1 Nisan operasyonu davası görüldü

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Eylem ve etkinlikler
  • |
  • 20 Nisan 2012
  • 13:57

(20.04.12) - 1 Nisan 2010’da Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerce İzmir, Ankara, Bursa ve Samsun’da BDSP'li sınıf devrimcilerine yönelik bir operasyon gerçekleştirilmiş ve çok sayıda devrimci “sansasyonel bir eylem gerçekleştirecekleri” iddiasıyla gözaltına alınmıştı.

Aynı operasyonla paralel olarak İzmir’de 6 ev basılmış ve 11 kişi hukuk dışı gerekçelerle gözaltına alınmıştı. Savcılık ve nöbetçi mahkemede verilen ifadelerin ardından ise devrimciler serbest bırakılmıştı.

Düzmece davanın ilk duruşması

Operasyonun ardından açılan davanın ilk duruşması 20 Nisan Cuma günü İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. BDSP'liler de duruşmanın ardından adliye önünde eylem gerçekleştirdi.

Devrimcilerin “örgüt üyesi olmak” ve “sansasyonal eylem hazırlığında bulunmak” gibi gerekçelerle yargılandığı davada, dava dosyasında yapılan basın açıklamalarının ve demokratik eylemlerin yansıra çok sayıda takip ve dinleme tutanağının da yer aldığı görüldü.

8 Mart, Tekel ve Tekstil işçilerine destek eylemlerine katılmak yargılanıyor!

11 sanıktan 9’unun hazır bulunduğu dava; kimlik tespiti ve savunmaların alınması ile başladı. Devrimciler ifadelerinde Alaattin Karadağ’ı anmak ve basın açıklamalarına katılmanın suç olmadığını ve bu eylemlere katıldıklarını ifade ettiler. Sanıklardan eski TKİP dava tutsağı ve Ölüm Orucu Gazisi Muharrem Kurşun ise yazılı bir savunma vererek iddianameyi teşhir etti.

Savunmaların ardından Aaukat savunmalarına geçildi. Sanık avukatları olan ÇHD yöneticileri Av. İmdat Ataş, Av. Ş. Ceren Uysal ve Av. Hüseyin Korkmaz yaptıkları savunmada iddianamenin, davanın açılış biçimi itibariyle usulsüzlüklerine ve polisin mahkemeyi yanlış verilerle yönlendirdiğine dikkat çektiler. Dava dosyasında suç olmayan pek çok şeyin suç gibi gösterildiği, yasal eylemlere katılıp slogan atmanın, Tekel eylemine katılmanın suç olamayacağını vurguladılar. Avukatlar ayrıca bu sayılanların suç olması durumunda kendileri de dahil milyonlarca insanın yargılanması gerektiğine işaret ettiler.

Yaşama hakkını savunmak insanlık görevidir!

Avukatlar ayrıca savunmalarında, Alaattin Karadağ’ın ölümü ile ilgili eylemlere katılmak ile örgüt üyeliğinin eş değerde tutulmasını eleştirdi. Alaattin Karadağ’ın vurulduğu dönemde, PVSK’dan güç alan polislerin öldürdüğü insanların sayısının 100’ün üzerinde olduğuna dikkat çeken avukatlar, “Müvekkillerimiz yargısız infazlara karşıdırlar, incelenirse tıpkı Alaattin Karadağ için olduğu gibi, müvekkiller; Hrant Dink, Baran Tursun, Çağdaş Gemik cinayetlerine karşı yapılan eylemlere de katılmışlardır.” diye savunma yaptılar. İddianamenin bu konulara hiçbir koşulda değinmeyerek, salt Alaattin Karadağ hakkındaki basın açıklamalarına değinmelerinin, iddianamenin tarafsızlığını tartışmalı kıldığını söyleyen avukatlar, suç ve delilleri ilişkilendirmeyen, üyelik kapsamında ele alınabilecek tek bir veri içermeyen bir iddianamenin, üstelik hukuksal dayanağı olmayan bir arama kararına dayanarak toplanmış hukuksuz delillerle hazırlanmış bir iddianamenin mahkemece reddi gerektiğini ifade ettiler.

Savunmaların alınmasının ardından dava 6 Haziran 2012 tarihine ertelendi.

“Saldırılara yanıtımız devrimci sınıf faaliyetini yükseltmek olacak!”

Mahkemenin ardından adliye çıkışında toplanan BDSP’liler basın açıklaması gerçekleştirdi. “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar, komplolar ...Saldırılara yanıtımız devrimci sınıf faaliyetini yükseltmek olacak!” şiarlı ozalitinin açıldığı eylemde “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”” sloganları atıldı.

Açıklamada BDSP adına yapılan konuşmada ülke genelindeki devrimciler ve ilericiler üzerindeki baskı ve saldırganlık politikaları teşhir edilerek dava hakkında bilgi verildi. “Bizler Tekel direnişine sahip çıktığımız için, Alaattin Karadağ’ın devlet tarafından katledilmesini protesto ettiğimiz için bugün burada yargılanıyoruz. Ancak şu iyi bilinsin ki, dün olduğu gibi bugünden sonra da işçi ve emekçilerin haklı davasının yanındayız” denilerek, söz ÇHD’li avukat İmdat Ataş’a bırakıldı. İddianamenin hukuksuzluğuna değinen Ataş, “Bu tür davalar hiçbir zaman toplumsal muhalefeti bastıramamış, duyarlılıkları olan insanların mücadelesine engel olamamıştır.” dedi.

Açıklama son olarak baskıların, gözaltıların, tutuklamaların sınıf devrimcilerini engelleyemeyeceği belirtilerek sona erdi. Açıklamaya Devrimci Hareket destek verdi.

Kızıl Bayrak / İzmir