Genç işsizler radikalleşiyor

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 03 Nisan 2012
  • 10:19

Avrupa Birliği’nde (AB) şubat ayında işsizlerin oranı 167 bin artarak 24 milyon 550 bine çıktı. Görünen o ki, yine sermaye sınıfının yol açtığı ekonomik kriz henüz önlenebilmiş değil ve fatura yoksullara ödetilmeye devam ediyor.

Avrupa ülkelerinde işsizlik gençlerle birlikte en çok göçmenleri etkiliyor. İşsizlerin yarısından fazlası oluşturan iki büyük kesim; gençler ve göçmenler..


Avrupa ülkelerindeki işsizlik verileri ve işsizlerin içindeki genç nüfusun oranı gider artması aynı zamanda sosysal patlamaları da gündeme getiriyor. Siyasetçiler ve ekonomistler ekonomi krizinin ilk kurbanları olan gençlerin giderek radikalleşerek sistem karşıtı haline geldiğine dikkat çekiyorlar.

İSPANYA’DA İŞSİZ SAYISI YÜZDE 50

AB İstatistik Kurumu Eurostat'ın açıkladığı yeni veriler, İspanya'daki gençlerin işsizlik sorununu tekrar gündeme getirdi. Pek tabii, İspanya'daki gençler için yeni bir gündem değil; onların anagündemlerini yaşam, yaşayabilme kaygıları oluşturuyor. İspanya, AB'deki en yüksek işsizlik oranına sahip. Bu oran, yüzde 50,5'e ulaştı.

1998'den bu yana değerlendirildiğinde, İspanya gençliğindeki işsizlik oranı ilk kez yüzde 50'nin üzerine çıktı. Zaten Eurostat'ın verileri de, ülkede işsizlik sorunundan en yoğun olarak gençlerin etkilendiğini işaret ediyor. Her ne kadar, AB ortalamasında da işsizlik tablosu yüzde 21,6 ile 'isyana teşvik eden' bir orana tekabül etse de; İspanya'da oranların ikiye katlanması, tehlikeyi artırıyor. Hemen not düşmekte fayda var; işsiz olmadığı halde ülkede işsizler de ekonomik yönden problemli. Bu, kendilerinin genel greve gitmesini de beraberinde getirdi. Birkaç gün önce hükümetin iş reformunu protesto eden işçiler genel greve gitmişti.

2012 verileri ise 25 yaş altında gençler arasında işsizlik oranının AB genelinde yüzde 22.4 (5 milyon 462 bin), Euro bölgesinde yüzde 21.6’ya (3 milyon 272 bin) yükseldiğini gösteriyor.

İŞSİZLİK AZALMADIĞI GİBİ, YERİNDE DE SAYMIYOR

Avrupa'daki gençlerin yaşadıkları işsizlik sorununun 'yeni' olduğu söylenemez. Evet, artışa uğradığı doğru fakat veriler işsiz gençlerin, özellikle uzun süredir işsiz olan grubun içinde yer aldığını açıklıyor.

2010 yılının aralık ayının verileri hatırlandığında iyileşmenin olmadığı gibi, yerinde saymanın da değil; işsizlikte muazzam bir artışın görüldüğü açığa çıkıyor. 2010'un sonunda yapılan araştırmalar; 27 üyeli AB’nin 19 ülkesindeki gençlerdeki işsizliğin yüzde 20'nin üzerine çıktığını işaret ediyordu. Alman Özel Sektörü Enstitüsü’nün istihdam piyasası uzmanı Holger Schäfer, araştırmayı, "gençlerin ekonomi krizinin ilk kurbanları olduğu" üzerinden değerlendirmeye çalışsa da, krizi yaratan sermayeci güçlerin kar hırsı veya programlarındaki daimi çelişki, sorunun bir 'tesadüf'ten, 'kader'den kaynaklanmadığını anlatıyor.

FRANSA’NIN KORKUSU İŞSİZ KUZEY AFRİKALILAR

Örneğin, birkaç Avrupa ülkesine göz atalım...

Fransa'da da, işsizlik ve dolayısıyla çoğunu genç işsizlerin oluşturduğu tablo ürkütücü. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün saptamalarıyla hesaplanan veriler; ülkedeki işsizlerin sayısının, bu yıl, son on iki yılın en yüksek seviyesine ulaştığını gösteriyor. Deniz aşırı toprakları dahil edilmediğinde, ülkedeki işsizlik oranının yüzde 10'a ulaştığı belirtiliyor. Ülkedeki gençlerin işsizlik oranı ise yüzde 24 civarında. Ülkede özellikle işsiz Kuzey Afrikalı gençlerin birkaç yıl önce varoşlarda estirdiği isyanın her an patlak vermesinden endişe ediyor.

İTALYA’DA GENÇ İŞSİZLER ÇOĞALIYOR

İşsizlik seviyesinde İtalya; İspanya ve Fransa'dan çok farklı bir görüntü çizmiyor. Euro Bölgesi'nin sorunlu ülkelerinden kabul edilen İtalya'da, önceki aylarla mukayesesi yapıldığında, işsizlik oranının artışa uğradığı gözleniyor. Yüzde 8,9 olan oran azaltılamadı; yüzde 9,2'yi geçti. Ülkede genç işsizlerin oranı ise yüzde 30'u aştı.

Sadece oranlar değil, oranların artışı da tehlikenin işaretleri; zira, İtalya'da 2004 yılından itibaren en yüksek işsizlik oranı, bu yıla tekabül etti. Ülkede, çoğunluğunu gençlerin ve göçmenlerin oluşturduğu iki buçuk milyon kişi iş aramaya başladı.

Almanya'daki işsizlik verileri de gençleri pek çok açıdan 'bunalıma' sürükleyecek oranlara ulaşıyor. Federal İş Ajansı (BA), 2012'nin ilk ayları olan şimdilerde, ülkedeki işsiz sayısının arttığına dikkat çekiyor. Araştırma, işsizlerin 302 bin kişi artarak, 3 milyonun üzerine çıktığını gösteriyor. Almanya’da Türkler ve Kürtler ülkedeki en alt grubu oluşturuyor.

İŞİ OLAN AMA PARASI OLMAYAN GENÇLERİN ORANI

Öte yandan bütün Avrupa ülkeleri ve bu ülkelerle ilgili raporlar baz alındığında, gençler için çalışıyor olmak da, yeterli değil. İşsiz gençler gibi, birçok çalışan işçi genç de, yaşamlarını ekonomik olarak sürdüremiyor. Bu oranlar ise ILO raporlarına, 'çalışan gençlerin yüzde 56'sının yoksul olduğu' gerçeğiyle yansıyor.

İŞSİZLİĞİN GÖÇMENLERDEKİ KARŞILIĞI; DAHA FAZLA YOKSULLUK VE IRKÇILIK

Avrupa ülkelerindeki bu kötü ekonomi tablosu, işsizleri olduğu kadar göçmenleri de etkiliyor. Ne yazık ki bir ülkedeki veya kentteki işsizlik, o bölgenin yerli halkı için de, yerli olmayan kesimlerden rahatsızlık duymayı beraberinde getiriyor; iş talebi yükseldiği ve 'şanslar' düştüğünden. Aynı zamanda patronların da, önceliği hiçbir zaman göçmenlere vermemesi göçmenler arasındaki işsizliği ve haliyle yoksulluğu artırmış oluyor.

Avrupa Irkçılıkla Mücadele Ağı (ENAR) tarafından hazırlanan raporda, "ekonomik kriz" ortamında genellikle en ağır faturanın yabancı kökenlilere ödetildiği ve aynı paralelde ırkçı yaklaşımların da yükseldiğini ortaya koymuştu.

Mesela, Hollanda'da normal iş pazarına girmeleri zor olan Türkiyeliler için her geçen gün artan şekilde kendi işlerini kurma yoluna gitmelerine işaret edilirken; Almanya'da Almanlara kimlik sorulma oranı yüzde 43 iken, Türkiyeliler için bu oranın yüzde 75'lerde seyrediyor. Daha dikkat çekici olduğu için Avusturya’dan bir örnek de verilebilir; ülkede yüzde 5 olan yoksulların nüfusa oranını Türkiyeliler arasında yüzde 18’e yükselirken; kişi başına düşen "yaşam alanı" 43 metrekare, Türkiyelilere ise ortalama 21 metrekare...

ENAR, bu gelişmelere raporunda, şu ifadelerle yorumluyor: “Ekonomik kriz döneminde göçmenler ve etnik azınlıklar işsizlik ve güvencesiz çalışma koşullarından orantısız şekilde etkileniyor. Ekonominin kötüye gitmesi aynı zamanda toplumun genelinde yarattığı korkuyla ırkçı davranışları kışkırtıyor."

TÜRKİYE’DE DURUM İÇAÇICI DEĞİL

Son olarak da, Türkiye'ye baktığımızda işsizlik Kürt meselesi ve kadın şiddetten sonra en önemli problem durumunda. Yönetenler, "düşünmezsen sorun yoktur" algısını hakim kılmanın derdindeyken; sadece resmi rakamlara göre 3 buçuk milyonu bulan insan da, iş arama derdinde.

Türkiye'de işsizliğin ve yoksulluğun en yoğun olduğu yerler zaman zaman Kürt illeri olurken; oranlar, bazı dönemlerde Akdeniz bölgelerinde artışa geçiyor. Ekonomistler, bunun Kürt illerindeki sorunların çözüldüğünü değil; işsiz Kürtlerin göçünü gösterdiğini belirtiyorlar.

Geçen yıl erkeklerin işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge % 12,1 ile Güneydoğu kabul edildi.

Kentlere göre oranlamada da, "Avrupa'nın kültür başkenti" sanılan İstanbul, aslında, işsizliğin başkenti. Kadınların da resmi rakama göre yüzde 15,2 ile en fazla işsiz kesimi oluşturduğu yer, yine İstanbul.

Fakat, daha çok Türkiye'ye özgü şu gerçek de, not düşülmeli; Türkiye’de kadın işsizlik oranının diğer ülkelere ve erkek işsizliğine göre düşük olması, kadın nüfusun önemli bölümünün tarımda çalışması ve tarımdaki istihdam oranının yüksek olmasıyla, doğrudan ilgili.

Türkiye'deki sendikalar ise işsizlik rakamlarının resmi rakamların hayli üzerinde olduğu konusunda hemfikirler.

İSYANLAR VEYA 'DEĞİŞİMLER' ARTABİLİR

İşsizlik ve yoksulluğun Avrupa'daki özellikle genç nüfus üzerindeki artışı, toplumdaki örgütlü gücü, politik bilinçliliği de sağlıyor. Malumunuz Yunanistan, buna örnek teşkil ederken; durum, diğer ülkelerde 'yeni sözler, yeni liderler' arayışına zemin hazırlıyor.

Örneğin Fransa'daki seçimler için Sol Cephe'nin adayı Jean-Luc Mélenchon'un komünist kimliğiyle anketlerde dikkat çekici oranlara yükselmesi de, doğru ya da eksik; ama, yeni arayışların devamını anlamak bakımından bir başka güncel örneği oluşturuyor.


ANF / 03.04.12