“Diyarbakır’da bir kaya sanki yükselmiş Ay’a
Diyarbakır’da bir zindan zindanda Kaypakkaya
Nasıl ki sevgiyle kucaklamışsa ölümü
Nasıl ki doksan kere yirmi dört saat
Katlanmışsa acıya
Bize de anmak düşer coşkuyla”
“Bize de anmak düşer coşkuyla” … Anmak, anlamak ve daha ileriden aşmak düşer onları. Türkiye topraklarının bağrından nice devrimciler çıktı ve devrim davasına yaşamlarını adadılar. Nicesi ölümsüzleşti bu topraklarda. Mayıs ayı devrimciler için ayrı bir anlam teşkil eder. Mayıs ayında nice genç yiğit devrimcinin anısı düşer akıllarımıza.
“Düzene karşı devrim!” şiarının yükseltildiği ‘71 devrimci kopuşunu var eden önderlerden biriydi Kaypakkaya. Kurulu düzeni kökünden reddetti. Savunduğu değerlere ve sonsuz bir inanç beslediği sosyalizm mücadelesine leke sürdürmeden, başı dik ve onurlu bir şekilde ölümsüzleşti.
“Mahir Çayan ve arkadaşlarının topluca katledilmesinin, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesinin 50. Yılı içerisindeyiz. Gelecek yıl (2023) İbrahim Kaypakkaya’nın işkencede katledilişinin 50. Yılını anacağız. Deniz, Mahir ve İbrahim, bu üç devrimci lider bir arada, ‘68 devrimci gençlik kuşağını ve ‘71 Devrimci Çıkışını temsil ediyorlar”.
İbrahim Kaypakkaya, yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1948 senesinde Çorum’da dünyaya geldi. İlkokul çağına kadar doğduğu köyde kaldı. Ardından İlköğrenimini Karamahmut Köyü, Ortakışla ve Alacaköy’de tamamladı. 1961 senesinde Hasanoğlan Öğretmen Okulu'nu kazandı. Başarı ile öğretmen okulunu bitirmesinin ardından Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul’da Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’nda okudu. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğrencisiydi.
’60 ve ’70 yıllarda birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Amerikan emperyalizmine karşı yükselen anti-emperyalist mücadeleye ilgi artmaya başladı. Kaypakkaya, dönemin yükselen öğrenci hareketliliği ile birlikte 1965 senesinde kurulan Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) İstanbul Sekreterliği ile ilişki kurdu. Üniversitesinde örgütlenmek için çalışmalar yürüttü. 1968 Mart’ında Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’ndaki arkadaşlarıyla birlikte FKF’ye bağlı Çapa Fikir Kulübü’nü kurdu. Ardından FKF ve TİP içerisinde başlayan ayrılıklarla Milli Demokratik Devrim (MDD) görüşünü benimsedi.
Bu saflaşmada kendi duruşunu gerekçelendirirken şunları ifade etmişti:
“Gelişen zaman içinde FKF gençlik örgütünde bazı görüş ayrılıkları belirmişti. Bu bir bakıma, ilerleyen bilincin ve edinilen tecrübelerin doğal sonucuydu… Ben bu ayrılıkta MDD’yi (Milli Demokratik Devrim) savunan grup içerisinde yer aldım. Türk Solu ve Aydınlık Sosyalist Dergi çevresi, tam ve -kelimenin gerçek anlamında- devrimci mahiyette olmamakla birlikte, TİP’e göre, işçilerin, köylülerin, gençliğin ve diğer halk kitlelerinin demokratik ve devrimci anlamda eylemlerine biraz daha fazla ilgi göstermeye çalıştı.”
1969 ve 1970 senelerinde yükselen direnişlerde en ön saflarda yer aldı. Değirmenköy’de topraksız köylülerin jandarma eliyle gasp edilmiş topraklarını işgal etmesi eylemlerinde köylülerin, Demir Döküm, Pertrix, Horoz Çivi, Ege Sanayi, EAS Akü, Gslaved, Gamak, Singer, Derby ve Sungurlar’da gerçekleşen haklı grev ve direnişlerde işçilerin yanındaydı. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nde yine yürüyüşün en ön saflarındaydı.
1971 yılında Çorum ve yöresini gezerek, “Çorum ilinde sınıfların tahlili” adında izlenimlerini kaleme aldı. Malatya’da, Dersim’de ve Gaziantep’te bulundu, buralarda örgütsel çalışmalar yürüttü. 1972’de Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist (TKP-ML) ve ona bağlı olan Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu’nu (TİKKO) kurdu. Aynı dönem sıkıyönetim kararıyla hakkında arama kararı çıktı. 24 Ocak 1973’te Dersim’de Vartinik-Mirik mezralarındayken çıkan çatışmada yoldaşı Ali Haydar Yıldız’ı kaybetti, İbrahim yaralandı. 5 gün boyunca köylerde kalan İbrahim Kaypakkaya, 29 Ocak 1973'te kaldığı bir köyde, hain bir öğretmenin ihbarı üzerine yakalandı. Yaralı olmasına rağmen kilometrelerce yürütüldü, ayakları dondu. Çeşitli işkencelerden geçirildi, ser verip sır vermedi. 16 Mayıs 1973'te yeniden sorguya götürüldükten iki gün sonra Diyarbakır'a gelen babasına intihar ettiği söylendi ve parçalanmış bedeni teslim edildi. Ölümsüzleştiğinde 24 yaşındaydı.
Çelik aldığı suyu unutmayacak!
“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor. Belki biz olmayacağız, ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak!”
İbrahim Kaypakkaya’nın bir direniş destanı yazarak aramızdan ayrılışının 49. Yılı’ndayız. Kaypakaya devrimci duruşuyla, ser verip sır vermeyerek sermaye devletini tir tir korkutmaya devam etmektedir. Halen daha İbrahim Kaypakkaya’dan ve onun temsil ettiği devrimci değerlerden korkan sermaye devleti, nafile bir çaba içerisine girerek İbrahim Kaypakkaya’nın yazılarından oluşan “Bütün Yazılar” kitabının basımını yasaklamış, matbaalara ve yayınevlerine defalarca baskınlar düzenlemiştir. Aynı yasakçı saldırganlık ve tavır İbrahim Kaypakkaya’yı anlatan kitaplar üzerinden de sergilenmiştir ve sergilenmeye de devam etmektedir.
İbrahim Kaypakkaya, sınıf devrimcilerinin yükselttiği devrim davasında yaşamaya devam etmektedir. Ölümsüzlüğünün 49. yılında yiğit devrimci İbrahim Kaypakkaya’yı saygı ile anıyoruz.
M. Nevra