(26.03.12) – 17 yaşındaki Soner Çankal, 19 Kasım 2010 tarihinde Altındağ’da, Vahit Karşılayan adlı polis tarafından öldürüldü. Açılan ceza davasında Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, katil polisi “taksirle öldürme” suçundan 6 ay 20 gün hapise mahkûm etti. Sanığın “iyi halini” ve “sabıkasız” oluşunu gerekçe gösteren mahkeme, bu cezayı erteleyerek bir kez daha katillerini koruduğunu gösterdi.

Çankal’ın ailesi ise dava sürerken Ankara 8. İdare Mahkemesi’nde İçişleri Bakanlığı aleyhinde “destekten yoksun kalma” davası açtı.

Dava dilekçesinde, baba Muherrem Çankal için 50 bin TL maddi, 50 bin TL manevi; anne Yeter Çankal için ise 50 bin TL maddi, 50 bin TL manevi tazminat istendi. Mahkemeye savunma gönderen İçişleri Bakanlığı, olayın meydana gelmesinde Soner Çankal’ın ağır kusurunun bulunduğunu ileri sürerek şöyle dedi:

“Polis memuru yasalarla kendine verilen görevi yaptı ve görevini yaparken de mevzuattaki yetki sınırını aşmadı. Bu nedenlerden dolayı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun dava reddedilmeli.”

Mahkeme, tazminat için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verdi. Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, öldürüldüğünde 17 yaşında olan Soner Çankal’ın yaşam tablosuna göre kalan ömrünün 47.78 yıl olduğu belirtildi. Yani bilirkişi, 1991 doğumlu olan Soner Çankal için toplam 64 yıl ömür biçti.

Raporda, 1966 doğumlu olan baba Muharrem Çankal’ın kalan ömrünün 27.95; 1965 doğumlu anne Yeter Çankal’ın ise 27.18 yıl olduğunu hesapladı. Raporda anne ve baba için toplam 70 yıl ömür biçildi.

Hesaplamayı asgari ücret üzerinden yapan bilirkişi raporunda, Soner Çankal’ın yaşaması halinde muhtemel evlenme tarihi olan 15 Ağustos 2016’dan 23 Ocak 2036’ya kadar anne ve babasının her birine gelirinin yüzde 10’u oranında destek olacağı kaydedildi.

Raporun sonuç bölümünde ise baba Muharrem Çankal’ın oğlu Soner’in kaybı nedeni ile “destekten yoksunluk zararı”nın 25.286,44 TL; anne Yeter Çankal’ın ise 24.265,55 TL olarak (toplam 49.551,199 TL) hesaplandığı bildirildi.

Katil polisin mesai arkadaşları katil polisin Çankal'ın yakınları tarafından saldırıya uğrayınca ateş açmak zorunda kaldığını ve Çankal’ın da bu sırada vurulduğunu iddia etmiş, görgü tanıkları ise polisin Çankal’ı önce ayağından vurarak yakaladığını ardından kafasından vurduğunu belirtmişti.