Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te 10 gün süren kitlesel protestoların ardından Cumhurbaşkanı Ceenbekov ile parlamento başkanı Kanat İssajew’in istifaları sonrasında duruldu. Her gün binlerce kişinin toplandığı hükümet binaları ve cumhurbaşkanlığı sarayı önünde gerçekleştirilen gösteriler artık yok.
Kırgızistan'da parlamento seçimleri ve protestolar
Eski bir Sovyet Cumhuriyeti olan 6 milyon nüfuslu Kırgızistan’da 4 Ekim’de milletvekilliği genel seçimleri yapıldı. Seçimlerde yalnızca dört parti yüzde 7’lik seçim barajını geçebildi. Bu partilerin üçü Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov’un müttefiki olarak görülüyordu ve Rusya ile yakın ilişkileri olduğu biliniyordu.
Yüzde 7’lik seçim barajını aşamayan ve parlamento dışında kalan muhalefet partileri hile yapıldığı gerekçesiyle seçim sonuçlarına itiraz ettiler ve seçimin yenilenmesini istediler. Muhalefet partilerini izleyen halk, başkent Bişkek ve diğer şehirlerde sokaklara indi. Bişkek’te gösterilere altı bin kişi katıldı. Protestocular parlamento binasına girerek Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı işgal ettiler. Siyasi mahkumların kaldığı cezaevine giden göstericiler eski Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’i, eski Başbakan Sapar İsakov’u ve eski milletvekilleri Sadır Caparov’u cezaevinden çıkardılar.
Polisin göstericilere gaz ve ses bombası kullanarak saldırdığı eylemde bir kişi yaşamını yitirdi, yaklaşık 1200 kişi yaralandı.
Protestolar nedeniyle Başbakan Kubatbek Boronov ve Meclis Başkanı Dastanbek Cumabekov istifa etti. Seçim Kurulu da açıklanan seçim sonuçlarını iptal etmek zorunda kaldı.
Seçim sonuçlarının iptali sonrası gelişmeler
Muhalif partiler kendi aralarında anlaşarak, güçlü oldukları yerlerde yerel yönetimlerin idaresini ele geçirdiler. Maliye ve İçişleri Bakanlıkları, Sayıştay, Yargıtay gibi kurumlar da paylaşıldı.
Salı akşamı sağcı parti Ata Shurt, birkaç saat önce hapishaneden serbest bırakılan kendi adayı Sadır Caparov’u hükümet başkanlığına aday göstermek konusunda parlamentoyu ikna etti.
Sadır Caparov 2017'deki bölgesel protestoların lideri olarak yerel valiyi rehin aldığı için 6 Ekim'e kadar gözaltındaydı. Daha önce, 2010 yılında benzer bir olayda devrilen ve gıyaben 24 yıl hapis cezasına çarptırılan ve şimdi Beyaz Rusya'da sürgünde yaşayan eski Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev'in takipçisi olarak görülüyordu.
Cumhurbaşkanı Ceenbekov bu karmaşaya müdahale etti. Başbakan ve kabineyi görevden aldı. Sokaklarda yeni bir hükümet ve Ceenbekov’un istifası talepleri ile gösteriler vardı. Cumhurbaşkanı Ceenbekov, yeni bir hükümetin kurulmasının ardından istifa etme sinyalini verdi. 9 Ekim günü Bişkek’te 21 Ekim’e değin sürecek OHAL ilan etti.
Cuma günü eski Milletvekili Caparov’un mitinginde başbakanlık adaylığının onaylanmasını isteyen taraftarlar ve karşıtları arasında çatışmalar yaşandı. Cezaevinden çıkarılan eski Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev ise kitlesel gösteriler düzenlemek suçlamasıyla yeniden gözaltına alınarak, cezaevine gönderildi.
Sokakta cumhurbaşkanına karşı gösteriler Çarşamba günü de sürerken, Parlamento hapishaneden tahliye edilen milliyetçi bir politikacıyı, Sadır Caparov’u hükümet başkanı olarak seçti.
Perşembe günü Cumhurbaşkanı Ceenbekov istifasını açıkladı. Bundan önce, Sadyr Caparov başkanlığındaki yeni hükümetin destekçileri cumhurbaşkanlığı sarayına saldırmakla tehdit etmişlerdi. Anayasaya geçici cumhurbaşkanlığı görevini üstlenecek olan Meclis Başkanı Kanat İsayev de görevi reddetti. Caparov'un destekçileri daha önce de Issayev'in tutuklanmasını talep etmişlerdi. Mevcut durumda Cumhurbaşkanı Ceenbekov'un yetkileri, Caparov tarafından devralındı.
Cumhurbaşkanının istifası ve yeni siyasi yapılanma
Ceenbekov'un istifası ile ülkede yeni bir siyasi yapılanma başladı. Caparov cuma günü parlamento seçimlerinin 20 Aralık’ta, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 17 Ocak 2021’de yapılacağını açıklarken tehditvari bir ifade ile bunları izleyeceğini söyledi.
ABD'nin Bişkek büyükelçiliği İktidar değişikliğini “suç gruplarının siyaset ve ekonomi üzerinde nüfuz kazanma girişimi” olarak eleştirdi.
Rusya medyasında ise Rusya'nın Kırgızistan'da uzun süreli olası bir istikrarsızlıktan “endişe duyduğu” yönünde haberler yaptı. Rusya, durum “istikrara kavuşana” kadar Kırgızistan'a yaptığı tüm mali yardımı iptal etti. Moskova geçmişte 700 milyon ABD doları tutarındaki borcunu iptal etmiş ve en son 2019 yılında 30 milyon ABD doları tutarında hibe vermişti.
Yirmi yılda artan jeopolitik rekabet
Kırgızistan’da yaşanan ayaklanmanın gelgitlerinin nedenleri arasında kitlesel işsizlik, yolsuzluk, bölgede süren coğrafi ve sosyal farklılıklarda ifadesini bulan güney-kuzey kutuplaşması, Rusya, Çin ve ABD’nin güç savaşı gibi etkenler sayılabilir.
Her kaos ortamında olduğu gibi Kırgızistan’da da Rusya, Çin ve Amerikan emperyalizminin varlığı görülüyor. Rusya bölgeyi ve Kırgızistan’ı arka bahçesi olarak görüyor ve Sovyet döneminden devraldığı siyasi ilişkiler sayesinde Kırgızistan ile süren siyasi ve ekonomik ilişkilerini elinden kaçırmak istemiyor. Hele de Beyaz Rusya’da yaşanan siyasi kargaşa ve Ermenistan ile Azerbaycan arasında savaşın sürdüğü günümüzde...
Kırgızistan’a komşu olan Çin, Kırgızistan’ın en büyük ekonomik yatırımcısı ve ticari ortağıdır. İki ülke arasındaki ticaret 2019’da 6,35 milyar dolar olarak gerçekleşti. Çin, Kırgızistan ulusal borcunun 4 milyar dolarını elinde tutuyor. Kırgızistan’ın GSYİH’si yalnızca 8 milyar dolar. Çin’in Kırgızistan’ın içinde olduğu “Kuşak ve Yol Projesi” de unutulmamalı.
ABD emperyalizmi de Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Kırgızistan’ı Afganistan savaşının ilk döneminde lojistik amaçlarla kullanmıştı. ABD kurduğu askeri üs 2014 yılında parlamento tarafından kapatıldı. Ancak ülkede ABD’nin etkisi hep devam etti. ABD’nin çeşitli vakıflar, partiler, medya ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkileri sürüyor.
Kuzey-güney çelişkisi
Kırgızistan’da güneyde altyapı dahil birçok alanda Çin yatırımları var. Bu bölgede oligarklar ve politikacılar Çin’e ve Rusya’ya daha yakın duruyorlar. Kuzeyde ise daha çok ABD ve AB’nin ağırlığı var. Dolayısıyla Çin ve Rusya yanlısı partiler olduğu gibi, ABD tarafından desteklenen partiler ve politikacılar da var. Örneğin, bu seçimlerde muhalefet, iktidardaki cumhurbaşkanını Rus yanlısı olmakla eleştiriyordu.
Kırgızistan’da yaşanan gelgitlerin diğer bir nedeni de ülkenin coğrafi ve sosyal olarak kuzey-güney şeklinde ikiye bölünmüş olmasıdır. Bu bölgeler iktidardan pay almak için mücadele ediyorlar. İktidar değişiklikleri bir güneylinin bir kuzeyliyle değiştirilmesi olarak yaşanıyor. Veya bunun tersi. Ülkede yaşanan kargaşanın önemli etkenlerinden biri de budur.
Ceenbekov ve müttefik siyasi partileri ülkenin yoksul güneyini temsil ediyorlardı. Güneyli Ceenbekov’a karşı mücadele eden daha gelişmiş olan kentsel kuzeyde Kırgız politikacılar şimdi iktidarın yeni sahipleri.
Bugünkü siyasal kriz, son 15 yılda 3 kez yaşanan senaryonun bir tekrarı
Kırgızistan’da siyasi krizin yarattığı kaos ortamı henüz tam dağılmış değil. Ülkedeki protestolar durulmuş olsa bile siyasi kutuplaşmanın varlığı, işsizlik, yoksulluk, konutsuzluk gibi sorunlarla boğuşan emekçi kitleler, devletin sınırlı olanaklarını tek başına kullanan yozlaşmış iktidar odağına karşı mücadele etme potansiyelini taşıyorlar.
Emekçi kitleler her dönem yozlaşmış iktidar odağına karşı yeni oluşmuş bir muhalif grubu destekliyor. Hatta eskisini deviriyor. Onun yerine gelen yenileri iktidara geldikten kısa süre sonra tıpkı öncekiler gibi devletin olanaklarını kendisinin ve çevresinin çıkarları için kullanıyor, yolsuzluk batağında yüzüyor, kapitalistleşiyor. Buna karşı yeniden bir muhalefet grubu oluşuyor ve bu eskisini deviriyor.
2005 yılında Akayev, 2010 yılında Akayev’den iktidarı alan Kurmanbek Bakiyev, 2011-2017 arasında cumhurbaşkanı olan Almazbek Atambayev halk ayaklanmaları ile gittiler. Yani Sovyetler sonrası Kırgızistan’da, tüm cumhurbaşkanları seçimle iktidara getirilmiş, ama halk ayaklanmasıyla koltuğundan indirilmiştir.
İşçi sınıfı ve gençlik mücadele sahnesine yeniden çıkacaktır
Kırgızistan’da nüfusun yarıya yakını gençlerden oluşuyor. İstatistiki araştırmalara göre gençlik kitleleri, yaşlı politikacıları yozlaşmış buluyor ve gelecekleri hakkında kendileri karar vermek istiyorlar.
Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitüsü (IRI) tarafından ülkenin sorunlarına dair yapılan ankette, Kırgızların en büyük sıkıntılarının yolsuzluk ve işsizlik olduğu ifade ediliyor. Kırgızların yüzde 92’si yolsuzluğun büyük bir sorun olduğunu söylerken, bu sorunları çözmede yetkililerin başarısız olduğuna inananların oranı ise yüzde 72. Ayrıca işsizlik de ana sorunlar arasında belirtiliyor.
Ülkede ekonomik, sosyal, siyasal kriz giderek derinleşiyor. Ülkenin dış borçları büyüyor. Gelir adaletsizliği artıyor. Siyasal, ekonomik ve hukuki sistemin kurumsallaşamaması nedeniyle istikrarsızlık sürüyor. Yoksulluk ve işsizlik artıyor. Tarihten gelen kuzey-güney çekişmesi gerici güç odaklarını güçlendiriyor. Tüm bu koşullarda gerçekleşen parlamento seçiminde yaşanan usulsüzlükler kitlelerin öfkesini sokağa taşırıyor. Kitleler günlerce militanca mücadele ediyorlar. Ama Kırgızistan işçi sınıfının ve emekçilerin tek açmazı, devrimci bir sınıf partisinden yoksun olmaları.
Öncü-devrimci bir partiden yoksun oldukları bu koşullarda işçi sınıfı ve özellikle gençlik kitleleri mücadele içinde kazanımlar biriktirecek, yarınlara gidecek yolu örecektir.
Kırgızistan işçi sınıfının gerçek bir sınıf partisine kavuştuğu koşullarda ise ortalık yangın yerine dönecektir ve yangın bugünün oligarklarını, kapitalistlerini ve onların düzenini yerle bir edecektir.
Ülkenin yer aldığı coğrafya böylesi süreçlerin tanığıdır.