Hesabını soracağız! - DHKC

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 25 Temmuz 2012
  • 11:16

Tarih: 24 Temmuz 2012 / Açıklama: 392

Şimdi Umudun Öfkenin Direncin Sevmenin Sınırı Rıza Olmaktır…

RIZA SÜRECİMİZİ CÜRETLE OMUZLAYAN

KOMUTANIMIZDIR! HESABINI  SORACAĞIZ!

AKP’nin katil polisleri 20 Temmuz Cuma günü öğleden sonra, Gazi Mahallesi girişinde Silahlı Propaganda Birliği Komutanımız Hasan Selim Gönen (Rıza) ve savaşçımız Sultan Işıklı’nın bindiği aracı kimlik sormak için durduran polislere savaşçılarımız ateşle cevap vermişler, çıkan çatışmada işkenceci polislerden birini vurmuşlardır. Diğer polisler savaşçılarımızın bulunduğu otomobili otomatik silahlarla taramış ve bu çatışmada savaşçımız Sultan Işıklı iki omzundan ve kolundan, Komutan Rıza da karnından ağır yaralanmıştır. Komutan Rıza ağır yaralanmasına rağmen araçtan inerek diğer polislerle çatışmış ve ikinci polisi de vurmuştur. Polisleri etkisiz hale getiren Rıza bu esnada yoldaşı Sultan Işıklı’yı çatışma bölgesinden çıkartana kadar çatışmayı sürdürmüş, son kurşununa kadar çatışmıştır. Karnından ağır yaralı olarak tutsak düşen Hasan Selim Gönen Kaldırıldığı Okmeydanı Hastanesinde 21 Temmuz’da saat 04.00 sıralarında şehit düşmüştür.

Rızaları Katlederek Halk Kurtuluş Savaşımızı engelleyeceğini sanan Amerikan uşakları bir kez daha yanıldıklarını görecekler!

Halkalarımızın tarihi, ölümü idealleri uğruna kahramanca karşılayan halk çocuklarıyla doludur. Boşuna sevinmeyin, Rızaların hesabını mutlaka soracağız.

Rızalar Büyük Ölüm Orucu Direnişi’nde Anadolu’nun dört bir yanında toprağa düşen şehitlerimizin büyüttüğü fidanlarımızdandır. Rızaları tüketemezsiniz. Anadolu topraklarında kahramanlık Parti-Cephe ile kitleselleşmiş ve Halklaşmıştır. Rızaları asla bitiremezsiniz.

Rızalar Büyük Ölüm Orucu Direnişi Şehitlerinin yarattığı feda kültüründen beslenerek büyüdü. Vatan için, halk için, devrim için, yoldaşları için kendini feda eden 122 şehidimiz ve tüm şehitlerimizin hesabını sorma bilinciyle büyüdü.

122 şehidimizin, işkencede katledilen Enginler’in, halkımıza çektirilen acıların, adaletsizliklerin öfkesiyle, kiniyle büyüdü.

Katiller, Amerikan uşakları korkun Rızalar’dan. Korkun bu öfke ve kinden. Bu öfke, bu kin halkın adalete olan özlemidir. Rıza, katlettiğiniz şehitlerimizin kanıyla büyüdü. Şimdi Rıza Anadolu topraklarının yetiştirdiği yeni savaşçı kuşağının adıdır.

Yeni komutanlar yetiştiriyor Anadolu toprakları. Rıza yeni sürecimizi cüretle omuzlayan komutanımızdır. Yeni süreç Rızalar’ın omuzlarında yükselecek.

Cepheliler!

Şimdi umudun öfkenin direncin sevmenin sınırı Rıza olmaktır...

Rıza olmak; Büyük Ölüm Orucu şehitleri gibi asla teslim olmamaktır. Tek bir savaşçımızı çatışmadan teslim alamayacaklar. İstanbul sokaklarında çok kanımız aktı. Rızalar şehitlerimize olan andımızdır. Hiç bir şehidimizin kanı yerde kalmayacak.

Rıza olmak; Büyük Direnişin kahramanları gibi yüzlerce, binlerce ölüm mangasının karşısında tereddütsüz çatışmaktır. Rızalar ölüm mangası tarafından araçları tarandığında bir an olsun tereddüt etmediler. Silahlarına sarıldılar ve halk düşmanlarına gereken cevabını verdiler.

Rıza olmak; Büyük Direnişin kahramanları gibi “Bir canım var feda olsun” diyebilmektir.

AKP’nin katil polisleri yolu kesip aracı durdurmak istediğinde Rıza’nın ilk işi komutasındaki savaşçıyı çatışma bölgesinden çıkartmak oldu. Rıza, yoldaşını çatışma bölgesinden uzaklaştırmak için kendini feda etti. Bizimkiler, böyle ölür, böyle ölür bizimkiler… Tarih yazarak, tarihe yazılarak, türküyü gerçek, gerçeği türkü eyleyerek… Rıza feda kuşağının yarattığı yeni komutanıdır. Sürecin komutanları Rıza gibi olacak. En zor şartlar altında, tüm olanaksızlıklar içinde düşmana meydan okuyan Rıza gibi savaşacaklar.

Büyük Direnişimizle “devrimcilik yeniden tanımlanacak” demiştik. Sol adına pespaye burjuva düşüncelerin, sapkınlıkların savunulduğu günümüzde Rızalar devrimciliği yeniden tanımlıyor; Devrimcilik direnmek ve savaşmaktır. Devrimcilik feda kültürüdür.  Devrimcilik teslim olmamaktır. F tipleriyle oligarşi bizi teslim alacaktı. Anadolu topraklarından devrim umudunu yok edecekti. İşte Anadolu’nun dört bir yanından Rızalar boy veriyor. Umut Rızalar’la büyüyor.

Cepheliler; şimdi umudun öfkenin direncin, sevmenin sınırı Rıza olmaktır. Rıza’nın düşmana olan öfkesiyle, kiniyle, hesap sorma bilinciyle savaşı sahiplenmektir. Birimizi yıktıklarında hepimiz ayağa kalkacağız. Rıza’ya sözümüz budur.

Rıza olmak; devrim isimli bu trende sürüklenen vagon olmak değil, kavgamızı zafere taşıyan lokomotif olmaktır.  Her cepheli bu güce ve donanıma sahiptir. Kendinize güvenin; tarihimiz, şehitlerimiz, Dayımız, en güçlü rehberimizdir. Tek başınıza da olsanız güçlü olan biziz. “Tek başına olmak” fiziki bir durumdur, içerde, dışarda, çatışmaların ortasında, kuşatmalarda, işkencehanelerde, F tiplerinde Cepheliler hiçbir zaman, hiçbir yerde tek başına kalmazlar… Partimiz sizinledir, şehitlerimiz, tarihimiz sizinledir…

Hasan Selim Gönen (Rıza)

Büyük Direniş’in içinde doğdu

3 Mart 1983 İstanbul Üsküdar doğumlu olan Hasan Selim Gönen aslen Selanik göçmenidir. Ailesi Mübadele ile Marmara bölgesine yerleştirildi. Hasan’ın çocukluğu da Gelibolu’da geçti. Liseyi Gelibolu Anadolu Lisesinde okudu. Bizimle tanışması da Gelibolu’da bir grup arkadaşı ile Ölüm Oruçları üzerine yaptıkları sohbet üzerine oldu. Hareketimize ulaşmak için 6 ay bizi aradı. 2003 yılı başlarında Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği Bölümü 2. Sınıfta okurken Dev-Genç’lilerle tanıştı. Artık o da bir Dev-Gençli’ydi. İstanbul Üniversitesi Gençlik sorumluluğu yaptı.

Hasan Gençlik içinde hızla gelişirken Büyük Direniş de üçüncü yılına girmişti.

19 Aralık katliamından sonra F tiplerinin açılmasıyla herkesin alanları terk ettiği dönemde Dev-Gençliler Cananlar’ı, Zehralar’ı, Özlemler’i şehit vermişti. Dev-Gençliler de her şeyleriyle Büyük Direniş’in içindeydi. Hasan esas olarak bu süreçte Büyük Direnişin içinde örgütlendi. Mücadele yaşamı içinde hep direnişi gördü, direnenleri tanıdı. Halkı için, vatanı için, devrim için, yoldaşları için kendini feda eden kahramanları tanıdı. Onlarca şehidimizin cenazesine katıldı. Her şehidimizin başında şehitlerimizin hesabını sormak için ant içti. Hasan Selim Gönen içtiği tüm antlara sadık kaldı, Büyük Direniş boyunca tecrite karşı yapılan eylemlerin içinde oldu. Özgeçmişinde kaç kez gözaltına alındığının sayısını hatırlamıyordu, onlarca kez gözaltına alındı, işkence gördü.

Aynı zamanda Dev-Genç saflarında demokratik akademik mücadelenin hep içindeydi Hasan. İlk tutuklanması da 7 Kasım 2005 yılında YÖK’e karşı Ankara’da yapılan eylemde oldu. F tipleri teslim alamadı Hasan’ı. Tutuklu olduğu Sincan F Tipi Hapishanesinden 3 ay sonra Özgür Tutsak olarak tahliye oldu. Tahliye olduktan sonara daha büyük görevlere aday oldu, sorumluluklar üstlendi.

2006 yılında İstanbul Üniversiteler sorumluluğu ve Gençlik alan sorumluluğu yaptı. 2007 yılında Trakya Bölgesi (Çanakkale, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli ve Kocaeli) Gençlik sorumluluğu yaptı. Mücadele içinde hep gelişti. Tecrübesizliğinden kaynaklı tereddütleri olsa da verilen görevlerden hiç kaçmadı, yapamam demedi. Coşkulu, yürekli, militandı Hasan; Kendisiyle de militanca hesaplaştı Hasan; “Artık önümde hiçbir engel yok” diyordu. “Mücadeleyi benliğimin parçası olarak görüyorum. O yoksa ben de yokum. Mücadelemizin her bir parçasını kendimin olarak görüyor, her eksiğimize, her ihtiyacımıza, her hedefimize karşı kendimi sorumlu hissediyorum” diyordu.

Halk Kurtuluş Kavgamızın Omuzlarında

Yükseldiği Sessiz İsimsiz Kahramanları

Kahramanlarımızın arasında onurlu yerini alan Hasan böyle düşünmeyi onlardan öğrendi.

Dev-Gençliler! Anlatın Hasan’ı. O, çürüyen düzenin yozlaştırdığı gençlik içinde gençlerimizin önderidir. Bu sade, fedakâr, Dev-Gençli’yi tanısın tüm gençlerimiz. Halkımız kahraman evlatlarını tanısın. Halk Kurtuluş kavgamızın omuzlarında yükseldiği sessiz isimsiz kahramanları. Öyle namuslu, öyle kahraman, öyle genç… Ömrünü halkına adayan gençliğin simgesidir Hasan.

“İnsanlarımız aç, yoksul, evsiz, adaletsiz bırakılmış, vatanımızın her karış toprağı emperyalizmin işgali altında. Parti-Cephemiz bu tabloyu değiştirebilecek tek güç, açların, yoksulların kurtuluş umududur. Tepeden tırnağa adaletsiz bir düzende adaletin temsilcisidir. Bu nedenle hareketimize kopmayacak biçimde bağladım kaderimi. Çünkü bu tabloya gözümü kapatarak yaşayamam ben. Parti-Cephemiz bana bu tabloyu değiştirmek için doğru yolu gösteren kılavuzumdur” diyen Rıza bu bilinçle partinin vereceği her göreve hazırım dedi. Ve en büyük isteği, halkımıza her türlü zulmü reva gören, vatanımızın her karşı toprağını emperyalizme peşkeş çeken halk düşmanlarından hesap sormaktı. Onun için “Cephe savaşçısı olmak istiyorum” dedi.

Rıza, istediğini oldu. Hem de örnek bir savaşçı oldu. Düşmandan hesap sormak için yanıp tutuşurken 2009 yılında Cephe savaşçısı olarak tutsak düştü. Tutsaklığı inancını, öfkesini daha da büyüttü. Özgür tutsaklığın doruğundaydı artık: Sabırlı olmayı öğrendi, öğretti.

Devrimci; halkın geleceğini sosyalizmde gören, bu inançla yaşayan ve bu uğurda ölendir... "Devrimcinin fedakârlığı, bir kahramanlık değildir, bir zorunluluktur; hayatın bir emridir devrimcinin fedakârlığı... Devrimciysen, niçin ölürsün biliyor musun? Hayatı sevdiğin için, her an başkaldırmak üzere içinde uyuklayan yılanı, büyük egoisti, ben'i öldürdüğün ve kendini halk kitlelerinin yerine koyduğun için..."

7 Ocak 2012’de tahliye olduğunda Rıza’nın Parti’ye yazdığı şu sözler Büyük Direnişin yarattığı devrimciliğin tanımıdır. “Tekrar dışarıda mücadelenin, savaşın bir parçası olacak olmanın heyecanını yaşıyorum. Bu kadar çabuk tahliye olmamı ikinci bir şans olarak görüyor ve bundan önce yaşadığım başarısızlığın özeleştirisi olarak kullanmak istiyorum. Aldığım eğitimi, tüm yeteneklerimi savaşımızın ihtiyaçlarına sunacağım ve başarılı olacağım. Omzumda çok büyük bir sorumluluk hissediyorum. Sadece şehitlerimizin hesabının yakıcılığını değil, yıllarını, ömrünü hapishanelerde geçirecek olan tutsaklarımızın adalet özlemlerini de içimde taşıyarak geldim dışarı. Onlara layık olmak, onların özlemlerini yerine getirmek, düşmanlarımızdan hesap sormak en büyük hedefim. Ben Parti Cephenin bir savaşçısı olarak tutuklandım bundan sonra da bir savaşçı gibi yaşayacak, mücadelemize hizmet edecek ve öleceğim. Bana verilecek her göreve hazırım. Silahlı birliklerimizde görevlendirilmeyi çok istiyorum. Ne kendimi ne halkımı ne de Partimi utandırmayacağım.”

Sessiz Kahraman, Mütevazi Dev-Gençli

Rıza Artık Görmek İçin Gözümüz,

Devrim İçin Sözümüz, Savaşmak İçin Andımızdır!

Çok konuşan değil,  iş yapandı. Bu yanıyla sessiz mütevazıydi Rıza. Sorun çıkartan değil, sorun çözendi. Bilgi “bilgiçlik” yapmak için değil, savaşmak için gerekliydi. Bir şeyi bilmemek savaşmanın önünde engel olamazdı. Bilgi öğrenilirdi. Savaşmak için istemek gerekirdi, inanmak gerekirdi. Rıza tüm benliğiyle kendini kavgasına adayan devrim işçisiydi. İşte Rıza buydu. Bilgi eksikliğinin arkasına sığınarak “yapamam” demedi. “Öğrenmem gereken bir dağ yığını bilgi olsa da kendimi, yarın göreve başlayabilecek yetkinlikte hissediyorum” diyordu.

Oligarşi F tipi hücreleri kurdu ama beyinlerde hücreler kurmayı başaramadı... Özgür tutsaklar her hücreyi devrimci bir karargâha çevirdi. Rıza o hücrelerden çıktı hesap sormaya. Büyük direnişimiz kahramanlar yarattı, evinde oturan kadını gencecik insanlarımızı kahraman yaptı.

İşte Büyük Direniş’in tanımladığı devrimcilik budur: Hiçbir sınır tanımayan, “olmazları” olur kılan, “yapabilir miyim” diye düşünmeyen tereddütsüz, hesap sorma bilinciyle, öfkesiyle, kiniyle, coşkusuyla dolu bir devrimcilik. Rıza, oligarşinin devrimcileri, devrimciliği bitirmek için yaptırdığı F Tiplerinden hesap sorma bilinciyle, öfkesiyle, kiniyle, coşkusuyla özgürlüğe koştu. Yeni sürecin savaşçısı, komutanı oldu. Rıza artık görmek için gözümüz, devrim için sözümüzdür. Onun gözüyle bakıp, onun yüreğiyle, coşkusuyla savaşacağız.

Halk düşmanları korkacaklar!

Rızalar’dan korkacaklar. Yeni komutanlar yetiştiriyor Anadolu. Toprağa düşen her şehidimizin yerinden, düşmandan hesap sormak için, adalet için yanıp tutuşan onlarca Rıza Komutan dirilecek. Ve geleceği Rıza Komutanlar belirleyecek. Savaşımız Rıza Komutanların yarattığı değerler üzerinden şekillenecek.

Gelmiş geçmiş en güçlü silah inançtır. Devrime olan inancımızı yok edemediler. Halkımıza olan inancımızı yok edemediler. Yoldaşlarımıza olan inancımızı yok edemediler. Rızalar bizim devrime inancımızdır. Halkımıza, yoldaşlarımıza olan inancımızdır.

Rızalar halkın adalet özlemidir. Adaleti sağlamak için adaletsizliğe karşı savaşacağız. Çünkü  biz biliyoruz ki, adaleti sağlamak için savaşmazsan “adalet yok” diye şikayet etme hakkın olmaz. Halkın adaleti olacağız!

Halk düşmanları korkacaklar! Rızaların öfkesinden, kininden korkacaklar!

Çünkü; AFFETMEYECEĞİZ!

Korkacaklar! Çünkü yoldaşlarımızın hesabını soracağız.

AFFETMEK İHANETTİR! AFFETMEYEECEĞİZ!

AMERİKAN UŞAĞI İŞKENCECİ, HALK DÜŞMANLARINDAN, ENGİNLER’İN, ERDALLAR’IN, HASANLAR’IN ve TÜM ŞEHİTLERİMİZİN  HESABINI SORACAĞIZ!

BU DÜZENİN YASALARI, MAHKEMELERİ SİZİ KORUSA DA HALKIN ADALETİNDEN KAÇAMAYACAKSINIZ!

Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi

halkinsesi.tv / 25.07.12