Bozuk düzende sağlam çark olmaz

  • Arşiv
  • |
  • Eylem/etkinlik
  • |
  • 06 Ekim 2012
  • 08:21

Gerçek özgürlük ve eşitlik sosyalizmde!

Sermaye iktidarının işçi ve emekçi kitlelere, Kürt halkına ve Alevilere yönelik topyekün saldırılarının arttığı bir süreçteyiz. Alevi örgütlerinin 7 Ekim’de düzenleyeceği miting bu yanıyla çok yönlü sorunların yoğunlaştığı bir siyasal atmosferde gerçekleştiriliyor.

Kapitalist sömürü düzeni, içinde bulunduğu kriz derinleştikçe toplumsal yaşamdaki tüm bu sorunların tek sorumlusu ve kaynağı olarak gözü dönmüşçesine her geçen gün daha da saldırganlaşıyor. Etnik ve mezhepsel ayrımları körüklüyor, yeri geldiğinde gelenekselmiş inkar-imha, asimilasyon ve ehlileştirme politikalarını derinleştirerek, halkların özgürlük taleplerini boğmaya çalışıyor.

Son süreçte yaşananlar, Alevilere dönük saldırıların tırmandırıldığını ve bu süreçte sermaye devletinin özel bir yönlendirme içerisinde olduğunu ifade etmek gerekiyor. Örneğin Alevilerin talepleri yok sayılarak Madımak Oteli utanç müzesi değil bilim kültür evi yapılmıştır. Ardından sermayenin sadık uşağı din taciri Tayyip Erdoğan’ın ‘hayırlı olsun’ nidaları eşliğinde Sivas davası zaman aşımına uğratılmıştır. Karacahmet Cemevi’ne ucube denmiştir. Yine devletin ehlileştirme saldırısına karşı çağdaş Hızır paşalarla aynı sofraya oturmayan Alevi örgütleri ateist olarak tanımlanarak hedef tahtasına konmuştur. 

Sermayenin kapsamlı sömürü politikasının bir parçası olan 4+4+4 eğitim sisteminin önemli bir ayağı bugün Alevilere yönelik kapsamlı sünnileştirme ve asimile etme çabasıdır. Diğer taraftan sermaye devletinin bugün başında bulunan AKP iktidarı daha önceki düzen partilerinin Alevileri ehlileştirmeye yönelik uygulamalarına kaldığı yerden devam etmektedir. Siyasal gericiliğin ayyuka çıkarıldığı, ekonomide ise kapitalist krizin etkilerinin daha da şiddetli bir şekilde kendini gösterdiği bir dönemde Alevilere yönelik baskının daha da derinleşmesi tesadüf değildir. Alevilerin evlerinin işaretlenmesi, Malatya Sürgü’de yaşanan olaylar başta Aleviler olmak üzere tüm işçi ve emekçilerin çürümüş sermaye düzeninin saldırılarına karşı hazırlıklı olmasını gerektiren bir siyasal süreçte olduğumuzu göstermektedir. Sermaye düzeni ve onun kontrgerilla gerçekliği dün olduğu gibi bugün de emperyalist kapitalist sistem ve onun ihtiyaçları için yeni katliamların hazırlığı içindedir. Alevilerin bugün bu çok yönlü saldırılara karşı etkili ve hak alıcı bir mücadele hattı izlemesinin yolu sermaye devletine karşı net bir mücadele programına sahip olmaktan geçmektedir. Çünkü bu pervasız saldırıların arkasında burjuva sınıfı ve onun düzen gerçekliği yatmaktadır.  Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan burjuva cumhuriyetine Alevilere yönelik baskı ve asimilasyonun arkasında tarih boyunca egemen sınıf ve onun devlet gerçekliği yatar.

Bugünse kapitalist sömürü ilişkilerinin sürekliliği ve ihtiyaçlarına uygun bir şekilde Alevilere yönelik baskı sistematik bir şekilde gelenekselleşmiş bir devlet politikası olarak uygulanmaktadır. Burjuva cumhuriyeti tarihi Alevilere yönelik baskı ve katliamların tarihidir. Bugün Alevilerin ellerinde bulunan hiç bir hak sermaye devleti tarafından bahşedilmemiş bizzat dişe diş mücadeleler sonucunda kazanılmıştır. Türk burjuva devleti yarattığı Türk-İslam üst kimliğin dışında kalan tüm kesimler gibi Alevilere de vahşice saldırmıştır. Bu saldırılar iskan politikası, Alevi dergahlarınının kapatılması, Alevi inancının yok edilerek tek din dayatması, Alevi köylerine zorla cami yapılması, on yıllar boyunca süren aşağılanma ve yok sayma politikası ile günümüze kadar sürdürülmüştür. Alevileri düzen potasında eritmek için burjuva cumhuriyeti her türlü yöntemi denemiş ancak her şeye rağmen Alevi kültürünün zalime boyun eğmeyen ve devletle barışmayan direnişçi özünü yok etmeyi başaramamıştır. Dün olduğu gibi bugün de devlet terörü, katliamlar, provokasyonlar işçi ve emekçileri Alevi ve Sünni olarak bölmenin, emperyalist kapitalist sömürü politikalarını kolaylıkla uygulamanın bir yöntemi olarak uygulanmaktadır. Malatya, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlarının her biri devlet tarafından vahşice düzenlenmiş kontrgerilla operasyonlarıdır. Katliamlarla sindirmeyi başaramayan sermaye devleti en son Alevi açılımı ile Alevilerin hak arayan, egemene karşı biat etmeyen direnişçi özünü düzenin potasında eritmenin hesabını yapmıştır. Ancak Alevi sermayesini temsil eden Cem Vakfı gibi kurumların dışında Alevi emekçiler devletin bu oyununa karşı özgürlük için mücadele yolunu seçmiştir. Alevi örgütleri ve Alevi emekçilere tarih gerçek kurtuluşun ve özgürlüğün yolunun devrim ve sosyalizm mücadelesi olduğunu göstermektedir.