AKP şefinin “büyük projeler” ilan etme, “büyük balonlar” şişirme, “sahte/büyük vaatlerde” bulunma konusunda pervasız olduğu biliniyor. Rejim ne zaman sıkışsa Erdoğan büyük bir sahtekarlık peydahlıyor. Gaz veya petrol yatakları buluyor, ekonomiyi uçuracağını ilan ediyor, uzay çağını başlatacağını vaat ediyor, yerli marka otomobil yakında piyasaya çıkacak diyordu…
Tüm bunların ve benzeri başka ‘büyük vaatlerin’ kaba bir sahtekarlıktan başka bir anlam taşımadığı kısa sürede açığa çıkmıştı. Saray’dan beslenen medya sahtekarlığı manşet yapıp toplumu büyük yalanlara inandırmaya çalışıyor. Balon patladığında ise haberini bile yapmıyor. Bir süre sonra vaatler, projeler çöpe gidiyor, büyük balonlar patlıyor “cennet vaadi” yeni bir sahtekarlık manevrasına kadar unutuluyor, unutturuluyor.
Çöküşün eşiğine dayanan mafyatik Saray rejimini, dolayısıyla kendi paçalarını kurtarma telaşına düşen Tayyip Erdoğan ile müritleri, balonların en büyüğünü şişirme kararı almış görünüyor. Üstünde “sosyal konut projesi” yazan balonu bu defa fazla şişirmişler. Rejim çöküşün eşiğinde ama adamlar projenin beş yılda tamamlanacağını vaat ediyor. Seçim kazanma şansları olmadığı için ancak kaba zorbalıkla ayakta durabilen bu rejim, yağma/talan çarklarından beslenenler dışında tüm toplumu ekonomik krize sürüklemişken, utanıp sıkılmadan böylesine vaatlerde bulunuyor.
AKP şefinin palavralarına bakarsak, proje 2023-2028 yıllarını kapsayan 5 yıllık sürede tamamlanacak. Toplam maliyeti 900 milyar lira olacak. Bu süreçte 500 bin sosyal konut, 250 bin konut amaçlı arsa ve 50 bin işyeri yapılacağı iddia ediliyor. Geliri 14 ile 16 bin lira olanlar taksit ödeyerek konut ya da arasa alabilecekmiş! Asgari ücret 5.500 TL olduğu için proje işçileri ilgilendirmiyor.
Ayrıntılar çöplüğü olan projede gençlere ve emeklilere konut vaat ediliyor. Barınamadığı için üniversite eğitimini alamayan on binlerce gencin olduğu yerde, adamlar ‘gençleri konut sahibi’ yapacakları zırvasını ortaya atıyorlar. Büyük çoğunluğu Saray rejimi tarafından sefalete mahkum edilen emeklilerin hangi parayla konut alacakları belli değil. Bu sahtekarlıkla hem gençlerle hem emeklilerle hem kirasını ödemekte güçlük çeken milyonlarca emekçi ve kent yoksulu ile alay ediyorlar.
***
Tayyip Erdoğan, “Bu devasa sosyal konut projemizin ilk etabını oluşturan 250 bin konutu 2 yılda bitirerek hak sahiplerinin kullanımına sunmayı planlıyoruz” diyor. Bu vaatte de sahtekarlık kokusu var. Zira TOKİ’nin ülke çapında yarım kalan birçok projesi var. Yani TOKİ denen talan ve rant kurumu da yolun sonuna gelmiş görünüyor. Bu arada dolar kurunun sürekli yükselmesi ve bunu tamamlayan yüksek enflasyondan kaynaklı yandaş inşaat şirketleri bile devletin boşta kalan ihalelerine talip olmuyor. Zira maliyetler sürekli yükseliyor. Yani AKP şefinin 2 yılda bitecek vaadinin yerine getirilmesi olası görünmüyor.
Seçimlere 8-9 ay kalmışken, 20 yıldır iktidarda olan rejimin böyle bir proje ilan etmesinin konut sorununu çözmekle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Zira rejim için konut ve inşaat sınırsız talan ve ranttan başka bir şey ifade etmiyor. Bu proje de artık çöküşün eşiğine gelip dayanan, toplumsal meşruiyeti olmayan bir mafyatik rejimin seçim hamlesinden öte bir anlam taşımıyor.
Bu projeden nemalanmak isteyenler çok elbet. Nitekim yoğunluktan dolayı TOKİ’nin internet sitesinin çöktüğü belirtildi. AKP-MHP rejimi toplumun ezici çoğunluğunu sağlıklı beslenme olanaklarından bile yoksun bırakmışken, işçilerin, emekçilerin, kent yoksullarının konut için peşinat ödemek bir de onlarca yıl taksit ödeyebilecek halleri zaten yoktur. Bu da başvuranların konut sorunu yaşayanlar değil, bu alandan para kazanmayı hesaplayanlar olduğuna işaret ediyor. Barınma sorununu en derin şekilde yaşayanlar, ev kirasını ve faturaları ödemekte zorluk çeken, sağlıklı beslenme hakkından yoksun bırakılan emekçilerdir. Yani projenin barınma sorununu çözmekle en küçük bir bağlantısı bile bulunmuyor.
***
Türkiye’de emekçilerin barınma sorunu yeni ortaya çıkmadı elbet. Kapitalist mülkiyet ve üretim ilişkileri zaten bu sorunun çözümü önünde engeldir. Ancak Saray rejimi döneminde bu sorun hiç olmadığı kadar derinleştirildi. İşçiler, emekçiler, emekliler, öğrenciler, kent yoksulları ev, yurt kiralarının altında eziliyor. Öğrenci gençliğin “barınma” hakkı için bir hareket başlatması, barınma hakkı talebiyle yapılan eylemlere kolluk kuvvetlerinin vahşi bir şekilde saldırması, rejim şeflerinin ise terörist ilan ettikleri gençlere saldırması, sorunun boyutu hakkında fikir veriyor.
Kent rantı ve talanından beslenen dinci gericilik büyük kentlerde yaşayan emekçilerin de kabusu oldu. Zira AKP’li belediyeler emekçilerin evlerini yıkarak rant alanları yaratma politikası izledi. Okmeydanı’nda, Beykoz’da, Maltepe’de bu yıkımlar devam ediyor. Kolluk kuvvetlerini halkın üzerine sürerek, evlerini dozerlerle yıkan bir zihniyetin barınma sorununa çözüm üreteceğini söylemesi, emekçilerle küstahça alay etmekten başka bir anlam taşımıyor. 1100 odalı sarayda ikamet ederken çok sayıda yazlık/kışlık saray inşa ettirenlerin emekçilerin barınma sorununa çözüm üretmeleri eşyanın tabiatına aykırıdır.
AKP şefinin şişirdiği bu balonun seçime hazırlık çalışması olduğunu herkes biliyor. Zaten konunun uzmanları bu projenin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Bundan bağımsız olarak emekçilerin sağlığa uygun ve insanca barınmaya elverişli konut talepleri haklı ve meşrudur. Kapitalizm pek çok temel sorununun olduğu gibi barınma sorununun çözümü önünde de engeldir. Buna rağmen emekçilerin haklı/meşru talepleri için örgütlü mücadeleyi yükseltmeleri de insanca barınma ve yaşama hakkını savunmaları da büyük bir önem taşımaktadır…