Ser verip sır vermeyen bir yiğit: İbrahim Kaypakkaya

İbrahim Kaypakkaya’nın da içinde yer aldığı devrimci önderler Türkiye devrim tarihinin önemli kilometre taşlarıydılar. Farklı devrimci örgütlerde yer almış olmalarına rağmen Türkiye Devrimci Hareketi’ne çok şey kattılar. Kararlılıkları ve militanlıklarıyla öne çıktılar.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 18 Mayıs 2016
  • 07:59

Devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşıyor!

 

İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden tam 43 yıl geçti. Diyarbakır’da vahşi işkencelerden geçirilip katledilen İbrahim Kaypakkaya ser verip sır vermedi. İbrahim Kaypakkaya aynı zamanda ‘71 devrimci kuşağının önderleri gibi reformizmin amansız düşmanıydı. Düzeni ve devleti devrimci temelde ideolojik-politik eleştiriye tabi tuttu. Parlamentarizme karşı şiddete dayalı devrim anlayışını savundu. Aynı zamanda pratikte de bu anlayışını savunmak için elde silah dağları mesken tuttu.

İbrahim Kaypakkaya’nın adı mücadeleyle anılan hayatı

İbrahim Kaypakkaya, 1949 yılında, yoksul bir ailenin çocuğu olarak Çorum’un bir köyünde dünyaya geldi. İbrahim Kaypakkaya daha 3 yaşındayken babası ile annesi ayrıldı. İbrahim Kaypakkaya, ilkokul 1. ve 2. sınıflarını Karamahmut Köyü’nde, üçüncü sınıfı Ortakışla Köyü’nde, dördüncü ve beşinci sınıfları da Alacaköy’de okudu…

İbrahim Kaypakkaya okuldan arta kalan zamanlarda ailesine yardım ediyordu. Koyun güderken bile yanına defter, kalem almayı unutmuyordu. Okumaya olan merakı her geçen gün artıyordu. Kitap okumayı çok seviyordu. Arkadaşlarının sevgisini çalışkanlığı, bilgisi, ağırbaşlılığı, yardımseverliği ve fedakarlığı sayesinde kazanmıştı.

İbrahim Kaypakkaya ilkokulu bitirdikten sonra devlet parasız-yatılı sınavına girdi ve başarıyla kazandı. Artık Ankara-Hasanoğlan Öğretmen Okulu öğrencisiydi. Okuldan artan kalan zamanlarda köye dönüyor ailesinin ve köylülerin işlerine yardım ediyordu. İbrahim Kaypakkaya öğrenci oluşunu, köylülerin yaptığı işleri yapmamak anlamında bir ayrıcalık olarak gören anlayışa yabancıydı.

İbrahim Kaypakkaya, ilk defa devrimci düşüncelerle Hasanoğlan Öğretmen Okulu’nda tanıştı. Sürekli olarak araştırıyor ve okuyordu. Politik gelişim sürecine davranışları ve ilişkilerinin devrimcileşmesi eşlik etti. Bu politik dönüşüm süreci onu çevre köylerde daha fazla tanınır hale getirdi. Gericilerin ve faşistlerin gözüne batmaya başlayan İbrahim Kaypakkaya “yeşili sevmiyorum” başlığı ile yazdığı kompozisyon nedeniyle gerici öğretmenlerin şimşeklerini de üzerine çekmişti.

İbrahim Kaypakkaya, Hasanoğlan’dan “pekiyi” derece ile mezun oldu. Girdiği sınavı kazanarak İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’na kayıt yaptırdı. Artık devrimcilik onun için yaşamının temel parçası, gayesiydi. Kısa bir süre sonra okuldaki devrimci gençler arasında ismi öne çıktı. Gençlerle tartışıyor, onları güçlendiren ve örgütleyen bir devrimci olarak öne çıkıyordu. Kemalizm’in dönemin devrimci hareketi üzerindeki politik etkisine karşı amansız mücadele veriyor, Kürt ulusal sorununa ilişkin olarak dönemin en özgün değerlendirmelerini yapıyordu. Çok geçmeden polis İbrahim Kaypakkaya’yı tanımaya başladı ve fişledi.

İbrahim Kaypakkaya, artık Çapa’daki devrimci çevrenin önderlerden biriydi. Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Fikir Kulübü’nün kuruluşuna önderlik etti. Ardından başkanlığına seçildi. Bu gelişmeler üzerine okul yönetimi harekete geçti. İbrahim ve arkadaşlarını okuldan attı. İbrahim Kaypakkaya, okuldan atılınca bir süre otelde çalıştı, patronla kavga edince oradan ayrıldı. Geçimini matematik dersleri vererek sürdürmeye çalıştı.

İbrahim Kaypakkaya yaşanan zorluklara rağmen tüm zamanı ve enerjisini devrimci mücadele için harcıyordu. Politik değerlendirmelerinin devrimci içeriği her geçen gün daha fazla artıyordu. Aynı zamanda İstanbul’da yapılan tüm gösterilerin en ön saflarında yer alıyordu. İşçilere ve köylülere yönelik ajitasyon-propaganda- örgütlenme çalışmasına hız veriyordu.

İbrahim Kaypakkaya işçilerle yakın ilişki kurmak için her fırsattan yararlanıyordu. Ulaştığı alanlarda mücadeleyi derinleştirmek, tek tek fabrikalarda grev ve direnişlere işçileri hazırlamak için gece-gündüz çalışıyordu. 15-16 Haziran büyük işçi direnişinde de işçilerle omuz omuza kavganın içindeydi. İşçiler grev ve direnişlerde onu yanıbaşlarında buluyorlardı.

İbrahim Kaypakkaya 1971 başlarından itibaren, Çorum, Malatya, Dersim, Antep illerinde, kırsal kesimde köyleri dolaşıp örgütlenme çalışmasına katıldı. Aynı zamanda bölgenin tahlili üzerinde yoğunlaştı. Daha rahat propaganda-ajitasyon yapmak ve Kürt halkıyla daha rahat ilişki kurmak için Kürtçe öğrendi.

Toplumsal devrimci gelişmeyi boğmak için 12 Mart askeri faşist darbesi gerçekleştirildi. 12 Mart faşist darbesi devrimci önderleri yok etmek anlayışıyla hareket etti. Devrimci önderlere yönelik sürek avına özel önem verdi. 30 Mart 1972’de Kızıldere’de Mahir Çayan ve yoldaşları, Deniz, Yusuf ve Hüseyin 6 Mayıs 1972’de darağacında, THKO önderlerinden Sinan Cemgil ve yoldaşları Nurhak dağlarında katledildiler. Tüm bu gelişmeleri büyük bir devrimci duyarlılıkla izleyen İbrahim Kaypakkaya, Sinan Cemgil ve yoldaşlarını ihbar eden muhtarı cezalandırdı. Bu eylem İbrahim Kaypakkaya’nın devrimci dayanışmadan ne anladığını, siper yoldaşlığını nedenli önemsediğinin en açık göstergesiydi.

İbrahim ve yoldaşlarının Dersim köylerindeki örgütlenme faaliyetleri sürüyordu. O dönemde sermaye basınında yer alan haberlerde İbrahim Kaypakkaya’nın 60 kişilik bir grup arkadaşıyla TKP/ML’yi kurduğu ifade ediliyordu. 24 Ocak 1973’te Fehmi Altınbilek komutasındaki faşist güçler bir köyü sardılar. Yiyecek almaktan dönenler arasında bulunan Ali Haydar Yıldız baskını fark edip yoldaşlarını uyarmaya çalıştı. Girilen çatışmada Ali Haydar katledildi.

İbrahim Kaypakkaya çatışmadan yaralı olarak kurtuldu. Yaralı olarak gittiği bir köyde, gerici bir öğretmen tarafından ihbar edildi. Bunun üzerine Fehmi Altınbilek katilinin komutasındaki güçler İbrahim Kaypakkaya’yı esir aldılar. İbrahim Kaypakkaya Mirik Mezrası’ndan alınıp Kutuderesi Karakolu’na götürüldü. Karlar ve buzlar üzerinde yürütülen İbrahim’e ağır işkenceler yapıldı. Bu işkenceler nedeniyle on ayak parmağından dokuzu donan İbrahim Kaypakkaya’nın parmakları Diyarbakır’da kesildi.

18 Mayıs 1973… İbrahim Kaypakkaya’nın ölümüne direnişine tanıklık eden işkenceci katiller, onu katlettiler. Katledilmesini intihar etti yalanıyla gizlemeye çalıştılar. İbrahim Kaypakkaya vahşi işkenceler karşısında bir an olsun sendelememiş, devrim davasına duyduğu inançla düşmanın yüreğine korku salmıştı. O, bu nedenle, faşist cellatlar tarafından katledilmişti.

İşkencecilerin bilgi alma çabalarına yönelik tutumu açık ve netti: İbrahim Kaypakkaya; “Biz komünistler örgütsel çalışmamız ve yoldaşlarımız hakkında bilgi vermeyiz…. Size anlatmayı gerekli görmüyorum” diyerek devrimci direniş geleneğinde önemli bir çığır açtı. Bu tutum düşmanın yüreğindeki korkuyu büyüttü. Bu nedenle ölüsünden bile korktukları için otopsi bile yaptırmadılar. Mezarı başında haftalarca silahlı nöbet tuttular.

İbrahim Kaypakkaya yaşıyor!

İbrahim Kaypakkaya’nın da içinde yer aldığı devrimci önderler Türkiye devrim tarihinin önemli kilometre taşlarıydılar. Farklı devrimci örgütlerde yer almış olmalarına rağmen Türkiye Devrimci Hareketi’ne çok şey kattılar. Kararlılıkları ve militanlıklarıyla öne çıktılar. Onlar, gösterdikleri siper yoldaşlığı ruhuyla isimlerini Türkiye devrim tarihine altın harflerle yazdırdılar. Onlar ortak düşmana karşı savaşırken, birbirlerini sahiplenmenin en güzel örneklerini sergilediler.

Partimizin kuruluşu, onyıllardır bu topraklarda devrim ve sosyalizm davası uğruna kavga vermiş, emek harcamış, acı çekmiş, büyük yiğitlik örnekleri sergilemiş dünün ve bugünün devrimci kuşaklarının yarattığı birikimin güvenceye alınmasıdır.” (TKİP Kuruluş Bildirisi) 

Yeni Ekimler’in Partisi ser verip, sır vermeyen yiğit devrimci İbrahim Kaypakkaya’yı devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşatmaya devam edecektir.