Gaziemir Serbest Bölgede bulunan SF Trade Tekstil’de sendikalaştıkları için işten çıkarılan kadın işçiler, direnişlerinin 122. gününde sendikalaşma süreçlerini Kızıl Bayrak’a anlattı.
Baskılar, hakaretler, mobbing ve ağır çalışma koşullarından bahseden işçiler, bunlara karşı sendikalaşmaya başladıklarını, sonrasında ise işten atıldıklarını, fabrikada da işçilerin zorla sendikadan -istifa ettirilmeye çalışıldığını dile getirdi. “Kadınlar güçlüdür ve biz kazanacağız, direnmeye devam edeceğiz” diyen işçiler Sendikanın iş yerine gireceğini vurguladı. Direnişçiler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesinde 7 Mart’ta serbest bölge girişinde düzenleyecekleri forum etkinliğine katılmaya ve dayanışmaya çağırdı.
İşçilerin süreç hakkındaki görüşleri şu şekilde:
Ayşe İlin: Yaklaşık 12 yıldan beri SF Tekstil’de çalışmaktayım. İçeride o kadar çok haksızlık, adaletsizlik, eşitsizlik var ki nasıl anlatılır bilemiyorum. İşveren her şeyi kendine göre kullanıyor. Çalışan işçileri karşı karşıya getiriyor. Kendilerine yandaş bulmak için bazılarına ayrıcalıklı davranıyor. O işçiler de işverene yaranmak için yalakalık yapıyorlar deyim yerindeyse. Örneğin işe yeni başlamış bir işçi evden sarma, börek getirerek şeflere, müdürlere veriyor. İşveren tarafından kollanıyor. İşyerinde eleman çok kalmadığı için işyerine alışsın diye yeni işçiye ayrıcalıklı davranıyorlar.
İşe yeni girmiş işçi olduğu halde onun pirimi ve maşı benden yüksek oluyor. Ben 12 yıllık işçiyim benim maaşım daha düşük. Yani o kadar haksızlık var ki; örneğin arkadaşımın çoçuğu rahatsız, izin istiyor, “mesayiye kalmayayım” diyor. Kıza diyor “sen kimin köpeğisin ki izin istiyorsun.” Böyle hakaretler çok fazla vardı. Ve biz 12 yıl boyunca hep bu şekilde çalışmışız, sesimizi hiç çıkarmamışız. Ve biz en sonunda anladık ki bu böyle gitmeyecek. Sonra arkadaşlar ile toplandık, konuştuk, üç beş derken sendikaya üye olmaya karar verdik. Bizim sendikaya üye olmamızdan iki ay sonra içimizden bir arkadaşımız bizi içeriye ispiyonlamış. İşveren duyar duymaz apar topar önce iki kişi olarak bizi işten çıkardılar. Çıkarmalarını da öyle katekulleye getirmek istediler ki, paydos etmemize on dakika kala beni aşağıya insan kaynaklarına çağırdılar, odaya girdiğimde 4 kişi birden beni beklediklerini gördüm. Dördü birden oturur oturmaz baskı uygulamaya başladılar. Yaptığım kalitede hata bulduklarını ve savunma yazmamı istediler ve savunmayı da kendi aralarında değerlendireceklerini söylediler. Ben savunmayı yazdıktan sonra kağıdı ellerine alır almaz, yazdığım savunmayı yırttılar ve beni işten çıkardıklarını söylediler. Neye uğradığımı şaşırdım. Dönüp bana isterlerse tazminatsız bile çıkarabileceklerini ama İzmir’in küçük bir yer olduğunu onlara çok hakkımın olduğunu o yüzden hakkımı vererek çıkaracaklarını söylediler. Bunun üzerine ben avukatla ve ailemle görüşmek istediğimi söylediğimde telefonu elimden aldılar, telefonu başka odaya koydular. Üzerimde o kadar çok baskı uyguladılarki “senin yaptığın işyerine ihanettir” vb. psikolojik baskılara dayanamadım en son ve ne olursa olsun imzalayıp çıkacağım dedim, kağıdı aldım imzaladım. 122 gündür de burada direnmeye, hakkımı aramaya devam ediyorum.
Nurcan Köksal: 12 yıldır SF Trade Tekstil’de çalışıyordum ben de. Çalıştığım 12 yıl boyunca işyerinde bir çok baskı, mobbinge maruz kalarak çalıştım. Bunun yanında ücretlerimiz çok düşüktü, asgari ücretin bir tık üstünde çalışıyorduk. İşyerindeki haksızlık ve adaletsizliğe, baskı ve mobinge karşı sendikalaşmak istedim. Sendikaya üye olduğumun öğrenilmesi üzerine 20 Aralık günü odaya çektiler, yaklaşık 2,5 saat süren baskı ve mobbing uyguladılar. O basıncın altında sanki ben suçluymuşum, hata yapmışım psikolojisine soktular. İşyerine ihanet etmekle suçladılar, buradan ekmek yediğimi işyerine arkadaşlarıma ihanet etmekle suçladılar. En sonunda dayanamadım ben de tuttukları tutanağa imza atmak zorunda kaldım ve tazminatımı almadan işten çıkarıldım. Yaşadığım baskının sonucunda psikolojim bozuldu. Ancak biz hakkımız olanı istiyoruz, yıllarca susmuşuz. İşverenin her istediğini yaptığımız için sonrasında sendikalaşmamızı, hakkımızı aramamızı işveren kabullenemedi. Bizler işten çıkarıldıktan sonra içeride baskılar daha fazla artarak sendikadan arkadaşlarımız istifaya zorlandı. Bazı arkadaşlarımız istifa etmek zorunda kaldı. Aslında korkmamak lazım, haklı olan biziz, 122 gündür burdayız, hakkımızı alana kadar direnmeye devam edeceğiz. Biz burada yalnızca kendimiz için değil içerideki arkadaşlar için de direniyoruz. Biz kazanırsak sendika işyerine girince bütün haklardan içerideki arkadaşlar da yararlanacak. Direnişimiz kadınların yaptığı dayanışma ziyaretiyle daha da ses getirdi. Herkesi de direnişimize destek olmaya, sesimizi duyurmaya çağırıyorum. 8 Mart öncesinde 7 Mart’ta serbest bölge girişinde bir forum etkinlik yapılacak, bu dayanışma içerideki arkadaşlara da bize de moral olacak.
Sevcan Sarıoğlan: 8 yıllık işçiyim. Ben de diyer arkadaşlar gibi yıllarca düşük ücretler ile, baskı, mobbing, eşitsizlik altında çalıştım. Hayat pahalılığı, ücretlerin düşüklüğü ve bunlar yetmezmiş gibi sürekli hakaret, baskı sonrasında en son ‘yeter’ dedik ve sendikalaşmaya karar verdik. Sendikaya üye olma çalışmlarımız üç ay öncesinden başlamıştı. Önce iki arkadaşımız çıkarıldı, ardından içeride baskılar artmaya başladı. Sendikayı karalamaya, sendika başkanımızın sosyal medya hesaplarını denetlemeye, işçi arkadaşları sendikaya karşı doldurmaya başladılar. Sendikaya üye olanları sendikadan istifa ettirmek için her türlü baskıyı denediler.
Beni çıkarma gerekçeleri ise… Bir gün odalarına çağırdılar ki hakkımda tutanak tutmuşlar; ben zorla işçileri eve çağırıyormuşum, zorla borç para istiyormuşum… Uyduruk gerekçe ile işten çıkarıldım. Zorla bir insan nasıl eve götürülür, zorla borç para nasıl istenir, bunu anlamış değilim. Şaka gibi gerekçeler sundular. Beni sendikaya üye olduğum için işten çıkardıklarını biliyorum. Şimdi burada 4 kadın işçi olduk, kadınlar güçlüdür ve biz kazanacağız, direnmeye devam edeceğiz.
Kızıl Bayrak / İzmir