Gerçeği de dert, çakması da! - Mehveş Evin

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 15 Eylül 2012
  • 04:47

Aysel Tuğluk’un KCK duruşmasına Louis Vuitton logolu çantayla gelmesi, tabir-i caizse kıyameti kopardı. Çantanın fiyatının 3 bin lira olduğu yazılınca, Tuğluk da çıkıp 60 liralık “çakma” çanta aldığını açıkladı. Şimdi de LV, çakma çantanın peşine düşmüş!

Neresinden bakarsanız saçma, bir o kadar da düşündürücü bir hadise. Çünkü esas mesele çanta değil, çantayı kimin taşıdığı. İster gerçek, ister çakma... Hepsi dert!

1- Başka partilerin siyasetçileri, siyasetçi eşleri pahalı markalar kullanınca buna şıklık deniyor. Mesela Nimet Çubukçu Baş, Meclis’te görev yaptığı sürede kılık kıyafet seçimiyle övgülere mazhar oluyordu. Acaba burada sorun, Tuğluk’un Kürt olması mı? Kürt bir siyasetçinin Türkiye’de marka çanta kullanma hakkı yok mu?

2- Yoksa çelişki, BDP’li bir kadın siyasetçinin -çakma veya gerçek- markaya olan düşkünlüğü mü? Bu anlamda kimse masum değil! Üstelik bir zamanlar Kürtler, mekap ve şalvar giydikleri için aşağılanıyordu. Şimdi de saçlarının fönü, giydikleri etek veya kullandıkları çanta sorun oluyor.
Ne rantı?

3- Tuğluk, marka çanta kullanıyor diye bazı kesimler ağır hakaret etti, Kürt davasının rantçısı olmakla suçlandı. Hatta bu değerdeki bir çantanın, ancak uyuşturucu ticareti veya BDP’li belediyelerin “ihaleleri”yle alınabileceği imalarına bile rastladım! Oysa BDP’li belediyelerin yöneticileri ya hapiste ya kıpırdayamayacak halde. Ne ihalesi, ne rantı?

4- Aysel Tuğluk’un kendini savunmak için “pazardan sahtesini aldım” demesi de ayrı bir sorun. Demek ki neyi nereden aldığının hesabını vermek zorunda hissediyor kendini. Oysa “benim çantamla ilgileneceğinize KCK duruşmasına bakın” diyebilmeliydi.

5- 36’sı tutuklu, 44 gazetecinin yargılandığı davaya dair merkez medyada pek az bilgi yer alırken, Aysel Hanım’ın çantasının detayları her yerdeydi. Bari magazin yaparken davanın NE olduğunu da yazsalar...

Kürkçü magazini

Benzer şekilde BDP’li Ertuğrul Kürkçü, tatilde sevgilisinin sırtına yağ sürüyor diye hedef gösterildi. İyi de kime ne? Bir siyasetçi, BDP’li diye Kaş’ta tatil yapamayacak mı? Sevgilisi olmayacak mı?

Yaş farkından dem vuranlara söylenecek söz ise iki yetişkin insan karşılıklı rızayla beraberlerse, geri kalanlara düşen susmaktır. Öyle bir kampanya yapılıyor ki sanki Kürkçü, reşit olmayan bir kızcağızı alıkoymuş!

Tuğluk’u veya başka bir BDP’liyi eleştireceksek, savunduğu fikirleri, siyaset yapma biçimini eleştirelim... Çantası, kıyafet seçimi veya yaşam tarzı üzerinden hakaret etmek başkalarına da aynı gerekçelerle saldırma, tenkit etme yolunu açıyor.

Çevre bakanlığı ne dedi?

Mersin-Akkuyu’daki nükleer santral için hazırlanan ÇED başvuru dosyasına ilgili kurumların yorumlarına geçen hafta iki yazımda yer verdim. Bir yanlış anlamayı düzeltelim: Yazının bazı yerlerinde kısaca “rapor” diye bahsettiğim, ÇED başvuru dosyasıdır. Yani proje, projenin yeri ve çevresi hakkında genel bilgileri içeren ve komisyona tanıtan dosya bu... ÇED raporuysa, yazıda bahsettiğim kamu kuruluşları ve halkın görüşlerine göre hazırlanmakta.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıklamasına kısaltarak yer verelim:

- Hazırlanmakta olan ÇED Raporu’nda, projeden etkilenen nüfusun proje hakkındaki bilgi seviyesini değerlendirmek amacıyla, nüfus hakkında temel bilgiler edinmek, temel endişelerini belirlemek, olumsuz etkilere yönelik önlem almak ve olumlu etkileri pekiştirmek amacıyla ÇED için daha fazla bilgi toplanacak,

- İzleme çalışmaları için bilgi toplamak amacıyla bir mevcut sosyal durum tespit çalışması proje sahibi (Rosatom) tarafından yapılacaktır.

- Yazınızda belirttiğiniz hususlara detaylı cevap verebilmek için ÇED Raporu’nun Bakanlığımıza sunulması gerekmektedir. Buna müteakip, Akkuyu NGS ile ilgili inceleme değerlendirme sürecinin başladığı ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu’nun halkın görüşüne açıldığı tekrar duyurulacaktır.

Milliyet / 15.09.12