İdeolojik söylemini din istismarı ile şoven ırkçılığın yaygın kullanımı üzerine inşa eden AKP-MHP rejiminin yağma ve talana dayalı yapısı onu “kara paraya” bağımlı hale getirdi. Bu ise ülkeyi uluslararası çapta mafya babaları ve uyuşturucu baronlarının mekanına dönüştürdü. “Yerli/milli” safsatasıyla suçlarını örtmeye çalışan rejim, içine düştüğü çürüme ve yozlaşma çukuruna emekçilerin çocuklarını da çekip mahvediyor.
Bir yanda “kara para” aklama manevraları ile Kılıçdaroğlu’nun “temiz para” tartışmaları öte yanda ise bütçe görüşmeleri...
***
AKP-MHP iktidarı krizi derinleştiren ekonomi politikalarının sonucunu emekçilere fatura ediyor. Saray rejimi yıllardır uygulanan politikalarla israfı artırırken, “vergi harcamaları” ile sermayeye bütçeden sürekli büyük kaynaklar transfer ediyor. Emekçilerin sırtına yüklenen KDV ve ÖTV’nin yanı sıra bütçedeki açık yüksek faizli borçlarla kapatılmaya çalışılıyor.
İktidar faiz giderleri, alınmayan vergi gelirleri, sosyal yardım ve tarım desteklerindeki artışlar ve büyüyen bütçe açığı ile seçimlere hazırlanıyor.
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri TBMM’de sürerken faiz ödemeleri 566 milyar TL olarak açıklandı. 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ni inceleyen uzmanlar öncelikle 2023 Bütçesi’nde, 2022 yılı Bütçesi’ne (GT) göre, bir bütün olarak harcamalarda yüzde 43 oranında bir artış öngörüldüğünü ifade etti. Bunun yanı sıra hazırlanan bütçe önerisinde yandaş şirketlere garanti ödemelerindeki artış da dikkat çekiyor.
***
Bütçede en fazla ödenek sağlığa ayrılmış durumda. Sağlık harcamaları için ayrılan ödenek 697 milyar TL ancak bunun ne kadarı piyasalaşan sağlık hizmetlerine peşkeş çekilecek bu kısmı belirsiz.
İkinci en fazla ödenek ise eğitim harcamaları için ayrılan ödenek 650 milyar TL. Milyonlarca öğrenciye, eğitim emekçisine ayrılan pay gerçekte bu kadar değil ve giderek azalıyor.
Tarıma ayrılan 143 milyar TL’nin sadece 54 milyar TL’si “köylü ve küçük üreticiye” ayrılmış geri kalanı ise sermaye sahiplerine dönük.
Sermayeye bütçeden destek anlamına gelen vergi harcaması (muafiyet, istisna ve indirimler biçiminde alınmasından vazgeçilen vergi) 994 milyar TL. Sermayeden alınacak 994 milyar lira vergiden vazgeçilecek.
Tüm sosyal yardımlara ayrılan miktar 258,4 milyar TL olarak belirlenmiş.
***
Faiz harcamalarına ayrılan ödeneğin bütçedeki üçüncü büyük ödenek miktarı olarak yani 566 milyar TL olduğu belirtiliyor. Faiz harcamaları KKM’de hesabı olanlara, tahvil ve borç faizleri olarak yerli ve yabancı sermayeye aktarılacak. Yaşanan politik atmosfere bağlı olarak derinleşen krizin sonucu olarak faiz ödemeleri artacak ve bu emekçilerin maaşlarının düşmesine ve yoksulluğun artmasına yol açacak.
Bütçe teklifinde 4,5 trilyon TL’lik gider; 3,8 trilyon TL’lik gelir, yani 659 milyar TL’lik bir bütçe açığı öngörülüyor. İktisatçı Mustafa Durmuş bu açığı şu şekilde anlatıyor:
"Bütçe açığı vererek ekonomi büyür. Talebi artırarak büyüme kaydedilebilir ancak bunun çok ağır bir bedeli vardır."
Durmuş Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada tabloyu şu şekilde tarifliyor:
“Biz bunu iktisat bölümlerinin ikinci sınıflarında anlatırız. Bu kadar fazla bütçe açığı verdiğinizde, bunu karşılayacak bir üretim artışı söz konusu değilse -ki bu şartlarda mümkün değil- enflasyonu çok ciddi şekilde patlatırsınız.
Bu bir seçim ekonomisi ve seçim harcaması programı. Şimdiden başlamış durumdalar. Önümüzdeki yıl bütçenin de 4,5 trilyon lira civarında olması bunu gösteriyor.”
***
2022 yılı bütçesi ancak 6 ay “dayanabilmiş” sonunda ek bütçe olarak yeni bir bütçe çıkartılmıştı. Gerekçe olarak ise enflasyon olarak ifade edilmişti. Şimdi ise torba kanun görüşmelerinde KKM’nin bir yıl daha uzatılması gündemde. Saray rejimi düzenlenen bütçeyle sermayeyi kollamaya ve onun çıkarlarına uygun adımlar atmaya devam ediyor.