İşçi sınıfı sahte vaatlere kanmamalı, mücadelenin öznesi olmalıdır!

Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçiler lehine bir sonucun çıkması beklenemez. İşçilerin iradesinin olmadığı Tespit Komisyonu masasında toplanan şer üçlüsünün varlık sebebi kapitalist düzenin bekasıdır. İşçi sınıfına sefalet koşullarını layık gören ve kapitalistlerin büyümesine hizmet edenlerin sahneledikleri sahte oyunu bozmanın yolu işçi sınıfının mücadele sahnesine çıkmasından geçmektedir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 14 Aralık 2021
  • 08:00

Son yıllarda genel ücret haline dönüşen asgari ücret konusu, herkesin heyecan ve merakla izlediği gündemlerin başında yer almaktadır. Sorunun muhatapları tarafından geçmişte olmadığı kadar erken tarihlerde görüş beyan edildi. Asgari ücrete yapılacak zammın, aralık ayı sonu beklenmeden yakın zamanda belirlenmesi bekleniyor. Türkiye’de ücretli çalışanların yaklaşık yüzde 50’si asgari ücretli olduğu, ayrıca geri kalanlar da asgari ücretin biraz üzerinde ücret aldığı ölçüde, asgari ücret tespit sürece tüm işçi ve emekçiler için kritik hale gelmektedir.

Türk Lirası’nın döviz karşısında tarihte hiç görülmediği kadar değer kaybetmesi, başta gıda olmak üzere temel tüketim maddelerine gelen zam yağmuru halihazırda düşük olan asgari ücreti iyice pula çevirdi. Dört kişilik bir aile baz alındığında bir asgari ücretlinin gıda, barınma, eğitim, sağlık gibi giderleri karşılaması tümüyle hayal oldu. Bu bir yana, emekçiler dur durak bilmeyen zamlara artık yetişemez duruma gelmiştir. Gelinen yerde açlık sınırının altında ücrete mahkum edilen işçi ve emekçiler, hemen hemen her şeyden kısarak ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Gitgide ağırlaşan yaşam şartları nedeniyle işçi ve emekçiler adeta burnundan solumakta, biriken sorunlar yumağından bir çıkış yolu aramaktadırlar.

Kapitalistlerin demir yumruğu AKP-MHP rejimi ise bir yandan icraatlarıyla toplumun genelini yoksullaştırıp emekçileri yıkıma sürüklerken, sermayedarları ihya eden politikalarına tam gaz devam etmekten geri durmamaktadır. Gerici-faşist rejim kırılan ihracat rekorları, kapitalist ekonominin büyümesi gibi şeylerle övünürken, emekçiler nezdinde derinleşen sefalet koşullarının üstü, sarayın aparatı durumuna gelen kurumlar eliyle örtülmeye çalışılmaktadır. İktidar cephesi ve tüm yandaş takımı sanki böylesi sorunlar yokmuş gibi davranışlar sergilemektedir. En ucuz işçi cenneti olarak bilinen Çin’in ekonomik modelini örnek aldıklarını açıkça ifade eden rejimin sözcüleri, yatırım çekmek için gittikleri her yerde, Türkiye’deki ucuz işgücünden dem vurup, kapitalistlere çağrıda bulunmayı da ihmal etmemektedirler.

Tablo bu kadar açık ve netken, AKP şefi ve kurmayları tarafından asgari ücret konusunda “Halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz”, “Hakkaniyet enflasyonun üstünde zam yapılması”, “Şu ana kadar olmuşun çok çok fevkinde bir artış yapacağız” vb. gibi sözlerin kuru gürültüden ve göz boyamadan başka bir anlamı yoktur. Onların istedikleri tek şey, işçi ve emekçilere sahte vaatler sunarak beklenti içine sokup, biriken öfkenin açığa çıkmasını önlemek ve süreci kapitalistler lehine kazasız belasız sonuçlandırmaktır. Tespit komisyonunun önceden haftada bir yapılan toplantıları, şimdilerde peş peşe yapılmakta, böylece işin oldubittiye getirilmesi planlanmaktadır.

Bu arada asgari ücret zammının belirlenmesine kısa süre kala, AKP şefi Erdoğan da sözlerinden çark etmeye başladı. Katar’a gidişinde, “Sadece işçi kesiminin buradaki memnuniyeti değil, işverenin de bu alınan karara memnun olması lazım. Hem işçinin emeğine, işverenin de bu noktadaki yatırım gücüne ihtiyacımız var.” diyerek, gerçek niyetini ortaya koydu. 2023 Haziran seçimlerini kast ederek, önümüzdeki yılda belirlenecek olan asgari ücretin önem arz ettiğinin altını çizen Erdoğan, işçilerin beklentisi olan “iyi bir zam”mı gelecek yıla attı.

Asgari ücret konusunda sendikalar ve bazı muhalefet partileri de tutum belirtiyorlar. Farklı zam oranları ya da asgari ücretin toplam miktarı üzerine açıklamalar yapıyorlar. Yapılan açıklamaları dikkate almayan AKP iktidarı, kapitalistlerin istediği miktarda zam yapmaya hazırlanıyor. Öyle ki sefalet girdabında pimi çekilmiş bomba gibi patlamaya hazır emekçileri bir an olsun yatıştırmak için savrulan enflasyona ezdirmeme yalanına, gelinen yerde küçük çocuklar bile inanmamaktadır. TÜİK’in açıkladığı yüzde 21 enflasyon yalanı işçi ve emekçilerin sofrasına çarpıp parçalanmaktadır. Gerçek enflasyonun yüzde 50-60’lara dayandığı yerde, yüzde 21’in baz alınması işçilere kırıntı zam yapılacağının işaretidir. Sarayın borazanlığını yapan medya tetikçilerinin kopardıkları yaygaraya bakılsa bile asgari ücretin en çok 4 bin olabileceği görülmektedir. Fakat geçtiğimiz günlerde Tespit Komisyonu bileşenlerinin açıklamaları bunun bile çok altında kalan bir rakamın açıklanacağını gösteriyor. Servis edilen rakamlar, açlık sınırının 3 bin 500 civarında olduğu yerde adeta işçilerle alay etmek anlamına gelmektedir.

Anlaşılan o ki asgari ücret tespit süreci bu yıl da kapitalistlerin isteği doğrultusunda kapanacak. Masada yer alan AKP iktidarı, patron örgütü TİSK ve Türk-İş ağalarından oluşan şer üçlüsünün marifetiyle işçiler bir kez daha sefalet ücretine mahkum edilecek. Güya işçiler adına masada yer alan Türk-İş ağaları “Elimizden gelen bir şey yok” nakaratını tekrarlayacaklar. Sarayın dalkavuğu Türk-İş ağası Ergün Atalay mikrofon kazasına uğramamaya özen göstererek pişkince kıvırmaya devam edecek.

İşçi sınıfının örgütlü iradesi oynan oyunu bozar!

Başta gerici-faşist iktidar olmak üzere bilcümle sermaye cephesinin 3.500-4.000 TL aralığında bir asgari ücret miktarı telaffuz edip, bayram havası estirebilmesi işçi sınıfının bilinç, örgütlülük ve mücadele alanlarındaki zayıflığından kaynaklanmaktadır. İşçilerin büyük kesimi her dokunanın bin ah işiteceği kadar tepki biriktirmişlerken bile asgari ücret gibi bir konuda dahi hala da edilgen kalabilmektedirler. Durum böyleyken formalite olarak bir araya gelen Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçiler lehine bir sonucun çıkması beklenemez. İşçilerin iradesinin olmadığı Tespit Komisyonu masasında toplanan şer üçlüsünün varlık sebebi kapitalist düzenin bekasıdır. İşçi sınıfına sefalet koşullarını layık gören ve kapitalistlerin büyümesine hizmet edenlerin sahneledikleri sahte oyunu bozmanın yolu işçi sınıfının mücadele sahnesine çıkmasından geçmektedir.

Dolayısıyla, azami sömürü koşullarında sefalet ücretine mahkûm edilen işçi sınıfı saflarında biriken öfkenin eylemli tepkiye dönüştürülmesini, bu çerçevede “İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret” mücadelesinin üretim alanlarında ete kemiğe bürünmesini sağlamak günün en acil görevidir.