‘71 devrimci kopuşunun öncülerinden olan İbrahim Kaypakkaya, 50 yıl önce sermaye devleti tarafından işkencede katledildi.
Politik yaşamı, Değirmendere köylülerin toprak işgallerinden Kavel direnişine; üniversite işgallerinden anti-emperyalist gençlik eylemlerine, pek çok devrimci ve demokratik eylemin içinde gelişti. Kendisi de bu yaşamın içinde devrimcileşti. Bünyesinde yer aldığı “Proleter Devrimci Aydınlık” örgütü ile ayrım çizgilerini ortaya koyarak devrimci bir arayışın yolunu tuttu. O’nun yolunu devrimci örgütün inşası fikri ile kesiştiren, düzenin tüm kurumlarını karşısına alarak, devrimcilerin düzenle ideolojik ve fiili her türlü bağını koparmasının gerekliliğine inanması idi. Ve bunun gereklerini de yaptı. Savunmasının şu satırları onun devrimci mücadeledeki kararlılığın ve ısrarının da adıdır:
"Ben buraya kadar anlattıklarımı samimiyetle inandığım marksist-leninist düşünce uğruna yaptım. Ve sonuçtan pişman da değilim. Bir gün sizin elinizden kurtulursam gene aynı şekilde çalışacağım.”
İbrahim Kaypakkaya’nın, kuruluşundan itibaren Türk sermaye devletinin sınıf karakterini ve Kürt ulusuna dayatılan ulusal köleliğin tarihsel temellerini ortaya koyarak teşhir etmesi, Kaypakkaya’yı Türkiye devrimci hareketinde özgün bir konuma yerleştirdi. Kaypakkaya’yı sermaye devletinin işkencehanelerinde düşmanı bozguna uğratarak devrimci harekete miras bıraktığı direnme ruhunun temsilcisi olarak ele almak haklı ancak eksik bir değerlendirmedir. Zira o, dönemin devrimciliğine de sirayet eden; devrim-karşı devrim süreçlerini burjuva klikler arasındaki çıkar çatışmalarına dayandıran her türlü görüş ve iddiadan uzak, sermaye devletine karşı yükseltilmiş devrimci bir savaş bayrağı idi.
Sermaye devleti, Kaypakkaya’nın flamalarındaki, bayraklarındaki siluetinden hala korkuyor. Çünkü Kaypakkaya’nın işkencehanede zindanda ve düzen mahkemelerinde sergilediği devrimci militan direnişçi tutumu, bu topraklarda devrimci direnme geleneğini temsil eden bir eşiktir. Daha sonra binlerce devrimci militan, bu direnme geleneğini sokaklarda, zindanlarda ve mahkeme salonlarında savunulmuş ve sahiplenilmiştir.
“Çelik suyunu aldı, zaman devrime akıyor!”
Kaypakkaya’nın yarattığı devrimci değer ve birikim, bugün, ancak ve ancak devrimci sınıf mücadelesiyle buluşarak geleceğe taşınabilir. Zira Kaypakkaya ve onun gibi nice devrimcinin uğruna mücadele ettiği dava, emeğin sermayeden kurtuluşu kavgasıdır. Bu mücadeleyi zafere taşıyabilecek tek yol devrimci bir sınıf hareketinin yaratılarak sermaye iktidarını yıkmaktan geçmektedir.
İbrahim Kaypakkaya devrimci sınıf mücadelemizde yaşıyor!
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmezdir!
Devrimci Gençlik Birliği
Mayıs 2023