Enver Paşa Tuzağı (2) – Nilgün Cerrahoğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 07 Ekim 2012
  • 05:15

“Boğazlardan geçen iki Alman zırhlısı Osmanlı bayrağı çekip Karadeniz’deki Rus limanlarını bombalayınca; emri veren Alman yanlısı Enver Paşa’nın gafletiyle Birinci Dünya Savaşı’na girmiş olduk…”

Enver Paşa tuzağı denince, akla gelen ezber bu değil midir?

Emperyal güçlerin paylaşım savaşını konu alan “Büyük Oyun”daki, “büyük tuzak” aslında çok önceden kurulmuş ve tuzağa yalnız Enver Paşa değil, padişahıyla, şeyhülislamıyla tüm Osmanlı düşmüş…

Goeben-Breslau zırhlıları son damla sadece…

Dün bu sütunda Peter Hopkirk’ün “İstanbul’un Doğusunda Bitmeyen Oyun / On Secret Service East of Constantinople” isimli kitabından bahsetmiştim. Çarpıcı bilgiler içeren kitap “oyunun” ve “tuzağın” 19. yüzyıl sonunda kurulduğunu söylüyor.

Abdülhamit, isteksizce de olsa, Alman İmparatoru Kaiser II. Wilhelm’le birlikte arı kovanına el sokuyor ve bodoslamadan “Büyük Oyun”a müdahil oluyor…

‘Deutschland Über Allah!’

“Tuzak”, burada, Osmanlı hükümdarının kendisine ait olmayan bir “Büyük Oyun”un içine böyle cümbür cemaat girmesinde…

İyi de sultan bu “oyuna” niye giriyor?

Çünkü, “Müslüman dostu”, “Müslüman hamisi” pozuyla yanına yaklaşan II. Wilhelm, hiç kimse yüz vermezken kendisine bol bol yağ çekiyor…

Padişaha yağ çekmeyi hakkında “gizlice Müslümanlığa geçti”, “gizlice Hacca gitti” iddiaları yaymaya dek vardıran ve “Hacı Wilhelm” lakabıyla anılan Alman İmparatoru; sonra ümmeti tavlamak için 1898’de İstanbul’a geliyor. Buradan Kudüs ve Şam’a gidiyor. Şam’da Selahaddin Eyyubi’nin mezarı başında övgüler düzüyor. Sağda solda “Ben Hıristiyan doğmasaydım, Müslüman olurdum!” demeçleri veriyor.

Müslümanların “kalplerini ve akıllarını fethetmek” için Osmanlı sultanının altından girip üstünden çıkan “Hacı Wilhelm” (!) arkadan Abdülhamit’ten bir cihat çağrısı istiyor.

Wilhelm’in meselesi bu…

Halife, şeyhülislamı aracılığıyla, Büyük Britanya İmparatorluğu, Rusya ile Fransa boyunduruğu altında yaşayan tüm Müslüman halkları “kutsal cihat”a çağırsın…

“Cihat”; Müslüman tebaası bulunmayan Müslüman dostu Hacı Wilhelm’i (!) kapsam dışında tutsun…

Ama Asya, Afrika, Hindistan Müslümanlarını Ruslarla İngilizlere karşı kışkırtsın…

Hint Müslümanlar, İngilizleri Hindistan’ı terk etmeye dek zorlasınlar…

İngilizlerden boşalan yere de Almanlar geçsin….

“Hacı Wilhelm”in planı son kertede, Hindistan’daki İngiliz sömürge imparatorluğunu devirmek.

Sultanın “cihadını” Wilhelm bunun için istiyor.

İngilizler tabii planı duyunca çıldırıyorlar ve “Hacı Wilhelm”i, “Deutschland Über Allah!” diye ti’ye alıp yerden yere vuruyorlar…

Müslüman dünya davası

Kaiser’in stratejisini Hopkirk “Bitmeyen Büyük Oyun”da; “militan İslamın güçlerinin Almanya’nın çıkarları için seferber edilerek kullanılması” diye özetliyor.

İstanbul’daki Alman Büyükelçisi Baron Konrad von Wangenheim dönemin Amerikan Büyükelçisi Morgenthau’ya bunu; “Dostum, bu Müslüman dünyası meselesi, çok büyük iş!” diyerek açıklıyor.

Morgenthau sonra bu konuşmayı, Wangenheim’i kastederek; “Odasında oturmuş, kocaman kara bir Alman purosu tüttürürken, bana Almanya’nın fanatik İslam dünyasının tümünü Hıristiyanlara karşı ayaklandırmayı planladığını açıkladı” diyerek not düşüyor…

“Müslüman dünyanın”, emperyalist dava yolunda kullanılması işini, özetle Amerikalılara Almanlar öğretiyor!

Berlin; “cihat” numarası altında “Müslüman asker kullanma” projesine -hem insan hayatı hem parasal anlamda- “ucuz olduğu” için talip oluyor…

Abdülhamit; “gizli Müslüman” ayağına etrafında dönen Wilhelm’e istediğini veriyor. Ve şeyhülislam, Kaiser için sonunda özel cihat açıyor…

Amma velakin Almanya olayları tam punduna getirmeye çalışırken, İstanbul’da II. Meşrutiyet ilan ediliyor. “Jön Türk” hareketiyle kısa süre kontrpiyede kalma korkusu yaşayan Berlin, bu defa Jön Türkler arasında idealist ve iktidarperestlerin çekişmesine odaklanıyor. Kartlarını ikinci kategoride olan Enver Paşa’dan yana kullanıyor…

Babıali Baskını diye bilinen ittihatçı darbesinin ardında Hopkirk, Almanya’nın olduğunu söylüyor ve bunu “İngiliz Büyükelçisi (Londra’ya geçtiği) telgrafta ‘darbenin Alman niteliğine’ dikkat çekti” diyerek kayda geçiyor.

Sonrası malum…

Almanların “Büyük Ortadoğu Projesi’nin” eşbaşkanı o tarihten itibaren özetle Enver Paşa oluyor!

Ne var ki, sözümona cihatla ayaklanan Müslümanlar adres şaşırarak, İngiliz İmparatorluğu yerine Osmanlı’ya baş kaldırıyor!

Bu kadar mı tarihten ders alınmaz?

Devreye sokulan taktikler bile aynı…

İçeriyi dizayn etmekten tutun da “Müslüman dünya” davasını kullanmaya kadar…

“İstanbul’un Doğusunda Bitmeyen Oyun”u bulup okuyun.

Cumhuriyet / 07.10.12