Güven Elektrik direnişçisi kadın işçilerle konuştuk...

  • Arşiv
  • |
  • Röportaj
  • |
  • 13 Ekim 2012
  • 16:13

“Birlikte olduğumuz sürece direniş kazanımla sonuçlanacak!”

- Bir ayı aşkın süredir Cankurtaran Holding önünde direniştesiniz. Kadın işçilerin yoğunluklu olarak çalıştığı fabrikada tazminatlarınız ödenmediği için direnişe çıktınız. Bu direniş hayatınızı nasıl etkiledi?

Melek Bulut: Ben bu direnişte işçi arkadaşlarıma güvenmeyi öğrendim. Birbirimize bağlılığımızın ne kadar önemli olduğunu gördüm. Ailemle birlikte yaşadığım için maddi bir zorluk çekmiyorum ama hakkım olanı, alınterimin karşılığını alana kadar direnmeye devam edeceğim.

Gülten Taştan: Hayatımız zorlaşırken direniş çadırı bizi birlikte tuttu. Bütün zorluğa rağmen güvenimizi ve inancımızı hiç kaybetmedik. Biz işçiler işverenin son verdiği sözü yerine getirmesini istiyoruz. 15 Ekim’de ilk tazminatlarımız yatacak ve sendikamızın istediği teminat güvencesi verilecek, direniş çadırı buradan böyle kalkacak. İşveren tarafından teminat verilmeden direniş çadırını kaldırmıyoruz.

Maddi sorunlar yaşıyoruz. Evim kirada. Kiramı ve faturalarımı yatıramıyorum. Direnişe geçemeyen bir işçi,v direnişin ne olduğunu anlayamaz. Bizler bu sorunu yaşıyorsak işverenin verdiği sözleri yerine getirmemesinden kaynaklanıyor. Verdiği sözleri yerine getirmezse bu sefer direnişe daha güçlü çıkacağız.

Direnişteki bütün işçi arkadaşların patronların saldırısı karşısında birlikte olmaları gerekiyor. Bizler birlikte olduğumuz sürece direniş kazanımla sonuçlanacak.

Aynur Çubuklu: Patron tazminatlarımızı ödemeyerek bizi zor durumda bıraktı. Ailemi ve çocuğumu doğru dürüst göremiyorum. Çocuğumla hiç ilgilenemiyorum. Direnişteki işçileri görünce çok üzülüyordum. Televizyonda görüyorduk, hiç anlam veremiyorduk. Vicdanları yok mu? Bir an önce hakkımızı versinler. Biz onlardan hakkımız olanı istiyoruz.

Zarife Ün: Ben fabrika kapanmadan önce emekli oldum, sonra ben işten çıktım. Bir ara tekrar geri çağırdılar. Ben emekli olmama rağmen haklarım verilmedi. Fabrika çalıştığı zaman az da olsa paramı yatırıyorlardı. Sonra yatırmamaya başladılar. Emeklilik hayallerim vardı ama durum böyle olunca bütün hayallerim gitti. Direnişteki işçi arkadaşlarımı yalnız bırakmamak için her gün direniş alanına geliyorum. Benim için zor oluyor. Çünkü benim eşim hasta ve onunla ilgilenecek kimse yok. Ben kalp hastasıyım. Bütün bu sorunlara rağmen direniş alanına geliyorum. 20 yıl çalıştım ben. Hakkım olanını istiyorum. Ben orada alınteri döktüm. Hakkımızı alana kadar direnişe devam edeceğiz.

Diğer direnişteki işçi arkadaşlara bizler de desteğe gideceğiz. Haklarını alana kadar direnişe devam etsinler.

Nurten Muştu: Normal çalışma saatleri dışında bizler sabah burada olmak için erken saatlerde evden çıkıyoruz. Ve akşam 20.30’da evlerimizde oluyoruz. Çocuğumla yeteri kadar ilgilenemiyorum. Ailemle yeterli zaman geçiremiyorum. Az da olsa moral bozukluğuna neden olabiliyor. Her gün direniş alanındayız. Burada bir gelişme olmuyor. Bu da biz işçiler arasında moral bozukluğuna neden oluyor. Ama biz bütün bu moral bozukluğuna rağmen haklarımızı alana kadar direnişe devam edeceğiz.

Biz işçilerin birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor. Çünkü işçinin işçiden başka dostu yok.

- Diğer direnişteki işçilere bir çağrınız var mı?

Melek Bulut: Diğer direnişlerdeki işçi arkadaşlara destek olmamız gerekiyor. Biz işçiler başımıza gelmeden hiç anlam veremiyorduk; ta ki başımıza gelene kadar... Bütün direnişçi işçilerle dayanışmayı yükseltmemiz gerekiyor. Haklarını alana kadar direnişlerini sürdürmelerini söylüyorum. Geri adım atmasınlar.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece