Genç-Sen 5. Olağan Genel Kurulu'un ardından... - Devrimci Genç-Senliler

  • Arşiv
  • |
  • Gençlik Hareketi
  • |
  • Makale
  • |
  • 09 Nisan 2012
  • 13:10

Genç-Sen 5. Olağan Genel Kurulu'un hemen öncesinde yaptığımız değerlendirmede, Genç-Sen'in kuruluşundan bu yana en geri tablolarından birini gösterdiği belirtilmişti. 2011-2012 güz döneminin sonunda bu tablonun iyice perçinlendiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Birleşik bir gençlik hareketi oluşturmanın olanağı olarak değerlendirilmesi gereken Genç-Sen'in gelinen aşamada bu olanaklarını büyük oranda tükettiği açıktır. 10 Aralık 2011 tarihinde gerçekleşen 5. Olağan Genel Kurul'un öncesinde ve sonrasında yaşanan süreç bunun en açık göstergesidir.

Üniversiteler yeni döneme gizli harç zammı, Genç-Sen'e yönelik kapatma saldırısı, öğrencilere yönelik gözaltı ve tutuklama terörü gibi yoğun saldırılarla girerken, Genç-Sen'in, bu süreçleri güçlü bir şekilde karşılamak bir yana, asgari tepkinin gösterilmesi ve örgütlenmesi yönünde dahi bir adım atamadığı ortadadır. Önceki değerlendirmemizde belirtilen “sendikaya hakim liberal-reformist bloğun algısı ve dayatması ile birlikte MYK, temsilci gibi seçilmiş(!) kişiler üzerinden sendikayı işletme mantığının dayattığı kısırlık”ın yarattığı bu tablo 5. Olağan Genel Kurul sürecine de yansımıştır.

Temsiliyeti olmayan bir genel kurul

Genel Kurul öncesinde tam bir atalet içerisinde olan sendika, genel kurulu birkaç haftalık süreçte apar topar toplamıştır. Genel Kurul'un gerçekleştirme tarihi bir önceki genel kurulda belirlenmiş olmasına rağmen, hazırlık sürecinin bu kadar kısa bir süreye sıkışmasında ve bunun yarattığı olumsuzluklarda, şüphesiz ki, Devrimci Genç-Senliler de dahil olmak üzere sendika içerisinde yer alan tüm unsurların sorumluluğu vardır.

Genel Kurul'un ön süreci geçmiş süreçlerin benzer bir tablosunu oluşturmuş, hemen her şubede gerçekleştirilen şube kongreleri Üniversite Yürütme Kurulu (ÜYK) ve üniversite temsilci seçimlerine sıkışmıştır. Buna geçtiğimiz Genel Kurul'da kabul edilen genel kurulların delege usulü ile toplanması kararı gereği hayata geçirilen delege seçimleri eklenmiştir. Şube kongreleri öncesinde il meclislerindeki her unsur tarafından “delege usulüyle genel kurulun toplanması” mantığının temelinde delegelerin yerellerinde yaptıkları tartışmaları aktarması olduğu, bu sebeple de tüm önergelerin şubelerde tartışılması gerektiğinin ısrarla(!) altı çizilirken, bu açıklamalar iyi birer temenni olmanın ötesine geçememiştir. Sonuç olarak hemen hemen hiçbir yerelde önergeler gerçek anlamıyla tartışılmamıştır.

Genç-Sen'in geride bıraktığı Genel Kurul süreçlerinde döne döne altını çizdiğimiz “yerellerin tartışmalarının genel kurula yön vermesi” bakış açısı 5. Olağan Genel Kurul'la tamamen boşa düşmüştür. Gerçek anlamıyla bir temsiliyeti olmayan delegelerle Genel Kurul gerçekleştirilmiştir. Ayrıca mesele sadece delegelerin yerellerinin temsiliyetini sağlayacak gerekli tartışmaları yürütmemiş olması değildir. Daha delege seçimlerinde gerçek temsiliyetin anlamı ortadan kaldırılmıştır. İstanbul Üniversitesi'nde örneğinde olduğu gibi, şube kurulunda bulunmayanların yerine imza atılarak katılmış gibi gösterilmesi ve o gün okulda dahi olmayan üyelerin delege seçilmesi, normalde Genç-Sen çalışması yürütmeyen liselilerden delege seçilerek Genel Kurul'a yığılması gibi usulsüzlükler yaşanmıştır. “Delege usulü ile genel kurul gerçekleştirme” mantığının boşa düştüğü Genel Kurul sırasında söz alan pek çok Genç-Senli'nin yaptığı aktarımlarla bu gerçek tüm yalınlığı ile ortaya çıkmıştır. Bu tabloda Genel Kurul'un meşruluk zemininin olmadığı görülmüştür.

Genel Kurul'a “K Listesi” ile giren Genç-Senliler ve başka bir grup, birkaç gün kala Genel Kurul sürecinden ayrılmıştır. “K Listesi” sadece MYK'da bulunan bir kişinin deklarasyon yapması sınırında katılmış ve Genel Kurul günü çekilme gerekçelerini açıklamıştır. Deklarasyonu okumasının ardından Olağanüstü Genel Kurul toplama çağrısı yapmıştır. Diğer grup ise birebir sohbetlerin dışında Genel Kurul'dan çekilme gerekçelerini açıklama gereği dahi görmemiştir.

Genel Kurul'un ön sürecinin yetersiz olması ve çeşitli usulsüzlüklerle gerçekleştirilmesini eleştiren bu iki yapı Genel Kurul sürecine ve Genel Kurul'a müdahale etmek ve değiştirmek yerine çekilmeyi tercih etmişlerdir. Bu yönlü sorulara cevaben de “gerilim” veya “tartışma” yaratmak istemediklerini söylemişlerdir. Bu, iki grup adına da anlaşılamaz bir yaklaşımdır. Sendikanın içerisindeki yanlış eğilimlerin süreçten çekilmeyi doğuracak noktaya geldiği ve sendikanın hala sahiplenilen bir mücadele mevzisi olma durumunu koruduğu yerde “sorun var ama sorun da yaratmak istemiyoruz” şeklindeki yaklaşım, açıkça kaçak oynamaktır. Sendikanın sorunları sendikanın işleyişlerinde çözülür.

Bundan uzak bir tavır sergilemeleri aslında bizleri şaşırtmamıştır. Bu iki yaklaşım da bugüne kadar liberal-reformist bloğun yarattığı sorunların ve savunduğu düşüncelerin parçası olmuştur. Son süreçlerde kendi siyasal zeminlerindeki anlaşmazlıkların yansımalarını bu alana da taşımışlardır. Halihazırda çözümün değil, sorunun parçası olmayı bizce sürdürmektedirler.

5. Olağan Genel Kurul'da MYK seçimlerine “Güneşli Dünya” listesiyle giren Genç-Senliler'in Genel Kurul sürecinin sağlıksız yönlerini Genel Kurul'da teşhir etmeleri, ancak Genel Kurul'un meşruiyet zeminini ortadan kaldıran bu tablo karşısında “sorunlara içeriden müdahale etme” gerekçesiyle Genel Kurul'da kalmaları ve MYK seçimlerine girmeleri tutarsızlıktan başka bir şeyle ifade edilememektedir.

Genel kurulda Devrimci Genç-Senliler dışında genel kurulun temsiliyet sorununu dile getiren tek çizgi de delegeliklerinin geçersizliğini ortaya koyarak tutum almış ve olağanüstü genel kurulun ihtiyacını dile getirmişlerdir.

Sakarya Genç-Sen Şubesi Genel Kurul'da, en ileri tutumlardan birini sergilemiştir. Üniversite şubesi düzleminde Genç-Sen'in tablosunun can sıkıcılığı dile getirilmiş, herhangi bir önergede ve MYK seçimlerinde oy kullanmama kararlarını açıklayarak tutum belirtmişlerdir.

Genel Kurul günü Devrimci Genç-Senliler kürsüden söz alarak Genel Kurul'un ön sürecini teşhir etmiş, Genel Kurul'u sürdürmenin meşru olmadığını belirterek olağanüstü genel kurul çağrısı yapmışlardır. Ancak sendikaya hakim liberal-reformist bloğun tutumuyla birlikte bu öneri de oylama yöntemi gibi demokratik (!) bir işleyişle karşılanmış, “genel kurulun tüm olumsuz yanlarına rağmen devam etmesi” ve “genel kurul iptal edilerek olağanüstü genel kurula gidilmesi” yönündeki iki eğilim oylamaya sunulmuştur. Oylama sonucunda da demokratik (!) bir şekilde Genel Kurul'a devam etme kararı çıkmıştır.

Genel Kurul, “Güneşli Dünya” listesi ile temsil edilen görüşün “şube genel kurullarında önergeler üzerine tartışmamış delegelerin oy kullanmaması, böylece önergeler üzerinden geçici kararların alınması ve nihai kararın Temsilciler Meclisi'nde alınması” önerisinin kabul edilmesi ile devam etmiştir. Ancak Genel Kurul'da kalarak sürece içeriden müdahale etme iddiası ile ortaya konulan bu öneri sıra tüzük değişikliği ile ilgili önergelerin tartışılmasına geldiğinde “ilgili tüzük maddeleri” gerekçe gösterilerek boşa düşürülmüştür. Şöyle ki, tüzük değişikliğinin sadece genel kurulda karara bağlanabileceği söylemi ile tüm delegeler tüzük değişiklikleri ile ilgili önergelerde oy kullanabilmiştir. Önergelerin bu tabloda oylanmasının ardından gerçekleşen MYK seçimleri ile Genel Kurul boyunca oynanan orta oyununda son perde de gerçekleşmiş, tüm MYK üyeleri “Sokak” listesinden çıkmıştır.

Genel Kurul'un ardından ortaya çıkan dar grupçu tablo ile birlikte Genç-Sen, üzerindeki ataleti atma noktasında sahip olduğu sınırlı olanakları daha da daraltmıştır. Devrimci Genç-Senliler'in sürece müdahaleleri ve Olağanüstü Genel Kurul önerileri ise Temsilciler Meclisi, MYK gibi demokratik (!) organlarda boşa düşürülmüştür.

Genç-Sen'in bundan sonraki süreci üzerine

Genç-Sen'in içerisine düştüğü dar grupçu yaklaşımdan çıkması ve üzerindeki ataleti atıp gençlik hareketinin ihtiyaçlarına cevap veren bir kitle örgütü olabilmesi için Devrimci Genç-Senliler'in 5. Olağan Genel Kurul'un öncesinde yaptıkları 9 Aralık tarihli “Genç-Sen 5. Olağan Genel Kurulu'na giderken... Genç-Sen mücadele programı çıkarmalı, fiili-meşru bir mücadele hattı izlemelidir!” başlıklı açıklamada belirtilen acil görevler güncelliğini korumaktadır:

* Birleşik, kitlesel temelde bir gençlik örgütlenmesi iddiasının pratikte karşılık bulabilmesi ve sağlam zemine oturabilmesi için, “tabanın doğrudan katılımına açık, taban inisiyatifini açığa çıkaracak mekanizmalar” büyük bir önem taşımaktadır. Bu açıdan Genç-Sen, tabanın inisiyatifini açığa çıkartmayı hedefleyecek bir süreç işletmelidir. Bugüne kadar söz, yetki ve karar hakkı ilkesi doğrultusunda tabanın katılımını sağlayamamak, yerellerde kitle faaliyetini ajitasyon ve propagandanın ötesine taşıyamamak sonucunu vermiş, böylelikle de sendikanın etkisini daraltmıştır.

* Taban inisiyatifini açığa çıkarmak anlayışının doğal bir parçası ise, tüzüksel normlara sıkışan bürokratik anlayışı terketmek ve örgüt içinde demokratik işleyişi oluşturmaktan geçmektedir. Bürokratik bir işleyişe dayanan tüzükte değişiklik yapılmalıdır. Yeni tüzük süreci, yerellerin etkin katılımı ile, mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verecek, örgütü dinamik bir işleyişe sokacak bir anlayışla oluşturulmalıdır. Aynı şekilde ÜYK, tüzüğün öngördüğü bir organ olarak hemen hiçbir yerelde işlememekte ve yine hiçbirinin ihtiyacına cevap verememektedir. Bu ve diğer benzeri dar zeminler, toplantıların ve organların enerjisini yok etmekte, zamanını çalmaktadır. Bu nedenle, üniversite meclislerine, mücadelenin sorunlarını tartışan, politik-pratik hattını belirleyen, karar bekleyen değil belirleyen ve uygulayan bir işlerlik kazandırılması gerekmektedir.

* Öğrenci gençliğin temel gündemlerine dayanan bir mücadele programı çıkartılmalı ve bu temellerde yerellerde etkin bir faaliyet örülmelidir. Önümüzdeki dönemde Bologna Süreci'ne ve ticari eğitime, geleceksizleştirme saldırılarına, soruşturmalara, faşist saldırılara, ÖGB ve polis terörüne karşı bir mücadele programı oluşturulmalıdır. Keza, Genç-Sen’in kapatılması sessizlikle karşılanmasına rağmen, genel kurulun ardından kapatılma kararına karşı etkili bir süreç örülmelidir. Aynı şekilde etkisiz, iyi örgütlenmemiş, “protestocu” niteliği ağır basan eylemler yerine, güçlü bir hazırlıkla örgütlenmiş, sonuç almayı ve gençliğin dinamizmini açığa çıkarmayı hedefleyen militan eylem biçimleri öne çıkarılmalıdır.

* Genç-Sen, gençliğin birleşik, devrimci, kitlesel mücadelesini yükseltmeyi hedeflemelidir. Bu açıdan birleştirici bir zemin niteliği taşımalıdır. Son “öğrenciden yana anayasa istiyoruz” gündeminde olduğu gibi, gerek öğrenci gençliğin ufkunu fiili-meşru mücadeleden anayasal hayallere çeken tutumlardan, gerekse de dar-grupçu yaklaşımlardan geri durmalıdır.

Genç-Sen'in yukarıda belirtilen bakış açısı ile kuşandığı takdirde gençlik hareketinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir mücadeleyi örgütleyebileceği açıktır. Devrimci Genç-Senliler Genç-Sen'e bu bakış açısı ile müdahale etmenin tüm olanaklarını bulundukları yerellerde zorlama sorumluluğu ile karşı karşıyadırlar.

Son olarak, güncelliğini korumasından dolayı Ekim Gençliği'nin 110. sayısında yapılan şu değerlendirmeyi bir kez daha hatırlatalım:

“...Çalışmanın siyasal tabanı açısından ortak bir çabaya dayanmadığı alanlarda politik gündem ve başlıklar üzerinden bağımsız siyasal faaliyetimize ağırlık vermek esas olacaktır. Zira sürükleyici bir kuvvet ortaya çıkaramadan, ilgili alanlarda reformizmin yarattığı ataleti ve beklemeyi aşabilme şansımız bulunmuyor.

Örgütün gelişeceği asıl alan politik mücadele alanıdır. Bu kapsamda Genç-Sen’in atalet içindeki organlarında gereksiz yere boğulmak yerine, birleşik veya ayrı olarak gençliği ve bu açıdan Genç-Sen’i de sürüklemeyi hedefleyen bir tutum mutlak suretle ortaya konulmalıdır.” (Gençlik örgütlenmesi sorunu, Genç-Sen ve tutumumuz üzerine, Ekim Gençliği, Sayı: 110)

(Ekim Gençliği, sayı: 136, 15 Şubat / 15 Mart 2012)