ayrımı yapmadan güçlerini birleştirerek geri püskürtebilir. İşçiler, sendikaları ve işyeri işçi temsilcilikleri üzerinde ortak bir basınç yaratarak, ortak bir emek hareketini yaratmak için harekete geçmelidirler. Bununla yetinmeyen ve kendi komünist partileri etrefında örgütlenen işçi sınıfı, burjuvazinin ekonomik ve politik saldırısını boşa çıkartıp, sermayenin saltanatına son verebilir. Üretimi doymak bilmeyen burjuvazinin elinden söküp alarak ihtiyaçların karşılanması amacıyla yeniden örgütleyebilir, doğayla uyumlu bir yaşamı başlatabilir.
Kapitalizmin her alanda ekonomik, sosyal, kültürel ve ekolojik alanlarda yolaçtığı ve her gün biraz daha derinleştirdiği yıkımı, devrimci rolünü anlayan ve oynayan işçi sınıfı önleyebilir.