Birileri bu film hiç bitmesin istiyor – Kadri Gürsel

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 16 Eylül 2012
  • 05:17

Tezgahlayanlar, pespaye komplo projesine “Müslümanların Masumiyeti” adını vermişler...

Adı da içeriği gibi alay ve aşağılama amacını güdüyor.

Videonun birkaç dakikası internete dökülür dökülmez olacakları isabetle öngördükleri belli.

Şeytani bir “algı koşullandırması” operasyonu bu.

Şöyle işliyor:

Çok sorunlu, en sorunlu İslam ülkelerinin bazılarında, Hz. Muhammed’e küfredildiği için öfke ve nefretle sokağa dökülüp Batı hedeflerine saldıran, yakıp yıkan ve hatta öldüren Müslümanlar bir dehşet atmosferi yaratıyorlar ve bunun sonucunda masumiyetlerini kaybetmiş oluyorlar...

Lakin her zaman ve her koşulda masum olduklarını, çünkü kutsal değerlerine hakaret edilmesi karşısında üzerlerine düşeni yapıp, gereken tepkiyi gösterdiklerini ileri süreceklerdir. Nitekim öyle oluyor.

Arap Baharı ülkelerinde iktidarın yeni sahibi İslamcı liderler saldırganları doğru dürüst kınayamıyorlar bile. 

Batı’ya gelince... Laik demokrasiler devletin kiliseyle, kralın papayla, burjuvazinin de ruhban sınıfıyla mücadelesinin bir ürünüdür aynı zamanda. Oradaki laiklik kavramı dinin ya da kutsalın en sert biçimlerde dahi eleştirilmesini dışlamaz.
“Müslümanların Masumiyeti” adlı kepazelik ise bir eleştiri değil, hakaretin daniskasıdır. Bu durum Batı kamuoyu tarafından anlaşılsa da bazı İslam ülkelerinde o videoya gösterilen şiddet içerikli tepkinin anlayış bulması mümkün değildir.     
Neticede Müslümanların, “Müslümanların Masumiyeti”ne gösterdiği tepkiyi makul ya da masum gösteren siyasi açıklamaların, dönüp dolaşıp Batı’nın gözünde Müslümanların masumiyetini gölgeleyeceği ve Batı ile İslam dünyası arasındaki uçurumları biraz daha derinleştireceği açık...

Bunları yazarak bu komploya “Müslümanların Masumiyeti” adının verilmiş olmasındaki kötücül maksadı çözümlemeye gayret ediyorum.

Müslümanlar kepazeliğin tamamını zaten seyretmeyecekler; geriye bu ad kalacak. Velhasıl video fragmanlarına gösterilen tepki, Batı’daki algı boyutunda masumiyeti “Müslümanların suçluluğu”na çoktan çevirmiştir.

Bu, sonucu bir laboratuvar deneyi kesinliğinde tasarlanarak, son derece düşük maliyetle uygulamaya konmuş şeytani bir komplo.

Müslümanları, dinlerini savunmak adına saldırganlığa kışkırtmanın kolaylığı kanıtlandıktan sonra tabii ki sıra bu insanların manipülasyona neden bu kadar açık olduğu sorusunu sormaya gelecek.

Diğer taraftan, ne yazık ki bu sorgulamayı yapmak gayet meşru ve üstelik kaçınılmaz...

Önüne gelenin, bazı siyasi sonuçlar elde etmek için 50-60 bin dolar gibi küçük paralar harcayarak İslam ülkelerinde yığınları canları istediğinde şiddete kışkırtabilmesi nasıl mümkün olabilmektedir?

Çok cevabı vardır bu sorunun ve ciltler yazılır...

Ben bu cevaplardan birini vermek istiyorum, kısaca.

“Müslümanların Masumiyeti”, uzun sürmüş ancak Obama Yönetimi tarafından vizyondan kaldırılmakta bir hayli başarılı olunmuş, “11 Eylül” adlı bir korku dizisinin son bölümü...

Obama Yönetimi, ABD’yi Irak’tan çekti; Afganistan’dan da çekilme takvimini yürürlüğe koydu; Ortadoğu’ya müdahil olmaktan kaçınıyor; ülkesinin El Kaide’ye karşı verdiği savaşı “görünmez” kıldı.

Ancak belli ki korku dizisinin devamını isteyenler, Batı’da olduğu kadar Ortadoğu’da da bol miktarda mevcut. Özellikle de radikal İslamcılar, selefiler ve Kaide sempatizanları...

“Müslümanların Masumiyeti” projesinin gönüllü yerel işbirlikçileri.
Arap Baharı ülkelerindeki radikal siyasi akımlar kışkırtıcılığa olumlu cevap vermeseydi, bu kadar büyük bir kriz patlak verir miydi? Manipülasyon çift taraflı.
Onlar da 11 Eylül adlı korku dizisi hiç bitmesin istiyor.

Milliyet / 16.09.12