Bochum-Opel kapatılıyor: Tek seçenek direniş

  • Arşiv
  • |
  • Dünya
  • |
  • 14 Aralık 2012
  • 16:16

(14.12.12) - General Motor patronları, bir kez daha, Bochum’daki Opel fabrikasının kapatılacağını açıkladılar. Opel işçileri tepkilerini ortaya koymakta gecikmediler. 11 Aralık Salı günü fabrikada toplandılar. İşverenle oldukça yoğun ve gerilim dolu tartışmalar yaptılar. Her türlü mücadeleye hazır olduklarını ve işyerlerinin kapatılmasına sessiz kalmayacaklarını dile getirdiler. Bu sırada işçilerle işverenin korumaları arasında arbede yaşandı. Güvenlik elemanları işçilere saldırdı. Bu arada, bir İGM temsilcisi sendikacı da bu saldırıdan nasibini aldı.

Her yerden destek mesajları yağıyor

Fabrika içinde ve dışında, Bochum’da ve tüm bir Ruhr havzasında yeniden, yoğun biçimde Bochum-Opel’in kapatılacağı tartışılıyor. Bochum, sadece Opel’de çalışan işçilerin değil, bu fabrikaya endeksli üretim yapan diğer işyerlerindeki işçilerin de gündemiydi bu. Çünkü bu işyerinin kapatılması, sadece burada çalışan 3 bin işçiyi değil, yan sanayide çalışan binlerce işçiyi de etkileyecek. Onların da yıkımı olacak.

Bochum ve Ruhr havzasındaki emekçiler, öğrenciler ve esnaflar Opel’den etkilenecek. Onlar içinde de yoğun bir kaynaşma var. Her kesin kulağı Bochum işçilerinde. Stutgart Daimler işçileri, Eisenach İGM üyesi işçiler, Ford işçileri, çevre yerleşim birimlerindeki çeşitli okullarda okuyan öğrenciler de Opel işçilerinden haber bekliyor.

Tümünün ortak arzusu, Opel işçilerinin ortaya kararlı bir direniş koyması yönündedir. Nitekim, Opel işçilerinin kapatılma açıklaması sırasında, her türlü mücadeleye hazırız şeklinde bir irade beyanında bulunması, tüm bu çevrelerde sevinçle karşılandı. Anında her yerden destek ve dayanışma mesajları yağmaya başladı. Başta daimler işçileri olmak üzere, çevre fabrikalarda çalışan işçiler, Eisenach, Ford ve başka otomotiv işkolunda çalışan işçiler Bochum işçilerini selamladılar, dayanışmaya hazır olduklarını bildirdiler. Bir önceki Opel direnişlerinde Opel işçilerini yalnız bırakmayan, buralara kadar gelip destek sunan İspanya/Zaragoza ve Brezilya’dan işçiler de dayanışma mesajı gönderdiler. “Biz de sizinle birlikteyiz. Opel’in kapatılması ile biz de bir önemli meslek yerimizi kaybedeceğiz” diyerek Opel işçilerine mesaj gönderenler arasında, yakın kentlerdeki okullarda okuyan öğrenciler de var.

Bu aynı zaman dilimi içinde, Fransa-Poissy’de kurulu bulunan PSA-Pejo-Citroen işçileri de toplu işten atma saldırısına karşı direnişe geçtiler. Üretimi durdular, kapıları bloke ettiler. Zira, gündemde, 2012-2014 arasında toplam 11.214 işçinin kademeli biçimde işten atılması var. Pejo-Citroen işçileri de Opel işçilerine mesaj göndererek destek sundular.

Almanya’daki tüm Montags Demo aktivistleri, kadın örgütü Courage, önceki direnişler sırasında olduğu gibi, bu kez de Opel işçilerinin yanına koşmakta ve dayanışmalarını göstermekte gecikmediler.

Sessizlik ölüm demektir; tek seçenek direnmektir!

Ruhr havzası her zaman bir işçi havzası kimliğine sahip olmuştur. Daha yakın tarihlere kadar, Madencisi, metalcisi ve tekstilcisi ile bir işçi yatağıydı. Önce maden ocakları kapatıldı. Onbinlerce maden işçisi sağa sola savruldu. Bir kısmı iş bulamadı, bazıları başka işyerlerine koştular. Bunları metalciler izledi. Yine Bochumda bu kez Nokia kapatıldı. Binlerce işçi işsiz bırakıldı. Şimdi de, sadece Almanya’nın değil Avrupa’nın da en büyük otomobil komplekslerinden biri olan Opel kapatılıyor. Bu işyeri de kapatılırsa koca Ruhr havzası adeta bir fabrika mezarlığına dönüşecek. Yan sanayisi ile birlikte onbinlerce işçi işsiz kalacak. Demek oluyor ki, işsizliğin zaten yüksek olduğu NRW’de işsizlik tavan yapacak. Ve nihayet, her zaman güçlü işçi hareketlerine sahne olan Ruhr havzası bu özelliğini kaybedecek.

Bochum Opel demek tüm bir Bochum demektir. Tüm bir Ruhr havzası demektir. Rüsselseim, Eisenach ve Kaiserslautren’deki fabrikalarda çalışan 40 bin işçi demektir. Ve günümüzde Opel demek, diğer fabrika ve işyerlerinin kaderi demektir. Bu bakımdan Opel bir simge niteliği taşımaktadır.

Sessizlik ölüm demektir. Opel işçileri yalnız değildir. Tam tersine, Opel işçileri oldukça geniş bir destek ve dayanışma ağına sahiptir. Ve nereden bakılırsa bakılsın, Opel işçilerinin önünde direnmekten başka bir seçenek de yoktur.

Sendika bürokratlarının her türlü oyalama ve aldatma manevralarına karşı uyanık olunmalıdır. Kaldı ki, sıfırdan başlanmıyor. Opel işçileri deneyimlidirler. 2004 yılındaki direnişin dersleri ve ruhu ile hareket edilmeli, hiç vakit geçirmeksizin saldırıya karşı kararlı bir grev ya da direniş örgütlenmelidir. Bu çerçevede her türlü hazırlık yapılmalıdır. Örneğin ilk elden işçiler içinde en bilinçli, en kararlı ve en deneyimli olanlardan bir direniş komitesi oluşturulmalıdır.

Bir kez daha, tüm bu hususlarda sınıf bilinçli işçilere ve yerlisi ve göçmeni ile sınıf devrimcilerine hayati görev ve sorumluluklar düşüyor.

Enternasyonal-Info