Devlet çocuklarımızdan uzak dur! - K. İmge

  • Arşiv
  • |
  • Kadın-Türkiye
  • |
  • Makaleler
  • |
  • 13 Eylül 2012
  • 15:01

 “Bunlar,

Engerekler ve çıyanlardır,

Bunlar,

Aşımıza, ekmeğimize

Göz koyanlardır,

Tanı bunları,

Tanı da büyü...”

Ahmed Arif “Adiloş bebe”

Küçük elleri, her daim umutla bakan gözleri, küçük yüreklerinde büyük sevgi taşıyan çocuklarımız. Küçük yaşlarda büyük bedeller ödeyip, o bedel üzerinde yaşamı var etme çabasında eriyen çocuklarımız. Onların yüreklerinde kin, dillerinde nefret söylemleri yoktu ama en ağır cezayı onlar çekti. Çünkü çocukları “çok sevdiğini” iddia eden devlet pisliğini bir kere sıçratmıştı onlara.

Kadın bedenine dahi karışırken “siz doğurun, biz bakarız.” demişti. Evet devlet çocuklara bakmıştı. Devlet o çok bilindik “çok şiddetli, öldürecek kadar olan sevgisini” 12 yaşındaki Uğur’un bedeninden 13 kurşun çıkarken, Ceylan’ın bedeni ateş topuna dönerken, Dersim’in kayıp kızlarına, Şerzan’a, Aydın’a, Mizgin’e “öldürücü sevgisini” göstermişti.

Pozantı’da F.G. tecavüze uğrarken, 14 yaşında ki Ö.C. bedeninde 35 kişinin yükünü taşırken, 13 yaşında olan N.Ç.’ye “saygıdeğer devlet büyükleri” , “ kendi rızasıyla” tecavüz ederken, sessiz çığlıklarının arasında büyüyen sağır ve dilsiz olup canında can taşıyan Z.K. ve birçok çocuğumuz acılarını haykırırken, devlet onlara uzaktan bakmıştı.

Devlet çocukları çok sevdiğini, katillerini, tecavüzcülerini kollarken göstermişti. Göstermelik davalar, sonucu belli mahkemeler, beraat eden tecavüzcüler bir anda devletin basınını süslüyor. Ne tecavüzler suç sayılıyor ne tecavüzcüler suçlu. Yakın zamanda bir tecavüzcünün babası ne cüretlidir ki kızın mağdur olmasından rahatsız oluyor. Kızın ailesinde suç vardır diyor.

Asıl suçlu kim?

Tecavüz davalarında 35 sanıktan serbest bırakılan 14 kişi suçsuz muydu? Ya da Pozantı’da tecavüze uğrayan çocuklara verdiği 34 yıl ceza, devlet hukukunun göstergesi miydi? Kızına tecavüz eden babanın cezasını bozan devlet masum muydu?

Bugün suçlu aranacaksa eğer o suçlu devlettir. Tecavüzcülerini kollayan devlettir. Yaşamının ilk başında hayatı öğrenmeye çalışan çocukların yaşamını hiçe sayan devlettir ve elbette ki bu suça sessiz kalıp ortak olanlardır. İnsanlıktan dem vuranlar bir çocuk “devlet” tarafından öldürülürken/ tecavüze uğrarken, uğramalarına göz yumarken körler miydi? Onların o çok bildik gözleri görmemiş miydi bunları?

Sermaye devletinin kanı çocuklarımıza da sıçramıştı artık. Bugün gerçek olan bu devletin yasalarının, kurumlarının, kişilerinin işçi, emekçi ve çocuklarına göre işlemiyor olması. Ve bizler tecavüzcülerle birlikte bir suçlu görmek istersek, bugün asıl suçlu tecavüzcüleri yaratanlardır. Yaptıkları açıklamalara bakıldığında bunu görmek pek de zor olmasa gerek.

Bu düzen var olmaya devam ettikçe de bu böyle olmaya devam edecektir. Bugün bu pislikleri, cinayeti yaratan bu sistemin kendisidir. Bugün tacize/tecavüze karşı mücadele etmek öncelikle sistemin kendisiyle hesaplaşmayı gerektirir. Tahtlarını kanla boyayanlar bir gün hesap verecektir. Yaşanılası bir dünya imkânsız değil. Dünyayı yaratan eller, yüreği büyük olup hayatı küçük adımlarla tanıyan çocuklar, sömürüyü, eşitsizliği bu sistemin gerçeklerini iliklerine kadar yaşayan, farkında olan insanlar için.

Nazım ile devam edersek “Sosyalizm” şiirindeki gibi; “çocukların ama bütün çocukların, kırmızı elmalar gibi gülüşü” mücadele etmeyi gerektirir ve ancak bu düzen yıkıldığında olacaktır.

Ve zafer,

artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar

tırnakla sökülüp

koparılacaktır...

Nazım Hikmet

K. İmge