Atanmayan retmenler nereye gider... - Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 05 Nisan 2012
  • 00:13

4+4+4'ün yasalaşmasıyla Türkiye'de zaten ağır eşitsizlik üreten ve eğitim kalitesizliğiyle malul ama adı milli olan eğitim sistemi de 'topyekun özelleştirme' dönemine girdi...

Her ne kadar kamusal eğitim hakkının 'ticarileşmesi', dini eğitimle donatılarak toplumun dikkatinden kaçırılsa da 4+4+4'ün arka planında devasa bir eğitim piyasası durmaktaydı.
Yasa teklifindeki 'Devlet okullarında ilköğretim parasızdır' ifadesinin çıkartılmasının tarihi önemini belli ki önümüzdeki günlerde kavrayacaktık.
Nitekim müjdeli haber gecikmedi genellikle eğitim, sağlık, çalışma hayatındaki kamusal kazanımlarının kökünü kurutacak düzenlemeleri Batı'dan tercüme kurnaz 'business' lügatinin 'reform, esneklik, yeniden yapılandırma' terimleriyle açıklayan dil konuşup öncellikle atanmayan öğretmen sorununun bittiğini iletti.
Devlet, kamu okullarına inatla atamadığı 500 bin öğretmeni özel okullara yönlendirileceğeni açıkladı...
Yani doktorların esnek işgücü haline getirilmesiyle gerçekleştirilen sağlık sistemindeki dönüşümden sonra eğitimdeki tarihi özelleştirmenin payandası da atanmayan öğretmenler ordusu oluşturacaktı...
Başbakanlık'ta hazırlanan cömert teşvik paketinde özel okullara öğrenci başına 1500 TL yardım yapılarak  özel okullar desteklenerek eğitimdeki payı yüzde 3'ten yüzde 50'e çıkartılacaktı.
Yani ilk aşamada Milli Eğitim yarı yarıya paralı eğitime dönüşecekti...
Devlet milyarlarca lira aktaracağı özel okullardaki öğrenci sayısını birkaç yıl içinde 2-3 milyon, uzun vadede ise 7 milyon olarak belirlemişti...
Elbette atanmayan ve yakında 'okullaşacak' dershanelerde 500-600 TL'ye  çalışan öğretmenler de bu okullara güvencesiz 'işçi' öğretmenler olarak arz edilecekti...
Böylece şimdi özel okullarda 50 bin civarında olan öğretmen sayısı, birkaç yıl içinde 250 bine sonra da 500 bine ulaşacaktı.
Açıkçası devlet 55 bin atama için 'söz verdiği' 2011 yılından beri beklettiği atanmayan öğretmenleri topluca özel okullara devrini gerçekleştiriyordu...   
Devletin örgün eğitimi özelleştirme seferberliği bu kadar açık seçikken özel okullar da 'atanmayan öğretmen istihdam yükünü' adeta vatan için yüklenmiş gibi gösteriliyordu...
Oysa kamu bütçesinden yapılan maddi katkılarla palazlanan özel okullar şimdi öğrenci başına devletten 1.5 milyar teşvik ve yıllık ortalama 35-20 milyar civarında öğrenim ücretlerine ek olarak ucuz işsiz öğretmen stoku ve önümüzdeki yıllarda ulaşacağı 7-8 milyon 'öğrenci müşterisi' sayısıyla büyük karlılık hesaplarını çoktan yapmışlardı... 
Eğitim fakültelerinden mezun olup yıllarca KPSS kuyruklarında ömürlerini tüketen, devletin 200 bine yakın öğretmen açığına rağmen atamamakta direndiği yarım milyona yakın genç öğretmenin, neden sokaklarda bekletildiği de anlaşılmıştı...
Milli Eğitim Bakanı'nın 'gidin başka iş bulun' diyerek azarladığı, gün olup 'öğretmenler geç geliyor' ya da 'az çalışıyor' tespitleriyle 'değersizleştirilen' ve devlete maliyetlerinden yakınılan öğretmenler, şimdi kamusal eğitimin özelleştirme takviminde düşük maliyetli emek olarak çalıştırılacaklardı...
Acaba biz de atanmayan öğretmenler özel okullarda çalışmaya zorlanırken, evrensel insan hakkı olan parasız eğitim hakkımızın tarihe karıştığını idrak ediyor muyduk?

Akşam / 05.04.12