Şi Jinping’in Avrupa ziyareti

Gelinen aşamada ikinci büyük ekonomiyi temsil eden Çin, hemen her açıda benzeri görülmemiş bir yükseliş içindedir ve dünya siyasetinin seyrini belirlemede ABD’nin biricik küresel rakibidir. ABD ile kendi arasındaki hegemonya mücadelesinde, uluslararası ilişkileri belirlemede temel önemde bir rol oynuyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 18 Mayıs 2024
  • 08:00

Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, 5-10 Mayıs tarihleri arasında Fransa, Sırbistan ve Macaristan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Üç ülkeyi kapsayan Avrupa turunun ilk önemli durağı Fransa oldu. Fransa önemli bir AB ülkesi ve Çin’in elektrikli otomobilleri söz konusu olduğunda önemli bir rol oynamaktadır. Şi, son beş yıldır Avrupa’ya ilk ziyaretini, jeopolitik çatışmaların yaşandığı bir dönemde gerçekleştirdi. Şi’nin Fransa’dan sonra yaptığı Sırbistan ve Macaristan ziyaretleri de uluslararası ilişkilerin aldığı bugünkü boyut itibariyle önem taşıyor.

Ukrayna’daki savaş Avrupa siyasetini sarsmaya devam ederken Şi, bir dizi konuda Avrupa konsensüsünün “karşısında yer alan” iki ülkeyi ziyaret etti. Sırbistan, Rusya ile tarihsel olarak yakın ilişkileri olan, Pekin’le de iyi ilişkiler geliştiren, AB ve NATO üyesi olmayan bir ülkedir. Macaristan ise, Ukrayna’ya askeri desteğin devam etmesine karşı çıktığı için Kremlin’le dost olmakla suçlanıyor. Sırbistan ve Macaristan ayrıca, Çin ile AB’yi aşan bir işbirliği sürdürüyor. Macron, Economist ile yaptığı bir röportajda “ikili düzeyde küresel sorunlar üzerinde ortaklığa devam etme kararlılığını” dile getirdi. Ve “Çin’in uluslararası kurallara uyması için her şeyi yapacağını” söyledi.  

Çin liderliği, Şi’nin Avrupa gezisini, “dostluğu ilerletme, karşılıklı güveni artırma ve geleceğe yönelik rotayı çizme yolculuğu” olarak nitelendirdi. Şi, Macron’la görüşmesinde, Fransa’ya Soğuk Savaş veya blok çatışmasını ortaklaşa önlemeyi önerdi. Bir arada uyumlu yaşamayı teşvik etmek ve eşit, çok kutuplu bir dünya için ortaklaşa çaba göstermek gerektiğini savundu. Ukrayna’daki savaş, Orta Doğu’daki durum, ekonomik işbirliği, iklimin korunması, yapay zeka, kültür, spor ve bilim alanlarında da işbirliği gibi konular, görüşmenin gündemleri arasındaydı.

Macron’un Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i ilk gün Şi ile üçlü toplantıya davet etmesi ise, Avrupa’nın ortak yaklaşımının yansıtılması çabası olarak yorumlandı. Zira daha geçen hafta Macron, Avrupa projesinin siyasi ve güvenlik boyutlarını güçlendirmemesi halinde dağılacağı uyarısında bulunmuştu. Çin ve Fransa devlet başkanları, ikili ilişkilerin stratejik istikrarının pekiştirilmesi, karşılıklı yarara dayalı işbirliğinin geniş potansiyelinden yararlanılması gibi bir dizi alanda fikir birliğine vardı.

Macron ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı üçlü toplantıda Şi, Çin ile AB arasında jeopolitik bir çatışma ya da temel bir çıkar çatışmasının olmadığını savundu. Çin ile AB’nin birbirini ortak olarak görmeye devam etmesi, diyalog ve iş birliğine bağlı kalması gerektiğine dikkat çekti. Ursula von der Leyen ve Macron’un, Çin’in devlet destekli otomobil üreticilerinin Avrupa pazarına akın ettiği ve “Çin’in kapasite fazlası üretim yaptığına” dair iddiaya, “kapasite fazlası diye bir şeyin olmadığını” vurgulayarak itiraz etti. Ukrayna krizine ilişkin ise Şi, “Ukrayna krizini Çin’in yaratmadığını ve bu krizin bir tarafı olmadığını, aksine Çin’in çatışmanın ilk ortaya çıkışından bu yana barış görüşmelerini kolaylaştırmak için yoğun bir şekilde çalıştığını” söyledi. Mevcut krizi, Çin’i itibarsızlaştırmak ve yeni bir Soğuk Savaşı kışkırtmak için kullanan hiçbir söz veya eylemi kabul etmeyeceğini belirterek Macron’un hevesini kursağında bıraktı.

Tarafların Paris Olimpiyat Oyunları sırasındaki düşmanlıkların sona erdirilmesini savunmak konusunda anlaştıkları bildirildi. Filistin-İsrail çatışmasına ilişkin Şi, Çin’in, Filistin sorununun erken bir tarihte kapsamlı, adil ve kalıcı çözümünü teşvik etmek için mümkün olan en kısa sürede daha geniş tabanlı, daha yetkili ve daha etkili bir uluslararası barış konferansının toplanmasını desteklediğini söyledi.

 Şi’nin Avrupa ziyareti, kuşkusuz ki Çin’in jeopolitik hesaplarının bir sonucudur. Şi, özellikle Avrupa’nın Çin’in elektrikli araçlardan tıbbi cihazlara ve güneş panellerine kadar çeşitli sektörlerdeki “adaletsiz” olduğu iddia edilen ticari uygulamalarına yönelik incelemelerini yoğunlaştırdığı bir dönemde ticari gerilimleri hafifletmeyi amaçlıyor. Şi’nin ziyaretinin merkezinde ayrıca, Orta ve Doğu Avrupa’da Çin nüfuzunu sürdürme-güçlendirme çabası yer alıyor. AB eleştirmeni olan Macaristan’ın, bu amaç için özellikle faydalı olduğu değerlendiriliyor. Ülke, geçtiğimiz yıl yaklaşık on milyar Euro değerinde Çin yatırımını cezbetti. Potansiyel olarak sadece ekonomik ve yatırım konularının ötesine geçildi. Altyapı ve güvenlik alanlarında da işbirliğini geliştirme isteği karşılıklı gibi görünüyor. Orban, ortaklığın, önümüzdeki birkaç yıl içinde Avrupa’nın elektrikli araç ve elektrikli araç aküsü üretiminin merkezi haline gelmesi açısından çok önemli olduğunu savunuyor.

***

Şi’nin 7-8 Mayıs tarihleri arasındaki Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile yaptığı görüşme, Yugoslavya’ya yönelik emperyalist saldırı sırasında Belgrad’daki Çin büyükelçiliğinin NATO tarafından bombalanmasının 25. yıldönümüne denk getirildi ve bunun sembolik bir önem taşıdığı ifade edildi. Çin büyükelçiliği alanına, dayanışmak amacıyla “Kosova Sırbistan’dır - Tayvan Çin’dir” pankartı asıldı. The Washington Post’un haberine göre, Şi Budapeşte’deyken hükümet yanlısı bir gazetede Macaristan’ı “Çin yatırımı için Orta Doğu Avrupa bölgesindeki bir numaralı hedef” olarak selamlayan bir köşe yazısı yayınladı. Ziyaret, Sırbistan tarafında ise, Çin’in Batı Balkanlar’daki ana ortağı konumunu güçlendirme fırsatı olarak görülüyor.

Sırbistan’a son yıllarda yapılan bu en üst düzey ziyaretin, Sırp liderliği tarafında ülkenin ekonomik büyümesini kolaylaştıracak ve yeni ortak projeler geliştirmek için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Geçtiğimiz on beş yıl boyunca Sırbistan, Çin ile yakın ekonomik ve siyasi ilişkilere dayanan kapsamlı bir stratejik ortaklık geliştirdi. Yanı sıra Sırbistan, Çin’le yakın ilişkiler sürdürüyor ve aynı zamanda Çin’in dünya çapında, özellikle de Küresel Güney’de ulaşım yollarına veya limanlarına on milyarlarca dolar yatırım yaptığı Kuşak-Yol ya da kimilerine göre Yeni İpek Yolu Projesi’nin üyesidir. 

***

Şi’nin Macaristan ziyareti ise, diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 75. yıldönümünde gerçekleşti ve her iki hükümet de “kapsamlı bir stratejik ortaklık” konusunda mutabakata vardı. Viktor Orban’ın Macaristan hükümeti, satılan araç sayısı bakımından Çin’in şu anda en büyük elektrikli otomobil üreticisi olan BYD şirketini cezbetti. Grup, Çinli akü devi CATL gibi Orta Avrupa ülkesinde bir fabrika inşa ediyor. Macaristan aynı zamanda İpek Yolu’na üye olan birkaç AB ülkesinden biridir. Çin, Macaristan ile Sırbistan arasında 350 kilometrelik demiryolu bağlantısı inşa etmiş durumda. Şi’nin devam eden BRI altyapı projelerinden bazılarını Orban ile görüştüğü ve yeni projeler üzerinde anlaşmaya vardığı belirtiliyor. Görüşmede, Belgrad-Budapeşte hızlı demiryolu projesinin hızlandırılması konusunun da gündeme geldiği belirtiliyor.

Şubat ayında Yunanistan bu projeye katılacağını ve projeyi Atina’ya kadar genişleteceğini duyurmuştu. Böylece, Çin ihracatının güneyden Avrupa’nın kalbine ulaşması için alternatif bir rota oluşturarak İtalya’nın BRI’dan yakın zamanda çekilmesini dengeledi. Çin, Liszt Uluslararası Havaalanını Budapeşte’ye bağlayan demiryolu hattının yanı sıra uluslararası yük trafiğini başkentin dışına taşımaya yardımcı olmak üzere tasarlanan demiryolu halkası inşa edecek. Ayrıca, Çinli polis memurlarının Macaristan’da Çinli göçmen nüfusunun yoğun olduğu veya Çinli turist varlığının yüksek olduğu mahallelerde çalışmasına olanak tanıyan ikili güvenlik işbirliği anlaşmasının uygulanmasını da tartıştıkları var sayılıyor. Şi için Macaristan, önemli bir müttefik ve AB ekonomik alanına açılan bir kapıdır.

***

Şi ile görüşmede AB Komisyonu başkanı von der Leyen’i yanına alan Macron, AB’nin ağır sıkletleri olarak Berlin ile Paris’in bir araya geldiğini ve Çin üzerinde baskı oluşturabileceklerini göstermek istedi. Ancak Şi Jinping’in mevkidaşı Emmanuel Macron’u ziyaretinin resmi vesilesi olan 60 yıl önce Fransa ile diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana dengeler önemli ölçüde değişmiştir. Gelinen aşamada ikinci büyük ekonomiyi temsil eden Çin, hemen her açıda benzeri görülmemiş bir yükseliş içindedir ve dünya siyasetinin seyrini belirlemede ABD’nin biricik küresel rakibidir. ABD ile kendi arasındaki hegemonya mücadelesinde, uluslararası ilişkileri belirlemede temel önemde bir rol oynuyor. Şi’nin Macron ile Von der Leyen karşısındaki kararlılığı da buradan geliyor.