Direniş geleneği devrim mücadelesinde sürüyor...

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Eylem ve etkinlikler
  • |
  • Devrimciler
  • |
  • 16 Aralık 2012
  • 13:04

“Katillerden hesabı emekçiler soracak!”

(16.12.12) – Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), 19 Aralık Katliamı'nın yıldönümünde Bayrampaşa Cezaevi önünde yaptığı eylemle direnişi selamladı.

BDSP’liler saat 13.30’da Sağmalcılar Metro önünden Bayrampaşa Cezaevi’nin bulunduğu alana doğru yolu keserek yürüyüşe geçtiler. “19 Aralık Katliamı'nı unutmadık, unutmayacağız! Katil devlet hesap verecek!” pankartını açan sınıf devrimcileri, 19 Aralık şehitlerinin resimleriyle birlikte kızıl flamalar taşıdılar. Öfkeli sloganlar eşliğinde gerçekleşen yürüyüşte sıklıkla “İçerde dışarda hücreleri parçala!”, “Yaşasın 19 Aralık direnişimiz!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” sloganları atıldı.

Bayrampaşa Cezaevi'nin arazisi önüne gelindiğinde ilk olarak çevredeki emekçilere seslenilerek “Onlar devrimci direnişi, devrimci direniş geleneğini devam ettirdiler. Onlar sermaye düzenine karşı mücadelede bugünde bizlere yol gösteriyorlar. Onlar katledildiler ancak onların uğruna öldüğü devrim ve sosyalizm mücadelesi devam ediyor.” denildi.

Emperyalist savaş ve saldırganlığın tırmandığı, kapitalist sömürünün sürdüğü söylenerek yapılması gerekenin “tüm işçi ve emekçiler olarak ayağa kalkmak ve devrimci mücadeleye katılmak, işçi sınıfının iktidarını kurana kadar, bu düzen yıkılıp tarihin çöplüğüne atılana kadar mücadeleyi devam ettirmek” olduğu vurgulandı. Yapılan konuşmanın ardından “Kahrolsun sermaye iktidarı!” sloganı hep birlikte haykırıldı.

“Devrimci irade teslim alınamaz!”

Eylemde BDSP adına okunan basın metninde katliamın 12. yılında bir kez daha hapishanenin önünde toplanıldığı hatırlatılarak buraya gelmenin yalnızca takvimsel bir anma anlamı taşımadığı belirtildi ve “19 Aralık’ın içinden geçtiğimiz konjonktürü anlamak için kilit önemde olduğunu bilerek her yıl bu alana geliyoruz” denildi.

19 Aralık’ın sermaye devletinin kanlı tarihinin güncel bir örneğini sunduğu belirtildikten sonra Mustafa Suphiler, Kürt isyanları ve Dersim katliamından başlanarak sermaye devletinin günümüze kadar gerçekleştirdiği katliamlar sayıldı. Tüm bunların devamı olarak ortaya konulan 19 Aralık ve hücre saldırısına dair ise şunlar söylendi:  

“Sermaye devleti, devrimci hareketi yok etmek, sınıfın öncülerini ezmek ve işçi ve emekçilere gözdağı vermek için Türkiye devrimci hareketinin 40 yıllık birikimini ve en güçlü yanını hedef almıştır: İradesini! “Biz buraya ölmeye geldik” diyen, darağacında kendi sandalyesini tekmeleyen, işkencede ser verip sır vermeyen bir kuşağın geleneğiyle yetişmiş devrimcilerin iradesini kırmak ve bu şekilde de teslim almak devletin stratejik bir hamlesi olmuştur. Bunun temel bir adımı ise devrimcileri F tipi hücrelere kapatarak teslim almaktır.”

Devrimcilerin ise daha ilk başta bu saldırıyı Büyük Zindan Direnişi ile karşıladığı ve bedenlerini ölüme yatırarak yanıtladığı, çaresiz bırakılan devletin katliamı seçtiği vurgulanarak “yarını yaratacak olan işçi sınıfının safında olmanın verdiği güçle savaşmışlar ve devletin irade kırma saldırısına karşı teslimiyeti değil ölümü seçerek saldırıyı püskürtmüşlerdir” denildi.

“Hesabı işçi ve emekçiler soracak!”

Bugün ise sermaye devletinin F tipi hücreleri hayata geçirdiği ve bir mevzinin  kaybedildiği hatırlatıldıktan sonra devrimcilerin karşısındaki esas seçimin halen daha 19 Aralık ile aynı olduğu şu sözlerle ifade edildi: “Devrimci iradeyi tarihsel bir mücadele bilinciyle koruyup koruyamamak, devrimde ısrar edip etmemek! 19 Aralık’ta devrimciler nasıl teslimiyeti ve ihaneti değil devrimde ısrar anlamına gelen direnişi seçtiyse bugün de seçim bu kadar nettir.”

19 Aralık katliamının hesabının sorulmasının yegane yolunun ise sermaye devletine karşı proletaryanın öfkesini örgütlemek ve katil devlete karşı uzun soluklu, devrimci sınıf mücadelesi vermek olduğu belirtildi. “Katil sürüsünü alaşağı etmenin ve sermayenin kan ve emek üzerine kurulu saltanatını alaşağı etmenin ve aynı anlama gelmek üzere hesap sormanın yegane yolu budur” denildi.

Açıklama “Yükselttikleri bayrak dünya proletaryasının kurtuluş mücadelesinde dalgalanmaya devam edecek” sözleriyle son buldu.

Açıklamanın ardından devrimci direniş geleneğine sahip çıkıldığı, devrim mücadelesinin sürdürüldüğü ifade edilerek “devrime hazırlanıyoruz” şiarı üzerinde duruldu. Bugünün görevinin devrime hazırlık anlamına geldiği belirtildi. Eylemde son olarak 13 Aralık 1980'de idam edilen Erdal Eren hatırlatılarak “Ne 13 Aralık 1980'de ne 19 Aralık 2000'de işçi sınıfı teslim alınamadı” dendi.

Kızıl Bayrak / İstanbul