Cezaevinde öldü, tahliye oldu

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 23 Mart 2012
  • 12:48

(23.03.12) – Cezaevinde kansere yakalanan tutuklu Gülay Çetin'in hastalığının ağırlaşması üzerine yapılan tahliye talebine yanıt Çetin öldükten bir ay sonra geldi: "Hemen tahliye edilmeli, tedavisi dışarıda sürmeli."

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda müfettiş olarak görev yaparken denetlediği kişinin kendisini üç yıl boyunca taciz ettiğini ve bunu evine gelmeye kadar vardırması üzerine ruhsatlı silahı ile vurduğunu anlatmıştı Çetin.

22 Aralık 2006'da tutuklanmış, yargılandığı Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 19 Eylül 2008'de 15 yıl ağır hapis cezası aldmıştı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi usulden bozdu, Mart 2011'de cezası onandı.

Bu süre içinde, hapishanede mide kanseri oldu.

Şubat 2011'de yazdığı mektubunda, Antalya Devlet Hastanesi'ndeki gastroloji doktorunun kendisine "Sizin hiçbir şeyiniz yok, her şey beyninizde" diyerek hapishaneye geri gönderdiğini anlatmıştı

Daha sonra safra kesesi alındı, 27 Nisan 2009'daki ameliyatında da midesi ve sol yumurtalığı alındı. Her hafta kemoterapiye girmeye başladı, 20 kilo zayıfladı.

Mektubunda "Hastalığımın geç teşhis edilmesi ve 'tedavi sırası', 'hastanedeki mahkum koğuşunda yer bulunmaması' gerekçeleriyle tedavim başlatılmıyor, ölümün kıyısına geldim" diye yazmıştı.

Avukat Çetin, Gülay'ın Antalya'dan İstanbul Adli Tıp Kurumu'na ring aracında elleri kelepçeli götürüldüğünü söyledi. Uçakla götürülmesi için yapılan başvuru reddedildi.

Gülay hayatını kaybettikten bir ay sonra Adli Tıp Kurumu'ndan rapor geldi:

"5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 17. maddesi gereğince, hükümlünün hastalığının sürekli bir tedaviyi gerektirmesi gibi zorunlu ve çok ivedi bir hal olduğundan infaza ara verilmeli."