(24.07.12) - RedHack’in Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait bilgileri ele geçirmesinden sonra yayınladığı belgeler sermaye devletinin Dink cinayetini nasıl hasır altı ettiğini gösteriyor.

Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili olarak bir dizi ihbar ve iletişim bilgisinin polise ulaşmasına rağmen bilgilerin gizlenmesi, katillerin korunup kollandığına işaret etti.

Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gelen ihbarlar arasında Hrant Dink cinayetinde adı geçen “Demir” soyadlı kişiye ilişkin bilgiler sunuluyor.

İhbar dosyasında, 2006’da Hrant Dink’e tehdit mektubu gönderen “Demir” soyadlı kişinin gerçek kimliğinin Onur Esmer olduğu aktarılırken, Adem Demir’in cinayet günü Ogün Samast'ın yanında olduğu ifade edilerek saldırının gerçekleşmemesi halinde Demir'in Hrant Dink'i ve Ogün Samast'ı vuracağı belirtiliyor.

İhbar dosyasında şu ifadelere yer veriliyor:

“Hrant Dink'e o mektubu yazan ve yollayan Adem Demir değildir. O kişi Ogün Samast’la birlikte olay günü İstanbul'da olan kişi, yani gerçek ismi Onur Esmer olan kişidir. Olay günü kendisi de İstanbul'da Ogün'ün suikastını takip ediyordu. Yani açıkçası o yapmasaydı, o yapacaktı. Hem de ikisini birden bitirecekti. Şu an Onur Esmer denilen şahıs Tokat'tadır. Olaydan sonra Tokat'a kaçtı. Bilgilerinize sunarım...”

RedHack’in açığa çıkarttığı bilgiler arasında Karadeniz Vira isimli gazetenin eski sahibi olan Ahmet Topçu tarafından Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilen mailde, cinayetin işlendiği sırada Topçu'nun Ogün Samast ile Şişli’de birlikte olduğu ifadele ediliyor. Topçu, “cinayeti birlikte izledik” diyerek Dink cinayeti için talimatı veren kişinin “Veli Küçük ve ekibi” olduğunu iddia ediyor.

RedHack’in açığa çıkardığı belgeler sermaye devletinin cinayeti dolaysızca akladığını da gösteriyor. Devletin kirli ilişkileri içinde Dink cinayeti hakkındaki bilgiler gizlenerek azmettiriciler saklanıyor.