Her üç gelinden biri çocuk gelin – Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 13 Ekim 2012
  • 05:03

Ne evlenmeye, ne de erken yaşta çocuk sahibi olmaya niyetim vardı... Üniversiteye yeni başlamıştım. Nasıl bir kariyer seçeceğime bile karar vermemiştim. Ama kendi rızamla, 18 yaşımda aşk evliliği yaptım. 19’umda da anne oldum.

Çok şanslıydım, çünkü hem büyüdüğüm sosyal çevre, hem de maddi olanaklar açısından eğitimime devam edebildim. Bebek büyütürken üniversiteye gittim. Annem ve emektarımız olmasaydı asla bunu gerçekleştiremeyecektim. Eşim de kararıma karışmadı.

Mezun olduktan sonra hem boşanma işlemlerime, hem de ilk işime başladım. Boşandıktan sonra da bir daha evlenmedim. Bugün severek yaptığım bir mesleğim ve gurur duyduğum bir oğlum var.

Ama hep kendime sorarım: Türkiye’nin başka yerinde, başka bir ailenin kızı olarak doğsaydım... Çocuk sahibi olup, çalışabilecek miydim? Mutsuz bir evliliği sonlandırabilecek miydim? Yeniden evlenme baskısı olmadan yaşayabilecek miydim?

Kısacası, “bugünkü ben” olabilecek miydim? Cevabım çok net: Hayır.

Kız çocukları günü

Çocuk denebilecek yaşta eş ve anne olmanın ne anlama geldiğini iyi bildiğimden, kız çocuklarının erkenden ve kendi rızası dışında evlendirilmeleri hep içimi acıtır... Hatta rızanın olduğu durumlarda bile, toplum çocukları erken evlenmeye zorlamasa, diye düşünürüm. Bilimsel kanıtı da var: İnsan beynindeki nedensellik ve problem çözme alanları, 20 yaşına kadar gelişimini sürdürüyor. 

BM’nin bu yıl 11 Ekim gününü “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak kabul etmesi ve ana tema olarak “çocuk evlilikleri”ni seçmesi bu nedenlerle çok önemli. 
Bazıları “hah, bir bu eksikti!” diyecek. Fakat “kız çocukları” meselesi, hayati önemde. Hele bizim ülkemizde... Neden?

1- Ülkemizde her üç evlilikten biri, çocuk evliliği. 18 yaşın altında evlenenlerin çoğu kız çocuğu.

2- Kız çocuklarına yönelik ayrımcılık ve şiddet sarmalı azalmıyor, artıyor.

3- Kadınların çalışma hayatına katılım oranı giderek azalıyor.
17 mi, 18 mi?

BM Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul Huque, “Erken yaşta evlilikler kadının statüsünü düşüren ve çocukların temel haklarını ellerinden alan bir sorundur. Kadınları, eğitimsizlik, yoksulluk ve bağımlılık kısır döngüsüne hapseden bu evlilikler, kadınların geleceğini ellerinden alıyor. Kız çocukları kendilerini koruyamayacak yaşta ve eğitimsiz olarak evlendirildiklerinde, eşlerinden fiziksel, duygusal, sözel ve cinsel şiddet görmektedirler” diyor...

Zahidul Bey, laf olsun diye konuşmuyor. Ülkemizde evlilik için uygulanan asgari yaş halen 17. Uluslararası normlara göre 18.

Tek mesele yaş da değil. “Ekonomik bir değer” olarak görülen kızlar, aileler arasında “alınıyor-veriliyor”. İmam nikahı, çok yaygın ve erken evlilikler için kullanılan bir formül. Anadolu’da kız çocukları 13, 14, 15 yaşında “baş göz” ediliyor ki “dert açmasın”.

Türkçesi, evlilik dışı cinsel ilişki yaşamasın. Bir an evvel doğurup evine baksın...
Oysa bir toplum, ne doğurmakla, ne de kadınları evde tutarak bir yere varabilir. Kadınla erkeğin eşit olmadığı bir ülke, asla kalkınamaz, gelişemez, saygı göremez.
Çünkü nüfusun yarısına haksızlık ve ayrımcılık yapan, hep yarım kalmaya mahkumdur. 

Ne yapılabilir?

* TÜİK ve Nüfus-Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün verileri, çocuk yaşta evliliklerin gerçek sayısını yansıtmıyor. Alternatif araştırmalara ihtiyaç var.
* Çocuk Koruma Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve TCK’da yer verilen çocuk tanımları arasındaki farklar giderilmeli. İlgili tüm mevzuatta asgari yaş 18 olmalı.
* Sağlık kurumları, erken evlilikleri kaydedip yetkililere ulaştırabilir. Bu kurumlar, çocuk yaşta evlilik ve anneliğin riskleri konusunda bilgilendirmeli.
* Çocuk yaşta evlilikle ilgili ulusal gündem oluşturulmalı. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu konuda strateji geliştirmeli ve dini yetkililere duyurmalı.
* Öğretmenler, okul idarecileri eğitilmeli. Cinsiyet eşitliği, insan hakları olarak kadın hakları, kız çocuklarının eğitim alma hakları eğitime alınmalı. Toplumsal cinsiyet eşitliği, aile planlaması ve üreme sağlığının müfredata alınması şart. (BM Nüfus Fonu’nun önerileri)

En çok doğu ve orta’da

Çocuk yaşta evlilikler, Türkiye’nin tüm bölgelerinde var, ama:
* Çocuk yaşta çocuk doğurmanın en çok görüldüğü bölge, Orta ve Doğu Anadolu (%10). 
* En düşük görüldüğü yer, yüzde 3 ile Doğu Karadeniz Bölgesi. 
* Kırsal alanlardaki gençlerin (20 yaşın altı) çocuk doğurmaya başlamış olma olasılığı, kentsel alanlarda yaşayan akranlarına göre daha yüksek: Yüzde 9’a karşılık yüzde 5.
(Kaynak: Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2009)

Milliyet / 13.10.12