Halk İnisiyatifi'nden 'sürekli serhıldan' çağrısı

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 06 Ekim 2012
  • 09:32

Kürdistan Halk İnisiyatifi, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkışıyla sonuçlanan 9 Ekim 1998 komplosunun yıldönümü dolayısıyla “her türlü eylem çeşitliliği” kullanılarak serhıldan çağırısında bulundu. Halk İnisiyatifi, bundan böyle rejimin okullarına gidilmemesi, askerlik ve mahkemelerin reddedilmesi, vergi verilmemesi ve Kürtçenin her alanda kullanılmasını istedi.

Kürt halkı Öcalan’a yönelik ağır tecrit 9 Ekim komplosunun yıldönümünde 440. gününe girecek. Aradan bir yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen Öcalan’ın tutukluluk koşulları hakkında herhangi bir bilgi verilmemesi ve görüşmelerin olarak engellenmesi, Kürtlerin öfkesini artırıyor. Öcalan’ın koşulsuz özgürlüğünü Kürtlerle barışın temel şartı olarak gören Kürtler, 9 Ekim komplosunun yıldönümünde tepkilerini sokaklara taşıyacak.

Kürdistan Halk İnisiyatifi, 14. Yıldönümünde komployu şiddetle kınadı: “Kürdistan ve insanlık tarihinin en iki yüzlü alçakça ve aşağılıkça gerçekleştirilen lanetli, uluslararası komplonun yıl dönümünü önderliğimizin 437 gündür ağırlaştırılmış zulme karşı destansı direnişi, özgürlük hareketimizin, öncü gücü kahraman Kürdistan gerillasının ve halkımızın görkemli direnişiyle karşılarken, bu komplonun karanlık güçlerini bir kez daha lanetliyoruz.”

“Tarihin en lanetli, en karanlık ve en büyük komplosuna karşı yine başta Önder Apo olmak üzere, kahraman şehitlerimiz, şehitler partisi olan partimiz PKK ve onurlu Kürdistan halkı tarihin en eşsiz ve görkemli direnişini geliştirmiştir” diyen İnisiyatifi, “Komplocu güçlerin halkları birbirine kırdırtma ve bunun üzerinden başarıya ulaşma çabalarına karşı Önder Apo, halkların özgürlük baharını gerçekleştirmenin aydınlık yolunu açmıştır” ifadelerini kullandı.

AKP VE “FETHULLAHÇI ÇETENİN” GAFLETİ

Öcalan, halk ve hareket olarak demokratik, barışıl çözümü gerçekleştirmek için büyük bir fedakarlık ve samimiyetler, ağır bedeller ödeme pahasına diyalog ve müzakere yolunun tercih edildiğini vurgulayan Halk İnisiyatifi, “Kürt halkı olarak yaptığımız bu fedakarlığa karşı komplocu münafık güçlerin en münafığı, en iki yüzlü ve sahtekarı AKP ve Fethullah çetesi tüm kutsal değerlere hakaret edip ayaklar altına alarak bu samimiyetimizi zayıflık olarak algılayıp topyekûn soykırım politikalarına yönelerek sonuç alacağı gafletine düşmüştür” dedi.

Halk İnisiyatifi, şöyle devam etti: “Bir yandan demokrasi, özgürlük ve kardeşlik değerlerini dilinden düşürmemektedir. Bir yandan da tarihteki komploculara taş çıkartacak şekilde ahlaksızca, önderliğimizi İmralı da nefessiz bırakmak istemekte, parti ve gerillaya imha operasyonları yapmakta, halkımıza, demokratik kurum, kuruluş ve binlerce temsilcisini tutuklayarak siyasi soykırımı dayatmakta, Türkleştirme amacıyla dili, kimliği ve kültürü üzerinde kültürel soykırımı, Roboski gibi katliamlarla fiziki soykırımı, baraj ve orman yangınları gibi yöntemlerle doğa kırımını, faşist çetelerinin linç girişimleri, Pozantı da ve sokaklarda Kürt çocuk ve kadınlarına dönük tecavüzcü alçaklığıyla ahlak ve toplum kırımı sonuca götürmek istemektedir.”

DÖNEM HER NEFESTE DİRENEREK MÜCADELE ETME DÖNEMİDİR

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Erdoğan ve Fethullah ikilisinin bu münafık ve ahlaksızlığına karşı, önderlik, hareket ve halk olarak onur ve şeref mücadelemizden vazgeçmeyeceğimiz, binlerce yıllık köklü ve asil direniş geleneğimizi esas alacağımız kesindi. Bu duruşumuzu da 2011 yılı Temmuz’unda demokratik özerk özgür Kürdistan ilan ederek ve devrimci halk savaşı stratejisiyle varlığımızı koruma özgürlüğümüzü sağlama hamlesini başlatarak keskin bir mücadele sürecine girdik. Artık bu zafer hamlemizle birlikte diyalog ve müzakereyle çözümü bekleyen değil, özgürlüğümüzü tanımalarını talep eden değil, faşist sistemin tüm kurum, kuruluş ve kültürünü sadece protesto ve boykot eden değil, tamamıyla ret eden, mücadele ve direnişiyle kendi varlığını koruyan ve özgürlüğünü sağlayacak olan bir konumdayız.

Yani dönem her nefeste direnerek mücadele etme dönemidir. Dönem önderliğimizin ve halkımızın özgürlüğünü gerçekleştirme dönemidir. Dönem örgütlenerek sistemimizi kuracağımız ve zafere kilitlenen serhildanlarımızla özgürlüğümüzü sağlayacağımız dönemdir. dönem zafere her zaman kinden daha yakın olduğumuz bir dönemdir. Dönem Rojava (Batı Kürdistan-Suriye) başta olmak üzere Kuzeyde (Kuzey Kürdistan-Türkiye), Güneyde (Güney Kürdistan-Irak) ve Rojhilat’ta (Doğu Kürdistan-İran) statü kazanarak, kalıcılaştırarak dünyaya kabul ettirme dönemidir. Dönem gerilla öncülüğünde halkımızla birlikte ülkemizin dağlarını ve şehirlerini özgürleştirme dönemidir. dönem iç sorunlarla kendini boğuntuya getirme dönemi değil düşman karşısında birliğimizi güçlendirerek sonuç alma dönemidir. Dönem sömürgeciliğin Kürdistan da iflas ettiği dönemdir. ve dönem komploculardan beş bin yıldır yaptıklarının hesabını sorma dönemidir.”

SERHILDANLARA SÜREKLİLİK KAZANDIRILMALI

Bu temelde 9 Ekim komplosunun yıl dönümü vesilesi ile “bin yılların birikmiş öfkesini yaşamın her alanına yaymak onur ve namus borcumuzdur, direniş geleneğimize saygının bir gereğidir” diyen Halk İnisiyatifi, şunları ekledi: “Kürdistan da ve halkımızın yaşadığı her alanda yaşamı komploculara haram eden, bir direniş ve serhildanla lanetleyerek karşılayacağız. Serhildan halkımız açısından komplocu ve zalimden hesap sorma yöntemidir. Serhildan halkımız için zafere giden biricik yoldur. Direniş ve serhildanlarımızı zayıflatan veya engelleyen her türlü söz girişim ve pratik düşmanın Kürdistan da nefes almasına hizmet edecektir.

Bu anlamda halk olarak düşmanın üstüne yürüyerek hesap sorma günüdür. Ancak bu asla bir günle sınırlanamayacak kadar kutsal bir görevdir. Başta Yurtsever halkımız olmak üzere her kürdün, türkün ve özgürlükten, demokrasiden yana olan, özcesi insanım diyenin insan olma görevidir. Yaşamın her anı ve günü komploculardan hesap soran bir direnişle sonuca gideceğimiz kesindir. 9 Ekim gününü her il, ilçe, köy, mahalle sokak ve cadde eylemle serhildanlarla özgürlük rengine bürümeliyiz. Yediden yetmişe, başta kadın ve gençlik olmak üzere, çocuk yaşlı işçi emekçi yani aslında hasta olanın da serhildana katılacağı gün olarak karşılamalıyız. Esnafı, memuru, şoförü, doktoru vb. yani toplumun her kesimi esas işinin serhildan olduğu bilinciyle yaklaşacak kadar onur sahibidir. 9 Ekim öncesi ve sonrası günleri de her türlü eylem çeşitliliğini kullanarak serhildanı süreklilik kazandırmak en asil görev sorumluluğumuzdur.

TÜRK OKULLARINA ADIM ATILMAMALI

Halk İnisiyatifi, asimilasyon karargahları olarak tanımladığı Türk okullarının boykot edilmesi, yaşamın her alanında Kürtçenin kullanılması, askerlik, koruculuk ve mahkemelerin reddedilmesi, vergi verilmemesini istedi.

Halk İnisiyatifi, bunları şöyle sıraladı:

“1-Asimilasyon karargahlarını boykot değil ret ediyoruz hiçbir yurtsever öğretmen, öğrenci bu karargahlara bir daha adım atmamalıdır. Seçmeli ders saçmalığına aldanmadığımızı, okullarına bir daha adım atmayarak ve ret ederek göstermeye devam edeceğiz. Düşman Özel savaş yöntemleriyle halkımızda ikircikli bir psikoloji yaratmak istemektedir. Çocuklarınız cahil kalmasın safsatasıyla Kürt olmaktan, insan olmaktan çıkararak sistemin cahiliye karargahları olan okullarına devam etmemizi istemektedir. Hiçbir Kürt hiçbir yurtsever buna itibar etmeyecek kadar onurlu ve diline, kültürüne ve kimliğine bağlıdır. Faşist TC devleti şunu iyi bilmeli ki en insani hak olan anadilde eğitim kabul edilmediği sürece okullarını ve sistemini tanımayacağız.

2-Yaşamın dili ve rengi başta Kürdistan’da olmak üzere halkımızın yaşadığı her yerde Kürdi olacaktır. Yaşamın her alanında hem kendi ilişkilerimizde hem de devletle muhatap kaldığımız alanlarda Kürtçe konuşacağız.

VERGİ VERMEYİN

3-Düşmanın emeğimizi gasp ederek aldığı vergilerle, soykırım savaşını yürütmektedir. Bulunduğumuz her alanda bu konuda bilinçlenip örgütlenerek vergi vermemeyi en asli bir yurtseverlik görevi olarak ele alacağız. Düşman üzerimizde hem her türlü savaş yöntemini uygulayacak hem de bu savaşın finansmanı için bizlerden vergi toplayacak! Bu düşmanın dayattığı onursuzluğu kabul etmek anlamına gelmektedir. Başta Kürt esnaflar olmak üzere her yurtsever Kürt bu tutumu pratiğiyle göstermelidir.

MAHKEMELER REDDEDİLMELİ

4-Sömürgecilik halkımız üzerinde en pervasız bir biçimde kendini mahkemeleriyle göstermektedir. Sömürgeci hukuksuzluğun ve mahkemelerinin Kürdistan halkı nezdinde asla meşruiyeti olamaz. Hakkımızı gasp edenin adaletine ve mahkemelerine itibar edip kabul etmek soysuzluğun ve gafletin en büyüğünü kabul etmek anlamına gelecektir. En adaletli ve hakkaniyetli yaklaşım yargıcı , hakimi ve sistemi ile halkımızdan yaptıklarından dolayı özür dileyerek ülkemizi terk etmeleridir.

ASKERLİK VE KORUCULUK ASLA KABUL EDİLMEMELİ

5-Kürdü iradesizleştirmenin ve kimliksizleştirmenin en kaba ve yalın hâli TC faşizmine asker olmaktır. Zorunluluk adı altında hainliği meşrulaştırma karargahlarıdır. Halkımızın en yiğit evlatlarına karşı düşmanca kuşanmak ve donanmaktır. Günümüzün Hamidiye alaylarına hem asker hem korucu olmayı vicdanlı hiçbir Kürt genci asla kabul etmeyecektir. Askere alınmak istenen ret etmeli, askerde olanda hainliğin elbiselerini çıkararak firar etmelidir. Her Kürt genci, onurlu ruhuna yakışan gerilla kıyafetini kuşanmalıdır. İhanet mevzisin de korkudan çömelen Erdoğan’ın yanında değil, onu oradan söküp atan, onurlu, gururlu ve dimdik özgürlüğü haykıran kahraman gerillanın yanında ve safında yer almalıdır.”

Açıklamada son olarak şunlar belirtildi: “Sonuç olarak; komploya karşı bulunduğumuz her alanda zafer hamlesine katılarak, dağdan ve zindanda yükselen direnişe topyekun katılarak sonuç alacağımız en kritik bir dönemden geçmekteyiz. İmralı’da önderlik direniyor, zindandaki tüm arkadaşlar başlattıkları eylemleri ile direnişi yükseltiyor gerilla her dönemden daha fazla düşmandan hesap sorarak öncülük rolünü sürdürüyor. Halkımız Rojava Kürdistanı’nda başta olmak üzere bulunduğu her alanda direnişini yükseltiyor. Bizlerde kuzey Kürdistan ve Türkiye metropollerinde direnişimizi her dönemi aşacak düzeyde yükselterek tarihsel toplumsal sorumluluklarımızı layıkıyla yerine getireceğimize inanıyoruz. İddia ve kararlılığımız her zamankinden daha büyük ve pratiğimiz de her zamankinden daha sonuç alıcı olacaktır. Önder Apo ve halkımız özgürleşmeden hiçbir pratiğimizi yeterli görmeyecek ve başarılı saymayacağız. En büyük zafer önder Apo ve halkımızın özgürlüğüdür. Zafere kadar her dem serhildan!”

ANF / 06.10.12