Mısır’da emekçiler ekmek, onur ve özgürlük için meydanlarda!
11 Şubat, eski Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek’in halk isyanıyla alaşağı edilişinin ikinci yıldönümü. Bu vesileyle başkent Kahire başta olmak üzere birçok kentte kitlesel/militan eylemler gerçekleştirildi. Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda gerçekleştirilen eylem ise, gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam etti.
İktidardaki konumlarını güçlendirmeye odaklanan Müslüman Kardeşler (İhvan), 11 Şubat’ta ortalıkta görünmemeyi tercih ettiler. Zira iki yıl önce Mübarek’i devirmek için isyan eden işçi, emekçi ve gençlerin gündeminde, bu sefer İhvan temsilcisi Muhammed Mursi’yi devirmek var. Bundan rahatsız olan İhvan şefleri, 11 Şubat’ı yok sayarken, koltuğu sallanan Mursi’ye destek olmak için bu hafta Cuma namazının ardından eylem yapacaklarını ilan ettiler.
Tahrir Meydanı yine direnişin merkezi
Birçok kentte Mübarek’in alaşağı edilmesinin yıldönümünde kitlesel gösteriler gerçekleştirildi. Yol kesmeler, polisle çatışmalar, emniyet müdürlüklerini kuşatma girişimleri, farklı kentlerde yaşandı. Buna karşın en kitlesel en militan eylemler yine Kahire’de gerçekleştirildi. Eylemin belli bir aşamasından sonra Tahrir Meydan’ından harekete geçen eylemciler, başkanlık sarayı adıyla da anılan birleşik sarayı kuşattılar. Saray etrafında kolluk kuvvetleriyle sert çatışmalar yaşanırken, göstericiler Mursi’yi, hükümeti ve Müslüman Kardeşleri hedef alan militan şiarlar yükselttiler.
Tahrir’deki eylem, Kahire’nin dört farklı bölgesinden yürüyüşe geçen emekçilerin meydanda buluşmasıyla başladı. Dört kortejin akşam saatlerinde buluşmasıyla tahrir meydanındaki coşku ve öfkenin iyice arttığı gözlendi.
Dört noktadan gelen yürüyüş kollarının buluşmasından sonra, kitlenin bir kısmı birleşik sarayı kuşatmak için harekete geçti. Sarayın etrafını tel örgülerle tahkim eden kolluk kuvvetleri ise, mevzilendikleri bahçeden yoğun bir şekilde gaz bombaları atarak ve tazyikli su sıkarak kitleyi karşıladılar. Buna karşın saatlerce direnen göstericiler, saraya molotof kokteylleri atarak ve polisin attığı gaz bombalarını iade ederek karşılık verdiler. Çatışmaların uzaması üzerine sarayı kuşatanların sayısı gece yarısına kadar artmaya devam etti.
Kolluk kuvvetleri, sarayı koruyabilmek için panzerler, keskin nişancılar, otomatik silahlarla donanmış özel kuvvetlerden de destek aldı. Sarayın bazı noktalarına ise, kum torbalarından mevziler oluşturuldu.
Müslüman Kardeşler yönetiminin bu korkusu boşuna değil, zira çoğunluğu gençlerden oluşan kitlenin öfkesi doruktaydı. “25 Ocak Devrimi'ni zorbalığa karşı, sosyal adalet, özgürlük, ekmek ve onur için gerçekleştirdiklerini vurgulayan eylemciler, taleplerinin hiçbirinin yerine getirilmediğini, bu hedeflerine ulaşana kadar devrimin devam edeceğini” bir kez daha ilan ederek İhvan’ın yüreğine korku saldılar.
Sosyal talepler ön planda
Dört farklı noktadan başlatılan yürüyüşlerle Tahrir meydanına ulaşan emekçiler, her yürüyüş kolunda farklı bir temel şiar kullandılar. Birincisi “İnsanlık onuru için yürüyüş!”, ikincisi “Yaşam için yürüyüş!”, üçüncüsü, “Özgürlük için yürüyüş!”, dördüncüsü “Toplumsal adalet için yürüyüş!”
Temel şiarların tümü sosyal/siyasal içeriklidir. Hem alanlarda yükseltilen şiarlar hem farklı televizyon kanallarına konuşan eylemcilerin öne çıkardığı temalar da, sosyal sorunlar belirgin bir ağırlık oluşturdu. Müslüman Kardeşlerle cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ise, emekçilerin hedefindeydi. “Muhammed (Hüsnü) Mübarek gitti, Muhammed Mursi geldi ama halk için değişen bir şey yok” diyen öfkeli eylemciler, sistemin yerinde kaldığını sadece baştaki kişinin değiştiğini vurgulayarak, İhvancı Mursi’nin de Mübarek gibi alaşağı edileceğini özellikle vurguluyorlar.
Emekçilerde biriken öfkenin alanlara yansıması doğal olduğu kadar kaçınılmazdı da. Zira İhvan, Mısır burjuvazisinin gerici siyasal temsilcilerinden biridir. Zihniyet olarak daha gerici olmakla birlikte ABD ile kurduğu ilişkiler, İMF ile anlaşma imzalaması, yani neo liberal politikalara devam etmesi, öte yandan işçi sınıfına, emekçilere ve gençliğe karşı devlet terörü estirmesi, hatta kolluk kuvvetlerinin yetmediği yerde İhvan tarafından örgütlenen sivil çetelerin de sokaklar salınması… Bu ve benzer icraatlar, emekçilerin, Mursi-Mübarek ikilisi arasında öze dair bir fark olmadığını kısa sürede görmelerini sağlıyor.
Toplumsal sorunlar ve sosyal talepler 25 Ocak isyanının fitilini ateşlemişti. Aradan geçen iki yılda bu sorunların çözümü konusunda tek bir adım atmayan İhvan yönetiminin, emekçilerin öfkesinin hedefi haline gelmesi kaçınılmazdı.
Acze düşen İhvan tahammülsüz
“Devrim” kavramını sakız gibi çiğneyip duran İhvan şefleri, kendilerini hedef alan kitle hareketini, karalama yöntemiyle halk nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. İhvan ve destekçileri şeyhleri ve medyayı da bu yönde kullanıyor, ancak olayların seyri bu kirli oyunun tutmadığını gösteriyor. Çünkü işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar ve genel olarak Mısır’ın ilerici kesimlerinin İhvan yönetimine karşı mücadelesi güçleniyor. İcraatlarıyla daha da teşhir olan dinci gerici yönetime tepki duyan Mısırlılar'ın sayısında önemli bir artış olduğunu, son kitle eylemlerinden de izlemek mümkündür.
İktidara iyice yerleşme derdinde olan İhvan yönetimi, eylemlerin daha kitlesel daha militan bir hal alması karşısında acze düşüyor. Zira dinci gericiliğin belli bir kitle desteği olsa da, emekçilerin talepleri somut, meşru ve reddedilemeyecek derecede açıktır. Ancak İhvan yönetimi emekçilere değil burjuvaziye ve emperyalizme hizmet etmek zorunda olduğu için, kitle hareketini tetikleyen sosyal sorunlara çözüm üretme gücü, niyeti ve iradesinden yoksundur. Bu da İhvan yönetiminin açmazının daha da derinleşeceğine işaret ediyor. İktidara iyice yerleşip gerici/zorba saltanatını kurmaya çalışan dinci gerici İhvanın, verili koşullarda bu kirli planının başarıya ulaşması olası görünmüyor.
Militan kitle gösterileri, siyasi parti ve örgütleri aşıyor
Müslüman Kardeşler ve Mursi’ye muhalefet eden liberal veya ulusalcı/laik partilerin koalisyonu olan “Ulusal Kurtuluş Cephesi” (UKC), kitle hareketinin gerisine düşüyor. Bu oluşumun temsilcilerinin harekete geçirdiği belli bir kitle olsa da, militan kitle eylemlerinden korkuyorlar. Kendi güçlerine dayanarak iktidardan pay alabilecek durumda olmadıklarından, kitle hareketi, onlar için bir fırsat. Nitekim onlar da bu fırsatı değerlendirmeye çalışıyorlar. Fakat buna rağmen, kimi eylemlere çekinerek destek sunuyorlar.
İhvan karşıtı burjuvazinin tereddütleri boşuna değil elbet. Zira UKC bileşenleri de, öfkesi sokaklara taşan emekçilerin taleplerini karşılayabilme yeteneğinden yoksunlar. Bundan dolayı sosyal taleplerin eylemlere damgasını vurmasından, dahası işçi ve emekçilerin süreklileşen eylemlerde politikleşmesi ve inisiyatif kazanması, gelecek açısından onları tedirgin ediyor. Bu korkaklık, UCK bileşenlerini, hâlihazırda kitle hareketinin gerisine düşürmüş bulunuyor.
“Devrimin hedeflerini gerçekleştirene kadar mücadeleye devam…”
Mısır’daki hareketin dinamiği, esas olarak emekçi kitlelerin sosyal içerikli talepleriyle belirginleşiyor. Eylemciler, “devrimin hedeflerini gerçekleştirene kadar” mücadelenin devam edeceğini ifade ediyorlar. Bu konuda ciddi bir kararlılık gözleniyor. Bu kararlılığa rağmen, hareketin devrimci siyasal önderlikten yoksun oluşu, halen de ciddi bir handikap oluşturuyor.
Burjuva muhalefetin odağı UKC, bu harekete önderlik edebilme yeteneği ve cesaretinden yoksundur. Bu da onları, istismar etmek için olsa bile, harekete önderlik etme şanslarından yoksun bırakıyor. Nitekim son eylemlerde UCK bileşenlerinin de bazı yerlerde eleştiriye hedef olduğu gözlendi.
Burada esas sorun, sosyal içerikli kitle hareketine önderlik etmesi gereken sol/sosyalist parti veya örgütlerin de bu güçten yoksun olmaları. Eylemlere katılım sağlayan sol sosyalist güçlerin, harekete önderlik etme noktasında yetersiz kaldıkları gözlerden kaçmıyor. Ancak siyasal önderlik noktasındaki bu açmaza rağmen hareket dinamiktir.
Hareketin yakın gelecekte devrimci siyasal önderliğini bulması ya da yaratması, Mısır’daki sınıf mücadelelerinde niteliksel bir sıçramanın koşullarını yaratır. Ancak hareket bu haliyle bile, Müslüman Kardeşler'in gerici bir saltanat kurma planlarını bozma potansiyeli taşımaktadır.