“Asıl biz yargılayacağız”

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Eylem/etkinlik
  • |
  • 16 Temmuz 2012
  • 08:34

(16.07.12) - Çoğunluğu avukat 43'ü tutuklu 50 sanıklı "İstanbul 2. KCK davası"nın ilk gün duruşması bu sabah (16 Temmuz) başladı. Duruşma için Türkiye'nin farklı illerinden baro başkanları, uluslararası heyetler ve avukatlar İstanbul Çağlayan Adliyesi'ne geldi.

Abdullah Öcalan’ın avukatlarının yargılandığı dava öncesinde açıklama yapan savunma avukatları, “Asıl biz yargılayacağız” mesajını verdi.

Duruşmada, avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle ve izinsiz şekilde tutuklandığı belirtilerek yargılamanın durdurulması ve avukatların tahliyesi talep edildi. Mahkeme tüm talepleri reddetti.

Adliye önünde eylem

8 aylık tutsaklığın ardından ilk duruşmalarına çıkan avukatlara destek olmak amacıyla adliye önünde gerçekleştirilen eyleme yüzlerce avukat katıldı.

Açıklamaya, İstanbul, Ankara, İzmir, Urfa, Mardin ve Şırnak baroları ile ÇHD üyeleri katıldı. Ayrıca, Fransa, Kanada, İsviçre, İsveç, Almanya ve İngiltere'den gelen avukatlar da yer aldı.

Avukatlar adına açıklama yapan Ercan Kanar, avukatların savunmaya yönelik büyük bir saldırıyla sabahın 5'inde gözaltına alındıklarını belirtti. Dava için "hukuk ucubesi" diyen Kanar, şöyle konuştu: "Bu dava siyasi iktidarın özel yetkili ağır ceza mahkemeleri eliyle hukukçulara yönelik kara bir darbesidir. Bugün az sonra başlayacak olan bu davada gerçek yargılayanlar bizler olacağız."

Avukat Kanar, siyasi iktidarın tüm baskılarına rağmen meslektaşlarının hak arama özgürlüğünü ve mesleklerinin onurunu savunacaklarını belirtti.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, savunmaya özgürlük adına adliyede bulunduklarını belirterek, "Meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu göstermek, meslek onurumuzu savunmak için buradayız" dedi.

Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, "Amacımız savunmayı savunmak. 12 Eylül faşist darbesi döneminde bile yaşamadığımız büyük bir baskı altındayız" diye konuştu.

Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, 15 Kasım 1993 tarihinde Kürt avukatları hedefleyen gözaltı operasyonuna dikkat çekerek, "Bu kez 18 yıl sonra avukatlar yine gözaltına alındılar. Ne hazindir ki yine Kürt avukatları hedefte. Toplumun bütünü özellikle de Kürtler savunmasız bırakılmak isteniyor. İtaat etmeyeceğiz, susmayacağız, sessiz kalmayacağız. Burada biz yargılayacağız" dedi.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, tutuklu bulunan meslektaşlarının büyük bir bölümünün barolarının üyesi olduğunu söyledi. Kocasakal şöyle konuştu: "Meslektaşlarımız, tasfiye halindeki özel görevlendirilmiş mahkemelerde yargılanmayı bekliyorlar. Savunma ve avukat, Türkiye'de bugüne kadar hiç olmadığı kadar baskı altındadır. Avukatlar ve barolar susturulmaya ve ele geçirilmele çalışılmaktadır. Hak arama özgürlüğünün güvencesi olan avukatların güvencesi yoktur. Ancak bu karanlık da açılacaktır"

“Bu mahkeme hukuken 'yok' hükmündedir”

Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi'nin de söz aldığı eylemde konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı, bugün yargılamayı yapacak olan mahkemenin yasal temeli olmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi: "ÇHD de birçok üyesini içeride rehin olarak vermiş durumda. Çünkü yukarıda yargılama yapacak olan mahkeme hukuksal bir mahkeme değil. Torba Yasa'yla kurulmuş bir yasadır. Bu mahkeme hukuken 'yok' hükmündedir. Bu yüzden de meslektaşlarımızın tutulması hukuksal bir kavram olan tutukluluğa değil, siyasal kavram olan rehin almaya denk geliyor. Arkadaşlarımızı buraya almaya geldik."

Davayı izlemek üzere gelen uluslararası heyet adına açıklama yapan Yudith Lintenberg, davayı izledikten sonra rapor hazırlayacaklarını belirtti.

Açıklamanın ardından avukatlar duruşma için adliye binasına girdi.

BDP'den açıklama

Duruşması öncesi BDP’liler Adalet Sarayı önünde toplandı. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, BDP milletvekilleri Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Ertuğrul Kürkçü ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de duruşmayı takip etmek için adliyeye geldi.

"İmralı tecritine son savunmaya özgürlük" yazılı pankart açan BDP'liler, "Zulme boyun eğmeyeceğiz!", "Direne direne kazanacağız!" sloganları attı. Duruşmaya girmeden önce açıklama yapan Gültan Kışanak, kesintisiz bir şekilde devam eden KCK operasyonlarının en son cinayetini de hukukçuları tutuklayarak gerçekleştirdiğini belirtti.

Olağanüstü hal, sıkı yönetim, darbe dönemlerini yaşadıklarını söyleyen Kışanak, hiçbir dönem savunma hakkına yönelik böyle bir saldırıyla karşı karşıya kalmadıklarını dile getirdi. Kışanak, tüm avukatların serbest bırakılmasını beklediklerini belirtti.

Duruşma başladı

Duruşma kimlik tespiti ile başladı. Bazı avukatlar, yurtdışından gelen Paris ve Berlin barosu avukatlarının da duruşma tutanağına geçirilmesini istedi. Bu konuda dilekçe, mahkeme heyetine sunuldu. Söz konusu kişilerin izleyici olduğunu belirten Mahkeme Başkanı, "Tutanağa geçiremeyiz. Dilekçenizi inceleriz." dedi. Daha sonra bir avukat, yurtdışından gelen izleyicilerin isimlerini tek tek okudu.

Başkanın tam sözlerine başladığı sırada, avukat Ercan Kanar söz almak istedi. Mahkeme Başkanı ile avukat Ercan Kanar uzun süre söz alma tartışması yaşadı.

İddianamenin kabul kararının okunmasından önce söz alan tutuklu sanık avukat Doğan Erbaş, tüm sanıklar adına konuştu.

Erbaş: Öcalan duruşmaya getirilmeli

Erbaş, "Bu dava hukuka aykırılıklar davasıdır. Bu dava hukuk fakültesi öğrencilerine ders olarak okutulmalıdır. Bu gözaltılar dünya hukuk tarihine bir kara leke olarak geçti. Suriye rejiminin bile yapmadığı bir olayı bizim hukukumuz yapmıştır. Bu olay ülke demokrasisini ayıpçı bir demokrasi haline getirmiştir. Avukatların mesleki yaşam hakları bir hukuk devletinde askıya alınmıştır. Hukukun askıda olduğu rejimlere demokrasi denilmez. Biz de sizler gibi hukukçuyuz. Öğrendiğimiz adalet ışığında savunma, kendi hukukunu hakkı ile savunacaktır. Bazı taleplerimiz var. Burada birlikte tarih yazacağız. Mahkemeniz bir çözüm aracı mı olacak yoksa gerçeği çarpıtacak bir mahkeme mi olacak? Her tarafı siyasi olan bir davadır." dedi.

Bu yargılamada mahkeme heyetine tarihsel bir görev düştüğünü belirten Erbaş, "Kürtlerin varlığı bir sorun olarak görülmeye devam mı edilecek? Bizler sayın Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyız. Bu dava Öcalan ile avukatlık ilişkisidir.

İddianamede yeni suç olarak Öcalan ile görüşme suçu ilan edilmiştir. Oysa ilgili tüm kurumların da çok iyi bildiği gibi bütün avukat görüşmeleri devletin izni ve kontrolü ile gerçekleşmiştir. Önderlik Komitesi gibi illegal komite grup işler yürütmek kolay değildir. Böyle bir faaliyet varsa en başta müvekkilimiz Sayın Öcalan’ın beyanı alınmalıydı. Adil yargılanma yapılıyorsa müvekkilimiz mutlaka dinlenilmelidir. Bu davanın tek tanığı müvekkilimizdir. Davanın gerçek aktörü duruşmaya getirilmelidir. Müvekkilimiz olmadan yapılacak yargılama hukuk dışı olacaktır. İmralı bir barış adası mı yoksa bir savaş üssü mü olmuş. Bu durum aydınlanmadan yargılama yapılamaz. Devlet, müvekkilimiz ile yaptığımız görüşmelerden bilgi sahibi olduğuna göre burada bir suçun işlenmesi mümkün mü?" diye konuştu. Duruşmaya öğle arası verildi.

Talepler reddedildi

Öğle arasından sonra "Tutuklu avukatlar serbest bırakılsın!" sloganı ve alkışlarla salona girildi. Yine izleyicilerin salona sığmaması nedeniyle birçok kişi ayakta kaldı.

Konuşmasına devam eden tutuklu avukat Doğan Erbaş, tutuklamaların Kürt sorununun çözümünde yürütülen müzakere yönteminini hedeflediğini söyledi.

Haklarındaki Önderlik Komitesi yöneticilik ve üyeliğini reddettiklerini söyleyen Erbaş, mahkemeden yargılamanın durdurulması ve anadilde savunma hakkı talep etti.

Erbaş'ın ardından söz alan sanık avukatlarından Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, tutuklu avukatların mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılandıkları ve bunun için Avukatlık Kanunu gereğince Adalet Bakanlığı'ndan izin alması gerekmesine rağmen izin alınmadığı belirterek yargılamanın durdurulmasını, tutuklu avukatların tahliye edilmesini ve yakalama kararlarının geri alınmasını talep etti.

Duruşmaya verilen 45 dakikalık aranın ardından, kararları açıklayan mahkeme tüm talepleri reddetti. Mahkeme Başkanı Ekinci Kürtçe tercüman talebini CMK'nın 202. Maddesinin "Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir" ibaresine dayanarak reddetti.

Özel Yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın tutuklu sanıklarının isimleri şöyle:

M. Nuri Deniz, Mahmut Alınak, Veysel Vesek, Şaziye Önder, Davut Uzunköprü, Doğan Erbaş, Cemo Tüysüz, Cemal Demir, M. Sabır Taş, Yaşar Kaya, Emran Emekçi, Hatice Korkut, İbrahim Bilmez, Ömer Güneş, F. Özgür Erol, Cengiz Çiçek, M. Sani Kızılkaya, Mustafa Eraslan, Asya Ülker, Mehdi Öztüzün, M. Deniz Büyük, Aydın Oruç, Mehmet Ayata, Osman Çelik, Serkan Akbaş, Muharrem Şahin, Mehmet Bayraktar, Mizgin Irgat, Mensur Işık, Şakir Demir, Hakzan Sadak, Sabahattin Kaya, Bedri Kuran, Servet Demir, Hüseyin Çalışçı, Fuat Coşacak, Cengiz Kapmaz.