Her şeye alıştırıldık, alıştırılıyoruz. Irak 10 yıl önce işgal edildi. İşgalin ilk gününde hepimiz Irak haberlerini yakından takip ederdik. Dünya işgali canlı yayınlarda izledi. Şimdi Irak kimsenin umrunda değil. Nasıl olsa Amerikalılar çekildi ve Iraklılar birbirini boğazlıyor. Saldırılarda ölenlerin sayısı günde 20'nin altındaysa haber bile olmuyor. Oysa ülkede farklı nedenlerden dolayı şimdiye kadar ölenlerin sayısı 1.5 milyonu geçti. Ülkede bir milyon civarında dul kadın ve 4 milyon yetim çocuk var. Ama bunlar da kimseyi ilgilendirmiyor. Irak artık bölgesel ve uluslararası güçlerin hesabında bir kart.
Örneğin bir zamanlar ABD işgaline karşı savaşan El Kaide ve benzeri radikal İslamcı grupların tümü, şimdi iktidardaki Şii hükümete ve komşu ülke Suriye'de kullanılmak üzere Batı tarafından desteklenmekte. İran'ın Irak ve bölge etkinliğini kırmak için başta Suudi Arabistan olmak üzere Sünni Körfez ülkeleri tarafından desteklenen bu gruplar, Libya'da Kaddafi'ye karşı ayaklanmada da kullanılmıştı. Mısır, Libya, Tunus ve Yemen'de iktidara gelen Müslüman Kardeşler, ABD ve Batı'nın karşı çıkmasına rağmen bu gruplara sıcak bakmaktadır. Çünkü hepsinin ideolojik çıkış noktası aynı. Aynı olunca da bölgedeki tüm Müslüman Kardeşler ve onların İslami çizgisinde olan güç ve gruplar Suriye'deki ayaklanmaya destek veriyor. ABD ise geleneksel ikiyüzlülüğüyle bu ayaklanmaya destek vermekle birlikte, bu ayaklanmanın motor gücü olan El Nusra grubunu terör listesine alıyor. AB ülkeleri ise buna katılmıyor.
Maksimum fayda
Oysa herkes bilir ki; bugün Suriye'de savaşan silahlı grupların en etkini El Nusra. Grubun neredeyse tüm üyeleri el Kaide çizgisinde, Suriye dışından gelen militanlardır. Bunların lider ve ideologları Suriye'de İslami bir devlet kuracaklarını söylüyor, kontrol ettikleri Halep ve çevresindeki bazı bölgelerde de öyle davranıyor. Batı, Esad yönetimine karşı şimdilik kullandığı bu terör örgütlerinden maksimum yararlanmayı planlıyor. Irak'ta savaştığı El Kaide ve benzeri örgütlerle şimdi Suriye'de işbirliği yapmakta ise sakınca görmüyor. Batı'nın bu örgütler için mutlaka bir planı vardır.
ABD son 60 yılda bölgeye yönelik pis planlarında bu yönetimleri kullanmış. Demokrasi adına hiçbir şeyin olmadığı çağdışı yönetimlerin bulunduğu Suudi Arabistan, Katar ve benzeri ülkeler... ABD ve Batı ile birlikte bölgeye demokrasiyi getireceklerini söylüyor ve her türlü İslamcı parti ve örgüte destek veriyor. Batı bunda gariplik görmüyor. Tıpkı ABD'nin terör listesine aldığı El Nusra örgütüne Suudi Arabistan, Katar ve diğer bölgesel ülkelerin verdiği desteği görmemezlikten geldiği gibi... Örneğin ABD; Irak'ta el-Kaide ve benzeri örgütlerle savaşırken, Suudi Arabistan bu örgütlerin çizgisindeki diğer 'Sünni' örgütlere destek veriyordu. Tıpkı şimdi 'Şii' İran destekli 'Alevi' Esad'ın ortadan kaldırılması sürecinde El Nusra ve benzeri radikal İslamcı örgütlere destek gibi...
Aynı senaryolar
Batı; Irak, Suriye ya da başka bir Arap ülkesinde tonu ne olursa olsun İslamcıların yaptıkları ya da yapacaklarını umursamıyor, bizden de kendi yarattığı imajlara inanmamızı ya da zorla alışmamızı istiyor. Nasıl olsa Batılı ülkelerin tüm yeni koşullar için acil müdahale planları hazır. El Nusra'nın Suriye'de, başka örgütlerin başka yerlerde güç kazanması Batı için hiçbir şey ifade etmiyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un deyimiyle, ''Fransa'nın Mali'de savaştığı İslamcılar, aslında Libya'da silahlandırıp Kaddafi'ye karşı ayaklandırdığı insanlar''. Bu senaryo farklı formatla Irak'ta uygulandı, uygulanıyor.
Şimdi sırada Suriye var. Maliyet hiç önemli değil, nasıl olsa bizimle eğleniyorlar. Boşuna demiyorlar 'insanlara magazin de gerek' diye... Biraz da sulandırılmış kan katılırsa, daha etkili olur.
Akşam / 12.02.13