Biz de Uludere'den göçer gideriz

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 16 Aralık 2012
  • 11:45

Uludere, hava saldırısında 34 kişinin öldürüldüğü 28 Aralık 2011’den bu yana yasta. Bir yandan da hak mücadelesine başlayan aileler, sorumluların bulunmamasına tepkili. İstanbul ’da geçen hafta düzenlenen ‘Hangi İnsan Hakları Film Festivali’ kapsamında ‘Ağlama Anne Güzel Yerdeyim’ filminin gösteriminde İstanbul’a gelen 19 yaşındaki oğlunu kaybeden Reşit Ant ve 20 yaşındaki kardeşi Cihan Encü’yü yitiren Bahar Encü’yle geçen bir yılı konuştuk: 

Bir yıl sizin için nasıl geçti?

Bahar Encü: Davanın peşinden gitmekten acımızı yaşayamadık. Acımız içimizde kaldı. Her perşembe çocukların mezarındayız. Onun dışında Ankara ’dayız, İstanbul’dayız, sürekli yetkililerden randevu almaya çalışıyoruz. Onu da alamıyoruz ya, o da ayrı mesele.
Reşit Ant: 28 Aralık’tan bu yana 34 aile için hayat durdu. O gün nasılsa acımız hâlâ öyle devam ediyor. Biz de siyah ve mavi yası temsil eder. Uludere’de siyah ya da mavi giymemiş anne bulamazsınız.
Uludere’nin failleri bulunsaydı, özür dilenseydi ne değişirdi?
B.E.: En azından içimiz bir nebze de olsa rahatlayacaktı. Ellerini kollarını sallaya sallaya gezemeyeceklerdi. Biz de yasımızı rahat rahat yaşayacaktık, belki hakkımızı helal edecektik. Artık kesinlikle hakkımızı helal etmiyoruz. Allah’ın karşısına çıkıp ne hesap verecekler?
R. A.: Türkçe atasözü var ya, ‘Anlayana sinek sesi saz, anlamayana davul zurna az’. Bu tür insanlara diyorlar. Anlayan varsa, anlatırız, derdimizi söyleriz. Belki yoksulduk ama en azından rahattık. İçimiz bu kadar öfke dolu değildi. Başbakan her konuştuğunda bizim içimiz öfke doluyor. Masum insanlar öldü, yetmedi bu insanlara iftira edildi.

Bu mudur insanlık?

Bir yıldır TBMM’den, siyasi partilere herkesin kapısını çaldınız, şimdi ne yapacaksınız?
B.E.: Dağdakilerle devlet çatışıyordu. Şimdi öyle değil ki, çocuklarımıza mal olmuş bir şey bu yaşanan. Ucu bize dokunuyor artık. Tutuklanan çok insan oldu, göç eden insanlar oldu. Göçler devam edecek. Açık bir cezaevi haline geldi Uludere. Hakkında tutuklama kararı çıkanların çoğu göç etti. Biz 34 aile 28 Aralık’tan sonra halen birşey çıkmazsa göç edebiliriz.
R.A.: Onlar Kürtleri, Türkleri, Yahudileri, Asurileri birbirinden ayırıyorlar. Ama biz ayırmıyoruz. Ne askerin, ne polisin, ne vatandaşın annesi ağlasın. Kimse bizi sıkıştırmıyor, bizi sıkıştıran senin yönetimindir. Biz neden çekinmiyoruz? Çünkü bizim canımız tatlı değil Biz göç olup gideriz, Türkiye ’de hiçbir şey değişmez, evet. Bu mudur insanlık? Adaletin adı bu mudur? Kendi kardeşine acı çektirmek midir? Söylenecek şey çok, haksızlık çok, ama hani, dinleyen yok. Anlayan yok...

Uludere’de hayat nasıl akıyor?

B.E.: 28 Aralık’tan beri ne düğün düğün, ne bayram bayram. İnsanlar yaşayan ölü gibiler.

Çocuklar nasıl etkilendi?

B.E.: Burada 18 yaşından küçük herkese çocuk denir. Biz de öyle değil. Burada 14 - 15 yaşındakiler eğlenirken, bizimkiler 34 insana ne olduğunu düşünüyor. 28 Aralık’tan önce sorsaydınız, hayalleri olan çocuklar derdim. Artık o da kalmadı.

Radikal / 16.12.12