İşkence, yalan, manipülasyon...

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 19 Eylül 2012
  • 09:46

(19.09.12) – Gazi Karakolu'na yönelik bombalı eylemin ardından sermaye devleti işkence, manipülasyon ve kirli propagandayı devreye soktu. Çuhadar'ın cenazesini almak için Adli Tıp önünde bekleyen kitleye yönelik saldırı ve işkenceli gözaltıyı burjuva basın eliyle yürütülen kirli propaganda izledi.

Polis mağdur olmuş(!)

Çuhadar'ın cenazesini almak için Adli Tıp Kurumu önünde bekleyen kitleye polis defalarca saldırmıştı. Son saldırıda 27 kişiyi gözaltına alan polis, daha gözaltına alma anından itibaren işkence seansını başlatmıştı. Bunun sonucunda, gözaltına alınanlarda ciddi yaralanmalar ve sakatlıklar olmuştu. Tepkiler üzerine polis bir açıklama yaparak işkenci iddialarını “yalanladı!” Ancak gerek yalanlama üslubu gerekse içeriği, yapılan açıklamanın yalanlamadan çok gözdağı verme ve meşrulaştırma kaygısı güttüğünü ortaya koydu.

Polis saldırısı ile gözaltına alınan Grup Yorum solisti Selma Altun, polisin gözaltında uyguladığı işkence nedeniyle duyma kaybı yaşamıştı. Polis tarafından yapılan açıklamada Altun'daki duyma kaybının “normal olduğu”, saldırıda asıl zarar görenlerin çevik kuvvet polisleri olduğu iddia edildi.

Ayrıca, saldırısını ve işkencesini meşrulaştırmak isteyen polis Selma Altun'un İbrahim Çuhadar'la yan yana yürürken çekilmiş fotoğraflarını basına servis etti. Bununla, Altun'un “işkenceyi hakettiği” mesajı vermeye çalıştı.

Burjuva basından kirli propaganda

Bombalı eylemin ardından kirli proganda saldısını başlatan burjuva basın kaynağı belli olmayan ve asılsız haberler yapmaktan geri durmadı. Eylemin ardından polisin onlarca evi bastığını iddia ederek “güçlü polis” imajını korumaya çalışan burjuva basın, takip eden günlerde devrimci örgütlere yönelik karalama kampanyası başlattı.

Devrimci eylemlerde “hayattan beklentisi kalmamış” sempatizanların ya da kanser hastalarının kullanıldığı iddia edilen haberlerde devrimcilerin adanmışlığı ve fedakarlığı karalanmaya çalışıldı.

Kirli teoriler de üreten burjuva basın, Antep'teki patlamayı da DHKP-C'nin yaptığı, örgütün artık PKK'nin taşeronu olarak çalıştığı senaryolarını yazdı.

Burjuva basının var gücüyle eşlik ettiği bu manipülasyon ve karalama saldırısı, aşağılık yalanlara dayanan haberler olmak dışında hiçbir gerçekçilik taşımıyor.