Gerek ekonomiden sorumlu bakan Mehmet Şimşek, gerekse Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz son dönem her fırsatta açıklanacak üç yıllık Orta Vadeli Plan’ın (OVP) ekonominin kısa ve uzun vadeli sorunlarına çözüm getiren yepyeni bir plan olacağını söyleyip duruyorlar. Erdoğan iktidarı boyunca her birine farklı bir cafcaflı ad taktıkları ve yeni diye sundukları sayısız ekonomi programı açıklandı. Bunların çoğu açıklandıktan kısa bir süre sonra unutuldu gitti.
En uzun süreli uygulanan plan, eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile eski Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ortaklığı ile uygulanan “Türkiye Modeli” oldu. Bu “model”in emekçi halka ve ekonomiye faturasının ne kadar ağır olduğunu yaşayarak gördük. Ekonomi cari fazla verecek dendi, cari açık patladı. İhracat artacak dendi, ithalat patladı. Fiyat istikrarı sağlanacak dendi enflasyon patladı. Kurlar düşecek dendi, devalüasyon patladı. Döviz rezervlerimiz artacak dendi, Merkez Bankası’nın kasası boşaldı. Liralaşma olacak dendi, TL mevduatlar bile dövize endeksli hale geldi. Tüm bunlara paralel olarak emekçi kitleler daha da yoksullaşırken sermayenin kârları patlama yaptı.
Mehmet Şimşek-Cevdet Yılmaz ikilisinin hazırladığı plan, eksi göstermelik planlar gibi havada kalan planlardan birisi olmayacak. Tersine saray rejimi, bu planı hayata geçirmek için ısrarlı olacak. Çünkü saray rejiminin yeni ekonomi planı, enkaz haline getirdikleri ekonomiyi toparlamak için krizin bütün yükünü emekçilerin sırtına yıkmayı amaçlıyor. Bunun için iktidar, elinden gelen bütün çabayı ortaya koyacak.
Saray rejiminin yeni ekonomi planı, IMF’siz de olsa her yönüyle tam bir IMF programı olacak. Seçim sonrası devreye alınan uygulamaların ve IMF programının birer ön adımı ve parçasıydı. Kurların hızla yükseltilmesi, faizlerin adım adım artırılması, vergi artışları, akaryakıt fiyatlarının seçim öncesine göre ikiye katlanması, ardından iğneden ipliğe yeni zam dalgasının başlaması, yeni ekonomi planının kimliğini zaten ortaya koymuştu.
Son memur maaş zammı kararı da IMF reçetelerine uygun olacak şekilde alındı. IMF reçetelerinde, ücret artışlarının hükümetin enflasyon hedefini aşmaması genel bir kural olarak yer alır. 2024 yılı memur maaş zamlarının ilk altı ay yüzde 15 ve ikinci altı ay yüzde 10 oranında olmak üzere ortalama yüzde 20.75 ile sınırlı tutulması, tam bir IMF reçetesi uygulamasıdır. Merkez Bankası, 2024 yılında enflasyonun yüzde 33 olacağını tahmin ediyor. Memur zamlarının bu tahminin bile çok altında tutulması, Erdoğan iktidarının IMF’siz IMF programını, IMF’den bile insafsız uygulayacağının bir işareti. Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerinin hiçbir zaman tutmadığı ve bu hesabın zaten gerçekle alakası olmayan TÜİK enflasyonuna göre yapıldığı dikkate alınırsa, kamu emekçilerinin nasıl bir yoksullaşmayla karşı karşıya kalacağı ortada.
Yeni ekonomi planının karakterini ortaya koyan bir diğer gelişme de planın içeriği konusunda kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmazken, Şimşek-Yılmaz ikilisinin TÜSİAD’dan TOBB’a, ihracatçılardan bankacılara bütün patron örgütleriyle kapalı kapılar ardında özel toplantılar yapmasıydı. Şimşek-Yılmaz ikilisi bu toplantılarda sermaye sınıfının önde gelen temsilcilerine hem hazırlıkları hakkında bilgi verdiler hem de onların talep ve isteklerini toplayarak, programa patronların isteklerine göre son şeklini vermek için özel bir çaba sergilediler.
Sermayenin isteklerine göre ekonomi planı hazırlamak için yapılanlar bununla da sınırlı değil. Erdoğan iktidarı, yeni ekonomi planı için IMF’den de onay ve destek arayışı içinde. IMF ile ısınan yeni ilişkilerin başlıca hedefi, yeni OVP’nin IMF tarafından da uygun bulunarak desteklenecek nitelikte olmasını sağlamak.
IMF’nin bu ay içinde yapacağı yıllık değerlendirme çalışmalarının ardından hazırlayacağı raporda, yeni OVP hakkında olumlu değerlendirmelerin yer alması Erdoğan iktidarının ekonomi planının yürümesi için hayati önem taşıyor. Erdoğan iktidarı, yıllık raporda IMF’den alkış alacak bir programın, yana yakıla bulmaya çalıştığı dış kaynak sorununun çözümünü kolaylaştıracağını düşünüyor. IMF’nin olumlu rapor vereceği ekonomi planının, uluslararası sermayenin Türkiye’ye gelişini kolaylaştıracağı umuluyor. Kuşkusuz Saray rejiminin ekonomi planında, ülke varlıklarını küresel sıcak para fonları ve küresel sermaye gruplarına en karlı şekilde sunan maddeler yer alacak.
Erdoğan rejiminin ekonomiyi getirdiği yerde yurt dışından döviz bulmak en acil ve en kritik sorun haline geldi. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri eksiye düşmüşken bir yanda dış borç ödemeleri, diğer yanda yüksek cari açığı karşılamak için yüklü miktarda taze döviz girişine ihtiyaç olması, ekonomiyi her an durma tehlikesi ile karşı karşıya bırakıyor. Ekonominin kış aylarında bu yüzden büyük şoklarla karşı karşıya kalma ihtimali var. Öyle ki işin ucu IMF'ye tamamen teslim olmaya kadar gidebilir.
Bu yüzden Erdoğan’ın seçimlerden sonra yaptığı ilk iş, Körfez ülkelerinden para bulmak için tura çıkmak oldu. Ama Erdoğan, Körfez’deki dostlarından bile ihtiyacı olan sürede ve miktarda döviz bulamadı.
Bunun üzerine yönünü Batılı finans merkezlerine çeviren Erdoğan, ilk selamını Merkez Bankası başkan yardımcılıklarına küresel finans merkezlerinin hoşuna gidecek atamalar yaparak verdi. Bu selamı, Merkez Bankası’nın beklentilerin çok üstünde bir faiz artışı yapmasına izin vererek iyice görünür hale getirdi. Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminden çıkış yönünde atılan adımlar da bu çerçevede gündem geldi.
Erdoğan şimdi IMF’nin de onayını ve desteğini alan bir ekonomi planı açıklayarak küresel sermayeye tam teslimiyet bayrağını açmayı planlıyor. OVP’nin açıklanmasının hemen ardından Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, yeni ekonomi planını New York’ta küresel fonların temsilcilerinin beğenisine sunacak.
Erdoğan iktidarının yeni ekonomi planının, dibine kadar emekçi düşmanı olacağı, ekonomideki enkazı emekçilerin sırtına yıkarak sermaye sınıfını kurtarmayı amaçlayacağı her şeyi ile ortada. Emekçilerin karşı karşıya bulunduğu kapitalist saldırı, daha da şiddetlenerek sürecek. Sonucu ise sermayenin bu saldırısı karşısında işçi sınıfının ortaya koyacağı örgütlülük, birlik ve mücadelenin boyutu ve gücü belirleyecek.