Engelliye pazıbent takalım, belki tanırız... - Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 28 Nisan 2012
  • 04:28

Abartılı kent imajı çalışmasının en son masraflı örneği 'bomboş metrobüs reklamı', kamuoyu tarafından tepkiyle karşılaşınca yayından kaldıran İstanbul Büyükşehir Belediyesi, mega-insansız-meta kent İstanbul projelerini canla başla tanıtıyor.
Ama diğer yandan konumuz Osmanbey metro istasyonunda raylara düşüp yaralanan yüzde 100 görme engelli Mahmut Keçeci'ye gelince, İstanbul Belediyesi müfettişlerinin hazırladıkları rapor 'inandırıcılığı' olamayan metrobüs reklamı gibi kendi kendini popülarize etmiyor.
Aksine İstanbul metrosunda engelliler için alınması gereken güvenlik önlemleri geliştirip, metro istasyonlarına standart 'peron ayırıcı kapı' denilen işlevsel bariyer koymaktansa, görme engellilere 'kolluk' takmayı öneriyordu!
Muhakkak ki engellilere kamusal alanda 'kolluk' taktırarak, vatandaşlık hukukunu ve adil yargılanma hakkını arayan ve belediye yardımını reddeden Mahmut Keçeci gibi engellilerin iradi seslerini kesmek için bire bir etkili çözüm olacağı ve ayakaltında dolaşmayacakları düşünülüyor.   
AKŞAM Gazetesi'nden Ercan Sarıkaya'nın haberinde, temmuz ayında metro durağında raylara düşerek ayağı kırılan ve altı ay iş yapamaz raporu alan ve o tarihten beri metroya binemeyen Mahmut Keçeci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve metroyu işleten Ulaşım A.Ş. hakkında suç duyurusunda bulunduğu yazıyordu.
Ama valilik belediye müfettişlerinin hazırladığı rapora dayanarak savcılığa soruşturma için izin vermemişti. Çünkü belediye müfettişlerinin hazırladığı rapor, Mahmut Keçeci'yi tek yanlı kusurlu bulmakla kalmıyor kazanın tüm sorumluluğunu neredeyse Keçeci'nin görme engelli olmasına bağlıyordu.
Ayrıca raporda birkaç kez Mahmut Keçeci'nin 'özürlü kartıyla' metrodan ücretsiz istifade ettiği belirtilerek 'Zaten bedavaya biniyormuş, dikkat etseymiş!' alt diliyle 'sosyal belediyeciliğe' gönderme yapılıyordu.
Müfettişlerin kamera kayıtlarını didikleyerek 'bastonunu dik konuma getirmiyor, tarama yapmıyor, ayağıyla çizgiyi hissetmiyor' gibi Mahmut Keçeci'nin hiçbir güvenlik tedbiri alınmayan peron kenarı boşluktan raylara düşmesinin tamamen kendi kusuru olduğu belirtiliyordu.
Ve illa da Keçeci'nin peron kenarındaki 30 cm'lik 'parlak' yüzeyli ve 'sarı' renkli yivli ikaz bandını adeta nasıl 'görmeyip' hissetmediği sorgulanıp suçlanıyordu. Üstelik raporda benzer kazaları önlemek üzere ayrımcı ve ürkütücü bir öneride bulunuluyordu.
Belediye müfettişleri 'görme engelli yurttaşların bu durumunu belirtir kolluk kullanmalarını' öneriyor ve engelli insanları trafikte daha özenli ve temkinli olmaya davet ediyordu!
Tabii ki böyle bir uygulamayla yani 'engellilere pazıbent takılmasıyla' karlı işletmelerin güvenlik zafiyetleri süratle giderilecekti, çünkü pazıbentle dolaşmak istemeyen engelliler yüksek kaldırımlı caddeler, çalışmayan engelli asansörleri, asansörsüz kamu binaları ve görme engelliler için Balkan ülkelerinde bile 80 yıldır mevcut 'yerden kabartma sistemi' olmayan İstanbul metrosu dahil 'kamusal' alanlara çıkmak istemeyeceklerdi.
Devlet nezdinde 'özürlü' tanımıyla 'edilgen ve yardıma muhtaç' kimlik dayatmasıyla mağdur edilen engellilere... Şimdi birey ve vatandaş tanımına dahil bütün sosyal, ekonomik hakların sosyal yardımlara yani siyasal bağımlılığa dönüştüğü Türkiye'de metroda güvenlik giderleri artmasın diye 'kolluk' takmaları öneriliyordu...
Engellileri, yoksulları ve kadınları evlerine tıkarak şehrin gözde ve ticarileşmiş merkezlerinde sadece 'tüketime' katılanları ağırlayan ve dünyanın sayılı pahalı ulaşımını sunan meta- kent yönetiminin hayalindeki metrobüs de aynen reklamlardaki gibi bomboş olacaktı...
Müstakil villasından çıkıp şoförünü şımarıkça elinin tersiyle yollayıp 'engelli donanımlı boş metrobüse' binip yayılanlar dışında...

Akşam /28.04.12