Saray rejiminin son yıllardaki en gözde aparatı Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), AKP’liler arasında da tartışma ve ithamlara maruz kaldı. DİB şefi Ali Erbaş ile AKP yöneticilerinden Metin Külünk arasında başlayan çatışma, kokuşmuş mafyatik rejimde mevki ve rant kavgasının vardığı boyutu göstermesi açısından çarpıcıdır. İktidara ve sınırsız ranta sahip olmak, halka “din sosuna bulandırılmış ahlak satan” AKP’lilerin nasıl da ahlaksızlık, riyakarlık, yozlaşma ve çürüme bataklığına gömüldüklerini gözler önüne seriyor.
Külünk, Erbaş’ı “terör örgütleriyle” bağlantılı olmakla itham ediyor. Erbaş hakkında “FETÖ” ve PKK ile ilişkilerden haksız kazanç sağlamaya, yolsuzluğa ve rüşvete uzanan suçlamalarda bulunan Külünk, Ali Erbaş’ı hesap vermeye ve açıklama yapmaya çağırdı. Diyanet ise Külünk hakkında “yasal işlem” başlattığını duyurdu.
Külünk’ün Erbaş’a yönelik paylaşımları
Külünk ağustos ayında sosyal medya hesabından Almanya’da faaliyet gösteren Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nde (DİTİB) “FETÖ üyelerinin etkin olmaya başladığını” söylemiş ve Ali Erbaş’ın yanıtlaması için 8 soru sormuştu. Ardından ise 5 Eylül'de sosyal medya hesabından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a sorular sormaya devam etti. Külünk bazı isimleri de açık etti.
Sorularda adı geçen kişilerden birinin Fatih Kurt olduğu iddia ediliyor. Doç. Dr. Fatih Kurt, 2012- 2017 yılları arasında Hac ve Umre Eğitim Daire Başkanlığı yaptıktan sonra 20 Aralık 2017’de Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü’ne atandı. Beş yıl bu görevde kalan Kurt, 14 Mayıs seçimlerinde AKP’den milletvekili aday adaylığı için istifa etti ve listede yer verilmeyince Diyanet’e geri döndü. Kurt, haziran ayında Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti’ne girdi. Erbaş’ın en yakınındaki isimlerden biri olarak bilinen Kurt, yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un da kız kardeşiyle evli. Yani Bakan Tunç’un eniştesi.
Külünk’ün 5 Eylül’deki yolsuzluk paylaşımından bir gün sonra Bakan Tunç, Erbaş’ı ziyaret etti. Ardından da Külünk hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusundan önce Erbaş’ın, Erdoğan ile görüştüğü ve Sarayın onayı ile bu adımı attığı iddia edildi.
Al birini vur ötekine
Tarafların birbirleri hakkındaki iddiaları, Sarayın aparatı Diyanetteki çürümüşlüğün boyutlarını göstermektedir. Bu tartışmalar, mafyatik rejimdeki parsa kavgasının vardığı boyutu ve Diyanet’in de bu bataklık içinde yüzdüğünü gözler önüne serdi. Zira bu kavganın arka planında devlet kurumlarının parsellenmesi ve oradan sağlanan rantın paylaşılması konusunda yaşanan anlaşmazlıkların olduğu, konuyu araştıran gazeteciler tarafından dile getiriliyor.
AKP-MHP bloğu parti-devlet olarak tüm kurumları kendi aralarında parselleyip dizayn etmeye devam ediyor. Bu sayede muazzam bir zenginliği kontrol altında tutan bu dinci-faşist blok emekçilerin dini duygularını istismar ederek, kurulan “talan düzenini” toplum nezdinde olağanlaştırmaya çalışıyor. Dini duyguların istismarında başı çeken Diyanet, bu yönüyle de saray rejiminin her zaman gözde/kullanışlı aparatı oldu.
Bu arada Diyanete dönük iddiaları ortaya atan Metin Külünk de bu yolsuzluk düzenini kuran AKP’nin tepesindeki şeflerden biridir. AKP’nin sayfasındaki özgeçmişini Milli Türk Talebe Birliği Orta Öğrenim Yönetim Kurulu üyeliğinden başlatmıştır. Sonrası ise sırasıyla Akıncılar Teşkilatı, Milli Selamet Partisi İl Gençlik Yönetim Kurulu Üyeliği, İstanbul İl Teşkilat Başkanlığı, İstanbul İl SKM Başkanlığı izlemektedir. 24, 25, 26 dönem İstanbul Milletvekili olan Külünk’ün geçmişinde İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri komiteleri görevi, İSO Hazır Giyim Meslek Komitesi üyeliği gibi işler de var.
Son dönemde AKP’lilerle girdiği tartışmalarla gündeme gelen Külünk, Sedat Peker’in ifşaatları üzerine eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından suçlanmıştı. Daha sonra Peker de para yolladığı siyasetçinin Metin Külünk olduğunu açıklamıştı. Sedat Peker’in ifşaatları Metin Külünk’ün, AKP’nin mafya yüzünü temsil ettiğini göstermişti. Nitekim Almanya’daki AKP’liler tarafından kurulan “Osmanen Germania” adlı çetenin soruşturmasında Külünk’ün de adı geçiyor. Külünk’ün şefi olduğu çetenin başına getirilen Necati Arabacı, insan kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, fuhuş, saldırı, gasp, haraç gibi suçlar nedeniyle Almanya’dan sınır dışı edilmişti. Alman medyası da Külünk’ün bu çeteyle yakın ilişkilerini deşifre etmişti.
AKP’nin yöneticisi olan Külünk’ün Diyanetin şefi Erbaş’la kavgaya tutuşmasının somut nedenleri tam ortaya çıkmış olmasa da bunun bir mevki ve rant kavgası olduğuna kuşku yoktur. Zira AKP gibi çürümüş, bir tür suç çetesi haline gelmiş yapılarda kavgalar parsa paylaşımında yaşanan anlaşmazlıklardan kaynaklanır. Ancak kavganın nedeni bu olsa da tarafların birbirlerine yönelttikleri ithamlar ciddidir. Bu yapılarda öbeklenen klikler, ancak parsa kavgasına tutuştukları zaman bazı gerçekleri dile getirirler. Zira suç ortakları birbirlerinin kirli sicillerini bilir ve oradan vurmaya çalışırlar.
Dinsel gericiliğin çatı partisi olan AKP’nin yöneticisi olan bir zat ile Sarayın kullanışlı aparatı Diyanetin şefinin koltuk, rant, mevki kavgası düzenin nasıl da tepeden tırnağa çürüdüğünü gözler önüne sermektedir. Ortaya saçılanlar ise, dinci-ırkçı ve mafyalaşmış devletin kurduğu yolsuzluk, soygun ve talan düzeninin suçlarıdır.