İkinci emperyalist paylaşım savaşından yenik çıkan Almanya ile Japonya’ya silahlanma ve silah satışları konusunda belli kısıtlamalar getirilmişti. İkisi de savaşta ağır bir yıkıma uğradıkları için bu ülkelerin halklarının da silahlanma ve militarizme karşı bir hassasiyetleri vardı. O devasa yıkımların tekrarlanamaması gerektiği konusunda bir bilinç ve duyarlılık yaygındı. Hem getirilen kısıtlamalar hem halkların duyarlılığı bu devletlerin silahlanma alanındaki hırslarını törpülüyordu.
ABD emperyalizminin NATO’yu genişletme politikasından dolayı Ukrayna savaşının patlak vermesini fırsat bilen Almanya, zaman geçirmeden silahlanma ve militarizm için 100 milyar Euro’luk bütçe ayırdı. Peşi sıra, ABD’nin NATO üyesi devletlerden savunma/savaş harcamalarının milli gelirin %2’sine çıkartılması yönündeki talebini onayladı. Gazze’de soykırım yapan İsrail’e silah satışını on kat arttırarak “çatışma bölgelerine silah satmama” kuralını çöpe attı. Artık ne silahlanma ne silah satışı konusunda bir sınır kaldı. Nazilerin işlediği suçlardan dolayı getirilen kısıtlamalar bir çırpıda kaldırıldı.
Almanya yolu açtı Japonya peşinden gidiyor
ABD’nin attığı atom bombaları Hiroşima ile Nagazaki kentlerini yerle bir edip yüzbinlerce kişinin katledilmesiyle sonuçlanınca, “Bir daha asla!” şiarı bu ülke halkının büyük bir kesimi tarafından benimsendi. Devlet el altından kimi zaman kuralları çiğnese de silahlanma ve silah satışı konusunda Japonya’nın hep bir sınırı oldu. Son günlerde harici.com sitesinde yer alan haberler bu devletin de bir emperyalist güç olarak sahneye çıkmak için atağa geçmeye hazırlandığını ortaya koyuyor.
İngiliz sermayesinin sesi kabul edilen Financial Times’dan (FT) aktarılan haberlere göre Japonya hem ABD’ye hem İngiltere’ye silah satacak. Bunun için kısıtlamaları kaldıran Tokyo hükümeti, düzinelerce yerli üretim Patriot hava savunma füzesinin ABD’ye gönderilmesine izin vermeye hazırlanıyor. Ukrayna’ya gönderilecek silahları, Gazze’de soykırıma devam etmesi için İsrail’e yönlendiren ABD, Kiev’deki kuklası Zelenski’yi hayal kırıklığına uğratmıştı. Japonya’dan alacağı silahları Ukrayna’ya göndererek, Zelenski rejimini vekalet savaşına devam etmesi için motive etmeyi planlıyor.
Silah satışı konusundaki kuralları hafifletmeye hazırlanan Tokyo hükümeti, BAE Systems lisansı altında ürettiği 155mm top mermilerini de İngiltere’ye ihraç edecek. Ukrayna savaşına histerik bir şekilde benzin dökme politikası izleyen Londra yönetimi de bu silahları Zelenski rejimine göndermeyi planlıyor. Bu adımları atmaya hazırlanan Tokyo hükümeti, aracılar üzerinden savaşan bir ülkeye silah satmış olacak. Bu adım silah satışı konusundaki kısıtlamaların pervasız bir şekilde yok sayılması anlamına geliyor.
Savaş bütçesi NATO üyesi devletler düzeyine çıkarılacak
Tokyo hükümeti, ‘pasifist’ diye tarif edilen anayasayı değiştirerek silahlanma ve silah satışı önündeki engelleri kaldırma yönünde kritik bir adım attı. İlk fırsatta ‘anayasa engelini’ kaldıran hükümet, diğer emperyalist devletlerin silahlanma yarışı pistine atladı. ‘Pasifist’ olsa bile emperyalizmin bir şiddet ve militarizm eğilimi olduğu, bu olayla birkez daha kanıtlandı.
Silah satışına hazırlanan Japonya, İngiltere ve İtalya ile yeni savaş uçağı ortak geliştirme programına da katılacak. Bir ABD hükümet yetkilisinin açıklamasına göre Japonya, silahlanma yarışı önündeki engelleri kaldırarak “en kritik anda ABD için sadık bir müttefik olduğunu ispatladı.” Zira Tokyo hükümetinin planlanandan bir yıl önce, Nisan 2025’te başlayacak mali yıldan itibaren yüzlerce ABD yapımı Tomahawk seyir füzesi almaya hazırlanıyor.
Başbakan Fumio Kishida yönetiminin silahlanma ve militarizm yarışına yaptığı bu balıklama dalış, büyük bir bütçeyi de gerektiriyor. Silah alımları ve savaş uçağı geliştirme programına katılmaya hazırlanan Japon hükümeti, bütçeden bu alana ayrılan payı dramatik bir şekilde yükseltmeye hazırlanıyor.
Silahlanma ve militarizm planlarının finansmanı için arayışa geçen Japon hükümetinin vergileri arttıracağı, borç alacağı ve hükümetin diğer harcamalarında kısıntıya gideceği belirtiliyor. Yansıyan haberlere göre, ‘pasifist Japonya’ dönemini kapatacak olan bu histerik silahlanma yarışı için -NATO üyesi devlet gibi- milli gelirin %2’si oranında bütçe ayrılacak.
Ukrayna savaşı öncesine kadar ABD’nin baskılarına rağmen NATO üyesi birçok devlet, silahlanma ve militarizm için bütçenin %2’sini ayırma konusunda istekli değildi. Joe Biden yönetimi, hegemonya savaşında yanına çekmek istediği devletlere; “istediğiniz kadar silahlanın” diyerek militarizmi körükleyen bir politika izliyor. Bunu fırsat bilen Almanya ile Japonya, yarış pistine hızlı bir dalış yaptılar. Almanya fırsatı anında değerlendirirken, Japonya ise az bir gecikme ile onu takip etti.
İki emperyalist güç, ABD’nin politikalarıyla uyumlu bir tutum alarak, Ukrayna savaşına benzin dökme suçuna ortak olurken, oluşan koşulları kendi silahlanmaları için bir fırsata da çevirdiler. ABD’nin savaş arabasına atlayan bu güçlerin, o arabada ne kadar kalacakları belli değil. Zira her birinin kendine göre yayılmacı hevesleri, hegemonya savaşından kendine pay çıkarma hesapları vardır. Bu ise tabloyu daha karmaşık bir hale getiriyor. Bir tarafta ABD, İngiltere ile AB, diğer tarafta Çin, Rusya ile müttefikleri arasındaki çatışma şiddetlenirken, ABD’den kopma ihtimali olan Almanya, Japonya, Fransa gibi emperyalist güç odakları da var. Tarafların etkilemeye çalıştığı Hindistan ‘ortada’ durarak her iki cephe ile pazarlık ve işbirliğine girerek konjonktürden azami şekilde yararlanmaya çalışıyor.
Gelişmeler hegemonya savaşının şiddetlenme eğiliminde olduğuna işaret ederken, Almanya’dan sonra Japonya’nın da silahlanma ve militarizm kervanına katılması, kapitalist emperyalizmin halkların geleceği açısında oluşturduğu tehlikenin ciddiyetini bir kez daha hatırlattı. Emperyalist savaş, silahlanma ve militarizme karşı işçi sınıfı ile halkların birleşik direnişi geliştirilmeden, insan soyunun geleceğini tehdit eden bu riskin ortadan kaldırılması mümkün olmayacaktır.