Fas’ta yaklaşık 12 milyar dolarlık hasara ve binlerce can kaybına yol açan depremin ardından, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankası’nın (DB) yıllık toplantısı Marakeş bölgesinde 9-15 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Kapitalistler sınıfının işçi ve emekçilere yönelik saldırılarını planlı ve programlı olarak yürütmenin temel araçları olan bu iki emperyalist kurum 2023’ün yıllık toplantısını 50 yıl aradan sonra ilk kez Afrika’da gerçekleştiriyor.
Dünyanın en güçlü ekonomi politikası yapıcıları, savaş, eşitsizlik ve iklim değişikliği zamanlarında “büyümek ve küresel ekonomiyi istikrara kavuşturmak için çalışacak” ve dediklerine göre Afrika’ya odaklanacaklar. Zira yoksul ulusların bu iki kurumda yeterince temsil edilmediği yönünde “artan bir basınçla” karşı karşıyalar. Her ikisi de yakın zamanda Afrika’ya yönetim kurullarında ek sandalye vermeyi planladıklarını açıkladı.
Fas Ekonomi ve Maliye Bakanı Nadia Fettah Alaoui 15 bin kişinin katılımından kaynaklı Marakeş’in kazancının altını çizdi ve şunları ifade etti:
“Fas bu etkinlikten çeşitli düzeylerde yararlanacak...Krallık ayrıca, strateji olarak geliştirdiği yaratıcı yaklaşım sayesinde kalkınma yolunu aramaya başlayan Afrika kıtasıyla küresel finans kurumlarının yakınlaşmasından da yararlanacak…
…Ne kadar finansal kaynağın mevcut olduğu, gıda güvenliği ile borç veya iklim finansmanı ile ekonomik dış yatırım arasında seçim yapmamız gerektiği hakkında konuşurken ikisine de ihtiyacımız var. Gelişmekte olan ülkelerin tüm bunlara ihtiyacı var ve dünyadaki büyümenin geleceği Afrika’da büyümeye ihtiyaç duyuyor.”
Bankacılar, maliye bakanları, finans sektörü, kalkınma işbirliği temsilcileri ve merkez bankası başkanları, dünyanın her yerinden finans uzmanları ve yaklaşık 15 bin misafir Marakeş’te bir araya geldi. Bir araya gelen bu emperyalist kurumların şefleri enflasyon, faiz oranları ve büyüme beklentileri hakkında konuştular. “Sürdürülebilirlik” ve “iklimin korunması” toplantının ön planında yer aldı. Örneğin tarımda tohumların değişen iklime ve kuraklığa uyum sağlaması gerektiği konuşuldu ve “iklimden zarar gören ülkelerin kredi ödemelerinin ertelemesine izin verilmeli” denildi. Tüm bölgesel kalkınma bankalarının dahil edilmesi halinde önümüzdeki 10 yıl içinde 200 milyar dolara kadar kaynağın sağlanması hedeflendi. Enflasyon ve borç da ana temalar olarak gündemdeydi.
Fas merkezli İklim ve Kalkınma için İmal Girişimi müdürü İskander Erzini Vernoit, özellikle Arap ve Afrika ülkelerinin, “kendi sebepleri dışında çeşitli dışsal şokların vurduğu çok sayıda krizin yaşandığı bir dönemde” olduğuna işaret ediyor. Bu şoklar arasında Ukrayna’daki savaşın yol açtığı artan enerji ve gıda maliyetleri de var. Bu zorluklar, özellikle birçok ülkenin sağlık ve eğitimin toplamından daha fazlasını borçlara harcadığı Afrika’da belirgindir. Afrika aynı zamanda iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız bölgeler arasında yer alıyor.
Ortadoğu’da bir yangının çıkabileceği korkusu
190’dan fazla ülkeden katılımcı Marakeş’te bir araya gelirken, Orta Doğu'daki şiddetin artmasıyla “iyimserlik” azalıyor. Orta Doğu’daki savaş, hala pandemik krizle ve Ukrayna savaşının sonuçlarıyla uğraşmak zorunda olan küresel ekonomiyi tehdit ediyor. Bu konudaki endişeler, Fas’ın Marakeş kentinde sona eren yıllık toplantıdaki havayı gölgeledi. Yıllık toplantıdaki tüm tartışmaların üzerinde Ortadoğu’da bir yangının çıkabileceği korkusu vardı. İsrail’deki mevcut durumun küresel ekonomi üzerinde nasıl bir etki yaratacağı belirsizliğini koruduğu ancak şokun şimdiden çok derin olduğu belirtiliyor. Korkulardan biri de petrol ve gaz fiyatlarının hızla artması ve enflasyonu yeniden alevlendirmesidir.
Cuma günü Brent ham petrolünün varil fiyatı bir önceki güne göre yüzde 4 artışla 90 doların üzerine çıktı. IMF başkan yardımcısı Gita Gopinath, ham petrol fiyatlarındaki yüzde 10’luk artışın bir yıl sonra enflasyon rakamlarına yüzde 0,4 artışla yansıdığını, üretimin ise hafif düştüğünü söyledi. Dünya, Orta Doğu’daki çatışma ve bunun enerji fiyatları üzerindeki etkisi de dahil olmak üzere bir dizi şokla karşı karşıya. Hamas’ın en önemli destekçisi olan İran ise, yaptırımlara rağmen son yıllarda petrol üretimini artırmayı başarıyor.
Jeopolitik çatlakların üye ülkelerin nihai bir tebliğ üzerinde anlaşmalarına izin vermediği belirtiliyor. Ukrayna savaşının sınıflandırılması sorununun bir fikir birliğine varmayı zorlaştırdığı söyleniyor. 24 yönetici direktörden oluşan Uluslararası Para ve Mali Komite ise bu yılın sonuna kadar kotalarda önemli bir artış üzerinde anlaştığını duyurdu. Aynı zamanda komite, ilgili üye ülkelerin göreceli ekonomik güçlerinin daha iyi yansıtılması amacıyla ülkelerin oy kullanma paylarını yeniden dengelemeyi kabul etti. Çin, Hindistan, Brezilya ve Endonezya’nın yeterince temsil edilmediği düşünülmektedir. Ancak “yeniden dengelenme” ile Çin’in daha güçlü bir rol oynaması, ABD ve Japonya tarafından sabote edildi.
Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga, Marakeş’te yeni finansal araçların Dünya Bankası’nın borç verme kapasitesini yılda 15,7 milyar dolara kadar artırabileceğini söyledi. İcra Direktörleri, yoksulluğu ortadan kaldırma ve refaha katılımı sağlama yönündeki tarihi hedeflere “yaşanabilir bir gezegende” koşulunu ekleyen yeniden düzenlemeyi onayladı. Banga, yeni yeşil vizyonu şu şekilde gerekçelendirdi:
“Nefes alamıyor ve temiz su içemiyorsanız, yoksulluğu ortadan kaldırmanın pek bir anlamı yok.”
DB genel müdürü Kristalina Georgieva şunları dedi:
“Salgının başlangıcından bu yana küresel ekonomik toparlanma dengesiz olmayı sürdürüyor. Küresel büyümenin mevcut hızı, pandemiden önceki yirmi yılın %3,8 ortalamasının oldukça altında zayıf kalmaya devam ediyor. Orta vadede ileriye bakıldığında büyümenin daha da zayıfladığı görülüyor.”
Dünya Bankası, küresel ekonominin küresel üretimde 3,7 trilyon dolar kaybettiğini, bunun da en çok düşük gelirli gelişmekte olan ekonomileri etkilediğini tahmin ediyor. “Daha fazla insan yoksullaştı ve eşitsizlik daha da derinleşti.” Yanı sıra “En az 60 ülke borç krizinde” bulunuyor.
***
IMF ve DB gibi kuruluşlar, kapitalist sistemin parasal ve mali işlerinin ABD’nin denetiminde yürütülmesi amacıyla kurulmuş örgütlerdir. Mali sermayenin bu uluslararası sermaye kuruluşları, çeşitli ülkelerde kapitalistlere hizmet etmekte, sömürü, yağma ve talanı nasıl derinleştirecekleri konusunda onlara yol gösteriyor.
Özetle bu kuruluşlar mali sermayenin programını hayata geçirmek için çalışmaktadırlar. Ancak emperyalist batı dünyasının düzenine, onun tahakkümüne ve bazen kibirli tutumuna karşı Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkeler BRICS çatısı atlında bir araya gelerek Batı’ya karşı direnç oluşturmaya çalışıyor. 40 ülkenin BRICS’e katılmak için sırada beklemesi bu oluşumun etkili bir güç olma yolunda uzun mesafeler kat ettiğine işaret ediyor. Bu gelişme, Batı’nın hakimiyetindeki Dünya Bankası ve IMF’nin dünya ekonomisi üzerindeki egemenliğini adım adım sınırlandırmaya başladı.