BM, genel kurul toplantısının öncesinde yeni bir İklim Zirvesi gerçekleştirdi. Zirveye, başta ABD Başkanı Barak Obama olmak üzere, aralarında sermaye devletinin Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan'ın da bulunduğu 120'nin üzerinde ülkenin devlet ve hükümet başkanları katıldılar. 23 Eylül'de New York'ta gerçekleştirilen zirvede, ayrıca, çeşitli ülkelerden patronlar, politikacılar ve sanatçılar da bulundular.
BM'in bu zirvesi de sözde dünyanın ekolojik dengesi ve iklim değişikliğine ilişkin sorunların ele alınacağı, çözüm önerilerinin üretileceği ve bu çerçevede geleceğe dönük bir takım kararların alınacağı bir zirve olarak toplanmıştı. Hiç değilse görüntü buydu. Ne var ki, bu zirve öncekilerden de başarısız bir zirve oldu. Daha doğrusu bu zirvede, özellikle ikili görüşmelerde, örneğin IŞİD sorunu, Obama'nın IŞİD planı ve ABD'nin Ortadoğu'ya müdahale planı konuşuldu, ama iklim değişikliğine ilişkin kayda değer hiç bir şey konuşulmadı. Bu bakımdan zirveye tam bir ciddiyetsizlik hakimdi.
Şöyle ki, zirvede, bırakalım sorunun gerçek mahiyetinin ortaya konulması, daha önce aldıkları bir ev ödevi niteliğindeki, sorunun kapsamından fersah fersah uzak yaklaşımların ifadesi kararların dahi adı anılmadı. Ya da alınan kararların ortada bırakıldığı, iklim değişikliği sorununun insanlık ve tüm bir canlıların yaşamı bakımından taşıdığı büyük tehlikelerin zirveye katılanların umrunda olmadığı açığa çıktı. BM genel Sekreteri Ban Ki Moon'un bu konuda yaptığı oldukça dokunaklı(!) konuşmayı kimse dinlemedi bile.
Açıkçası, BM'in New York'taki İklim Zirvesi tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Başta ABD olmak üzere, büyük çoğunluk karbon fiyatlarının belirlenmesine ilişkin karar taslağına ilgi göstermediler. Yaptırım gücü olan hiç bir karar da çıkmadı zirveden. Sadece, küresel ısınma artışının 2°C sınırlamansı tavsiye kararı alındı. Bu karar allanıp pullanıp bir şeyler yapılıyormuş görüntüsü verilmek istendi. Ve bir de, gelecek zirvede kapsamlı bir anlaşma sağlanması temennisinde bulunuldu, hepsi bu.
Kapitalizm doğaya ve insana yabancıdır
New York'taki İklim Zirvesi’nde ortaya çıkan tablonun şaşılacak bir yanı yoktur. Zira zirvede bir araya gelenler kapitalizmin temsilcileridir, kapitalist dünyanın efendileridir. Çevreciler ve kapitalizmin ıslahını kendilerine program yapmış reformistler, kapitalistlerin iknası gibi beyhude çabalarla zamanı tüketedursunlar, gerçekler kendi mecralarında var olmayı sürdürecektir.
Kapitalizm insana da doğaya da yabancıdır. Kapitalizm bugüne dek ne doğaya, ne de insana ilişkin herhangi bir sorunu çözmüştür. O bu sorunları çözmeye muktedir değildir. Bunun içindir ki, kapitalizm insana ve doğaya dair sorunları çözmek şöyle dursun, daha bir ağırlaştırmış ve hatta yeni sorunlar eklemiştir.
Kapitalizm insanın ve insanlığın, gelinen yerde tüm bir canlıların ve canlı yaşamın ve nihayet doğanın ihtiyaçlarından hareket etmez. O, kâra dayalı bir düzendir. Bu düzense insanı ve doğayı yıkıma uğratmak üzerine kurulmuştur. İnsanla ve doğayla barışık olmak, kapitalizme yabancıdır. Zaten kapitalizm doymak bilmez kâr hırsı ve rekabet yüzünden doğanın kendisini yenilemesi mümkün olamıyor. Bu nedenledir ki, insanlığın ve tüm canlıların geleceği tehlikededir.
Kapitalist dünyanın efendileri zirve üstüne zirve toplayadursunlar, ekolojik denge ve iklim değişikliği sorunları da dahil, hiç birinden insanlığın ve doğanın geleceğine ilişkin gerçek bir çözüm çıkmayacaktır. Sel ve deprem gibi yıkıcı felaketler sıklaşarak ve çoğalarak devam edecektir. Orman yangılarının önü alınmayacak, ormansızlaşma sürecek, ağaca düşmanlık bir politika haline gelecek, HES yapımları durdurulamayacak, karbondioksit salınımı sürekli artacak, kuraklık ve açlık her yıl daha da büyüyen bir sorun olacaktır. Yapılan her zirve döne döne bunu gösteriyor, BM'in New York zirvesi bunun yeni bir kanıtı olmuştur.
İnsanlığın ve doğanın geleceği sosyalizmdir
Bir kez daha, kapitalizm insanlığa ve doğaya bir gelecek sunmuyor. Çünkü, kapitalizm geleceksizliktir. Kapitalizm var oldukça, petrol, kömür ve enerji şirketleri, HES'ler insan yaşamını hiçe saymaya ve doğanın dengesini bozmaya devam edeceklerdir.
Kapitalizmin kâra dayalı düzeni ve plansız anarşik yapısı, gelinen yerde artık canlı yaşam koşullarını bile tehdit eder hale gelmiştir. Gezegenimiz üzerinde milyarlarca yıllık bir evrimin ürünü olan bugünkü canlı yaşam dengesi, bugün kapitalizmin sınırsız kâr ve yağma hırsının büyük tehdidi altındadır. Bilim adamları son zamanlarda özellikle sıklaşan, yaygınlaşan ve yıkım gücü görülmemiş boyutlarda genişleyen çevre felaketlerini bu tehlikenin ilk işaretleri sayıyorlar. Önü alınamadığı taktirde, kendi başına küresel ısınmanın bile gezegenimiz üzerindeki canlı yaşamın sonunu hazırlayabileceğini önemle vurguluyorlar.
İnsanlığın geleceği ile gezegenimizin geleceği üst üste düşmüştür. İkisinin geleceği de sosyalizmdir. Kapitalizmin insanlıkla birlikte gezegenimiz için de hazırladığı felaketli sondan kurtulmanın sosyalizmin dışında bir yolu, başka bir olanağı yoktur.
