Havada asılı duran 'azınlık üniforması' – Pınar Öğünç

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 21 Aralık 2012
  • 05:54

Bir ay kadar oluyor, gündem pusulası o zamana dek var olmayan bir tartışma istikametine dönüverdi: Milli Eğitim Bakanlığı basbayağı okullarda kılık kıyafet serbestliğinin önünü açıyordu.

Kimi yayın organlarında mevzua dokunulduysa da bu radikal değişimin sarsıntıları arasında fotoğraftaki flu bir nokta öyle kaldı. 27 Kasım’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin ilk maddesinde bir hudut tayin edilmişti: “(2) Bu Yönetmelik, 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 3. maddesinin sekizinci fıkrası ile 5. maddesinde belirtilen okulların öğrencileri hakkında uygulanmaz.”

Kim kastediliyor? İlgili maddelerde başka tip okullar varsa da aslen azınlık okulları. Şöyle bir tablo çıkıyordu yani ortaya: Memlekette eser miktarda kalacak olan üniformalı öğrenci, ‘ne’ olmadığını üzerinde taşıyacaktı. Akla sığmayan bir işaretleme, hedef gösterme sistemi.

Burada mesele azınlık okullarının statüsüyle başlıyor tabii ki kasıt üzerine yoğunlaşmak anlamsız. Azınlık okullarını ‘yabancı’ gören zihniyetten söz ediyoruz.

Peki sonra ne oldu? Azınlık okulları öğrencilerinin düşeceği bu tuhaf durum medyada bir miktar yer bulunca Milli Eğitim Bakanlığı açıklama yaptı. İsmini dahi bilmediğimiz bir yetkili, bu okulların ‘uluslararası anlaşma hükümleri çerçevesinde bir statüyle’ (Lozan) var olduklarını, bu yüzden yönetmeliğe dahil edilmediklerini söylüyor, isterlerse serbest kıyafet uygulamasına geçebileceklerini muştuluyordu. Boşuna evham yapmışlar yani!

Din sorusu muamması

Yeşilköy İlköğretim Okulu Kurucu Temsilcisi Garabet Paylan, “Keşke özel bir statümüz olsa. Yıllardır bunun için uğraşıyoruz ama öyle bir şey yok” diyor. “İsterlerse onlar da serbest kıyafete geçsin” açıklamasını ise tedirgin edici buluyor haklı olarak. Yönetmelik net bir şekilde dışarıda tutarken, bakanlık cenahından yapılan açıklamanın aslında kâğıt üzerinde kıymeti yok çünkü. “O madde durdukça, otoriter bir yönetim her zaman bunu azınlık okullarının aleyhine kullanabilir demektir. Bir kişinin ağzından çıkan laf sadece ortalığı sakinleştirmeye hizmet eder” diyen Paylan’ın yakındığı şey tanıdık aslında. Yasal/anayasal zemine oturtulmaya tenezzül edilmeyen, tam da bu yüzden sahibine ait durmayan, iğreti haklar… Tam da bu yüzden dava açmayı planlıyor Garabet Paylan.

Çok taze bir meselemiz de üniversite sınavında sorulacak din muhteviyatlı sorular. Yine flu bir fotoğraf var elde, beş-altı adet din sorusu çıkacağa benziyor ama kaynağı ‘felsefe’ dersi mi, ‘din kültürü’ mü belli değil. Çünkü duruma göre azınlık okulları öğrencileri için ayrı sorular gündeme gelecek. Paylan, objektif bir din yaklaşımı içermeyen, bir dini öven, gerisini küçülten bir anlayışla hazırlanmış soruları görmenin dahi rencide edici yanından söz ediyor. Muhtemelen tek kitapçıkta, bazı sorular seçmeli olacak çünkü.

Bir de tabii hiç düşünülmeyen azınlık okullarında okumayan azınlık mensubu öğrenciler var. Örneğin genç Ermeni nüfusunun ancak yarısı azınlık okullarına gidiyor. Diğerleri ise bu din dersinden muaf tutularak devlet okullarında okuyor. Peki onların durumu ne olacak?

Bir iç geçiriyor Paylan, “Bu ombudsmandan sonra hepsi ufak meseleler gibi geliyor. Bu da oldu ya” diyor. Diyecek lafım yok.

Radikal / 21.12.12