Devletin bilim kurumuna iyi yayınlar! - Ezgi Başaran

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 20 Aralık 2012
  • 05:10

TÜBİTAK’ın bilimsel kapasitesini de tıynetini de gördük son birkaç yılda. Memleketin çehresini değiştiren davalardaki dijital deliller için verdiği bilirkişi raporları sayesinde. Şimdi size Türkiye’nin sözde en yüksek bilim kurumunun bir sağlık araştırma projesine verdiği tepkiyi anlatacağım ki TÜBİTAK paketinin kurdelesini bağlayıp rafa kaldıralım.

* * *

Türkiye’de meme sağlığı ve kanseriyle ilgili en ciddi araştırmaları yapan, MemeDer gibi halka ücretsiz bilgi ve muayene imkânı sağlayan bir sivil toplum örgütünü kuran, yoğun çalışmaları nedeniyle sonunda kadınlarda ücretsiz tarama yaşını 40’a indiren Prof. Vahit Özmen, Almanya’daki Tübingen Üniversitesi’yle ortak bir araştırma yapmaya karar vermişti. Çalışmanın amacı Almanya ve Türkiye’deki meme kanseri hastalarının hastalığı fark edip, tedaviye başlama süreçleri arasındaki farkları tespit etmek, bu manada sağlık politikalarında yapılması gereken düzenlemeleri araştırmaktı. ‘Meme kanserli hastalarda tedavi ve hizmete ulaşım açısından sağlık sistemlerinin karşılaştırılması’ başlıklı çalışmayı Almanya’dan 3, Türkiye’den 13 bilim insanı yürütecekti. Maddi destek dışında her şey hazırdı. Prof. Özmen TÜBİTAK’a başvurdu. Çünkü TÜBİTAK’ın Almanya Araştırma Bakanlığı ile bu tür projeler için bir anlaşması vardı. Projeyi detaylarıyla yazıp gönderdi.

* * * 

TÜBİTAK’tan “Maalesef biz buna destek vermeyiz” cevabı geldi. Gerekçelerini duyun şimdi:

Proje meme kanserinin önlenmesine değil, tedavisine odaklanmıştır. İki ülkede uygulanan tedavi yöntemlerinin karşılaştırılması fazla bir katkı sağlamayacaktır.

Projeye Türkiye’de meme kanseriyle ilgilenen kurumlar ve Sağlık Bakanlığı hastaneleri katılmamıştır. Bu haliyle bir katkı sağlamayacaktır.

Çok fazla karşılıklı seyahat bulunmaktadır. (Türkiye-Almanya arasını kastediyor–eb)

Proje meme kanserine katkıda bulunmaktan çok, iki ülkenin bilim insanlarının seyahatlerini ve işbirliğini geliştirmeye yönelik olduğu izlenimi vermektedir. Günümüzde bilim insanları çeşitli iletişim ağları ve kongreler vasıtasıyla birbirleriyle görüş alışverişinde bulunabilmektedir.

Bu bakımlardan size yardımcı olamayacağız deniyor.

Bu kadar çarpıtma, böyle aymazlık ancak bir bilim kurumunda mümkün olabilir. Söz konusu proje kanserin önlenmesi konusunda isim yapmış Tübingen Üniversitesi’yle yapılıyor. Projeye Türkiye’den MemeDer, Meme Hastalıkları Derneği Federasyonu, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, İstanbul Üniversitesi Genel Cerrahi ve Onkoloji, Marmara Üniversitesi Aile Hekimliği, Yeniyüzyıl Üniversitesi Sosyal Antropoloji, Bilim Üniversitesi Aile Hekimliği, Namık Kemal Üniversitesi Halk Sağlığı ve Genel Cerrahi bölümlerinden bilim insanları katılıyor. Ne demek yani Türkiye’den kimse yok? Ve yine…

Sizin derdiniz gezme tozma mealindeki seyahat sürelerine atıf? Öngörülen seyahatler bu tür uluslararası araştırmaların öngördüğü adet ve sürede. (Açın PubMed’i görün. Ayıp ayıp!)

* * * 

Buradaki asıl sorun nedir biliyor musunuz? Yapılamayan bu araştırma Türkiye’de kanserden korunma, erken tanı ve tedavi uygulamaları ve bunlara ulaşmadaki engelleri belirleyecek ve uygun yöntemi sağlık yöneticilerine önerecekti.

İşte bu karşılaştırma, bu muhtemel öneriler manzumesi sağlıkta büyük reform yapan (ve hepimizi birer performans puanına, hastalıklarımızı bonusa dönüştüren) sağlık yöneticilerimizin hoşuna gitmeyecekti. TÜBİTAK da buna destek vermiş olamazdı. E ne diyelim. Devletin bilim kurumuna iyi ve saygın(!) yayınlar, ruhuna El Fatiha.

Radikal / 20.12.12