Grup Toplu İş Sözleşmeleri, binlerce işçinin temel hak ve çıkarları için sermayedarlarla karşı karşıya geldikleri ve taleplerini ortaya koydukları mücadele süreçlerinden biridir. Sözleşme süreçlerinde verilen mücadelelerde, işçi sınıfı örgütlülüğü ve gücü oranında kazanım elde eder.
Grup Toplu İş sözleşmelerinin başında metal sektörü sözleşmesi gelmektedir. Türkiye’nin belkemiği sayılan temel işletmelerinde çalışan on binlerce işçiyi kapsaması ise sözleşmenin önemini daha da arttırmaktadır. Bunun yanı sıra, metal işçileri sözleşme süreçlerinde öne çıktığı ve mücadele ettiği bir geleneğe de sahiptir.
Metal sektöründe 2021-2023 dönemini kapsayan Toplu İş Sözleşmesi süreci eylül ayı itibariyle başladı. Sektörde yetkili sendikalardan Türk Metal ve Birleşik Metal taslaklarını açıklarken, Öz Çelik İş’in taslağından ise halen haber yok.
Sektörde yetkili sendikaların sundukları taslaklar, metal işçilerinin ihtiyaçlarını, taleplerini ve beklentilerini karşılamaktan çok uzak. Bununla beraber, taslaklarda kadın metal işçilerinin özgün talepleri ise neredeyse hiç yeralmıyor. Oysaki bir önceki döneme göre sınıf kardeşleriyle birlikte metal işçisi kadınların sorunları daha da ağırlaşmış durumda.
Metal işçisi kadınların durumu
Erkek işçi ağırlıklı bir sektör olan metal sektöründe kadın işçilerin sayısı son yıllarda ciddi oranlarda arttı. Çifte baskı ve ezilmişliği yaşayan kadın metal işçileri, çalışma yaşamında pek çok sorun yaşadığı gibi, pandemi sürecinde bu sorunlar daha da artış gösterdi. Toplumsal eşitsizlik nedeniyle işgücüne katılımı erkek işçilere nazaran daha düşük olan kadın işçilerin, pandemi sürecinde işgücüne katılımları da yarı yarıya azaldı. Yapılan araştırmalar, kadın işçilerin kısa çalışma, ücretsiz izin vb. uygulamalardan daha çok etkilendiğini gösteriyor. Aynı zamanda çocuk bakım sorumluluğunu da taşıyan kadın işçilerin azımsanmayacak oranda bir kısmı, istihdamdan geri çekilmek zorunda kaldı. Pandemi nedeniyle ev ve çocuk bakımını daha fazla göğüslemek zorunda kaldılar. İşçiler üzerinde baskı, şiddet ve taciz artarken, kadın işçiler bu sorunları daha da ağırlaşmış şekilde yaşamaya devam ettiler.
Sözleşme taslaklarında kadın işçilerin talepleri
Hal böyleyken, kadın işçilerin talepleri sözleşmelerde kendine yer bulmuş değil. Birleşik Metal İş Sendikası’nın “8 Mart günü kadın işçiler için ücretli izin kabul edilsin” talebi dışında taslaklarda kadınlar için özgün bir talep yeralmıyor. Dahası, bir önceki dönem taslaklarda gündeme gelen kadına yönelik şiddet karşı önlemler, bu dönemde anılmadı bile. Hatırlanacağı üzere, göstermelik de olsa Türk Metal kadına yönelik şidddeti önlemek amacıyla “Kadın İşçiler Kurulları”nı, Birleşik Metal ise “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu”nu önermişti.
Gelin görün ki, aradan geçen süreçte kadınları hedef alan şiddet çok ciddi boyutlarda artış sergilerken, bu durum sözleşme taslaklarında hiçbir şekilde yer bulmadı. Dahası, Birleşik Metal İş Sendikası, geride kalan dönemde şiddete karşı mücadeleyi fabrika sınırlarında gerçekleşen eylemlerle gündeme getirmesine rağmen, şiddet sorununa sözleşme taslaklarında sembolik olarak dahi yer vermedi. Taslaklarda, çalışma yaşamında cinsiyet eşitsizliğini engelleyecek hususlar bile es geçildi. Kadın işçiler için özel bir önem taşıyan çocuk bakımı sorununa karşı kreş vb. taleplere bile yer verilmedi.
İşbirlikçi ihanetçi bürokratik kastın, kadın işçilerin somut taleplerine gözlerini kapamalarına, taleplerini yok saymalarına karşı yapılması gereken şey, başta kadın işçiler olmak üzere, metal işçilerinin inisiyatifi ele alması, kendi somut talepleri ile mücadeleyi yükseltmesi olmalıdır.
Yoksa metal işçileri, bu sözleşme döneminde bir kez daha kaybetmekle yüzyüze kalacaktır.
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları