Pandemi ve ekonomik krizin yüküne karşı, işçi birliklerinde, fabrika komitelerinde birleşelim!
Metal İşçileri Birliği Merkez Yürütme Kurulu Ekim ayı toplantısı gerçekleştirildi. MYK'mız Ekim ayı toplantısında, tüm toplumu etkisi altına alan pandemiden derinleşen ekonomik krize, bunların toplumsal yaşama ve işçi sınıfına olan etkilerine kadar bir dizi önemli meseleyi ele alarak metal işçisinin mücadelesinde ufuk açıcı tartışmalar gerçekleştirmiştir.
Pandemi süreci boyunca sermayedarlar ve sermayedarlar adına ülkeleri yönetenler tüm dünyada ve ülkemizde çok katı bir sınıf tutumu sergilemişlerdir. Bu süreç boyunca taktıkları tüm maskeler düşmüştür. Kapitalizmin barbar yüzü tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilmiştir. Atılan tüm adımlar sermayedarların çıkarları adına atılmıştır. Milyonlarca işçi-emekçinin yaşam ve sağlık hakları ise yok sayılmış, üretim çarklarının dönmesi uğruna feda edilmiştir.
Yine ülkemizde, metal patronlarının sözleşmeler boyunca dayattığı ve metal işçilerinin grev ve eylemlerle tepki gösterdiği saldırılar bu süreçte AKP-MHP iktidarının kararnameleri ile yasalaştırılmıştır. Patronların normal zamanda elimizden almak istediği haklarımız pandemi bahanesi ile bir çırpıda gasp edilmiştir. Açıklanan 200 milyar liralık ekonomi paketlerinin sadece %2,2'si sosyal yardımlara ayırılırken patronlara yaklaşık 151 milyar lira aktarılmıştır. Bunlarla dahi yetinmeyen sermayedarlar ve AKP-MHP iktidarı “yeni” diye adlandırdıkları ama eskiyen ekonomi paketlerini ve yeni sürüm kölelik rejimini yasalaştırmak için çabalıyorlar.
Kölece çalışma rejimini yasal çerçeveye sokarak elimizdeki tüm hakları alıp patronlar için dikensiz bir gül bahçesi yaratmak istiyorlar. Kıdem tazminatının fona devri girişimi bu saldırıların yalnızca bir parçasıdır. Kıdem tazminatının gaspına bu bütünlükte karşı çıkmak önemlidir. MYK'mız pandemi ile derinleşen ekonomik kriz ortamında, işçi sınıfına dayatılan “yeni” çalışma rejimine karşı tüm metal işçileri ve işçi sınıfını “sınıfa karşı sınıf” perspektifi ile mücadeleye davet etmektedir. MYK'mız toplam saldırı sürecini bütünlüklü olarak değerlendirerek, mücadele gündemlerinin sadece kıdem tazminatının gaspına daraltılmaması konusunda sınıfın tüm kesimlerini uyarmaktadır.
Covid-19 salgını artık tüm fabrikalarda işçilerin değişmez bir gerçeği haline gelmiştir. Zira fabrikalarda vakalar sürekli görülmektedir. Gelinen aşamada patronlar salgının başlangıcında aldıkları göstermelik önlemleri dahi bir kenara bırakmış durumdalar. Bu göstermelik önlemleri sürdüren sermayedarlar ise daha çok üretimin devamını düşünerek harekete ediyor. Fabrikalarda gerekli önlemlerin alınması için işçilerin bizzat örgütlenip eylemli tepkiler ortaya koyması artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Çünkü işçiler, salgın karşısında açlık-ölüm ikilemine hapsedilerek güvencesiz çalışma biçimlerine mahkûm edilmek isteniyor. Bu nedenle metal işçileri hem salgının yarattığı sorunlara hem de dayatılan kölelik koşullarına karşı hakları ve gelecekleri için vakit kaybetmeden örgütlenmeli ve harekete geçmelidir. Salgın koşullarında verilecek bu çok yönlü mücadelede “ücretli izin” talebi bir kez daha yükseltmeli ve görünür kılınmalıdır!
Salgın sürecinde AKP-MHP iktidarı tarafından ülke çapında, patronlar şahsında ise fabrikalarda gerçekleştirilen salgın yönetimi büyük oranda işçilerin kapitalist düzen gerçekliği ile yüzleşmesine vesile olmuştur. Bu süreci yalan, yanlış ve çarpıtılmış bilgilerle yönetme arzusu, iktidar ve sermaye sahiplerinin yerine getirmesi gereken sorumlulukları üzerlerinden atma isteğini ortaya koymaktadır.
Eğitim hakkının aylardır fiili bir şekilde gasp edilmesi MYK toplantımızın bir diğer önemli gündemi olmuştur. İşçi-emekçilerden kesilen vergilerle oluşturtulan bütçelerle patronlar ihya edilirken, devlet tarafından karşılanması gereken eğitim hakkı özel okul sahibi patronlarının insafına bırakılmıştır. Milyonlarca işçi-emekçinin çocuğunun eğitim hakkı gasp edilmiştir. MYK'mız eğitimin temel bir hak olduğunun altını çizerek, toplum sağlığını tehdit eden salgın karşısında gerekli tüm önlemler alınarak gerek yüz yüze gerekse başka yol ve yöntemlerle eğitim sürecinin amaca uygun bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu noktada asıl olan eğitim sürecinin bütünlüklü olarak işletilmesi, eğitimin özel okul patronlarının tekeline bırakılmaması ve hiçbir şekilde hak kaybının yaşanmamasıdır. Bu süreçte işçi-emekçilere yine büyük bir rol düşmektedir. MYK'mız tüm metal işçilerini parasız, bilimsel ve eşit bir eğitim için mücadele etmeye çağırmaktadır.
İki sözleşme dönemi öncesinde MESS patronlarından koparak kendi patron sendikalarını oluşturan EMİS sermayedarları bu dönem yeniden MESS ile birleşme kararı almıştır. Dolayısıyla yeni sözleşme döneminde EMİS sözleşmesi kapsamındaki işçilerin toplu sözleşme masasının karşısında MESS oturacak. Bu nedenle, öncesinde MESS sözleşmelerinin provası olan EMİS TİS süreci bu dönem metal işçileri açısından daha ayrı bir anlam kazanmış bulunuyor.
EMİS kapsamında olan metal işçileri ve bu kapsamda olmayan tüm metal işçileri bu süreçte tek bir vücut gibi hareket etmeli, EMİS nezdinde patronların kazanımlar elde etmesine ve işçilerin kaybetmesine mahal vermemelidir. Bu görev EMİS kapsamında olanlar kadar tüm metal işçilerini de beklemektedir. MESS ile EMİS kapsamında sadece Birleşik Metal İş sendikası masaya oturuyor. Geçtiğimiz dönem sözleşmesinde işçilerin iradesini çiğneyerek işçileri satış sözleşmesine mahkûm eden Birleşik Metal İş Sendikası’nın yönetimine karşı işçiler uyanık olmalı, süreci sendika yönetiminin tekeline bırakmamalıdır.
Hayat pahalılığı ve döviz kurunda yaşanan büyük artışlar işçilerin ücretlerini her geçen gün eritiyor. Milyonlarca işçi ya krediyle ya da kredi kartlarına borçlu kalarak yaşamlarını idame ettirmeye çalışmaktadır. Enflasyon düzeyindeki ücret artışları ise işçilerin hiçbir derdine derman olmamaktadır. Bu nedenle, zam dönemleri beklenilmeden işçilerin toplamı, ek zam talebi ile patronların karşısında çıkmalıdır. Her bir işçi “insanca yaşamaya yeten ücret” talebini yükseltmelidir.
Ülkemizin etrafında gerçekleşen ve AKP-MHP iktidarının kışkırtıcısı ya da parçası olduğu savaşlar MYK'mız tarafından tartışılmıştır. Genelde yayılmacı emperyal hevesler uğruna girişilen ve bedeli bölgedeki emekçi halklara ödetilen bu kirli savaşlara karşı metal işçileri, “işçilerin birliği halkların kardeşliği” bakışıyla hareket etmelidir. Zira bu kirli ve yayılmacı savaşlar bizzat fabrikalarda emeklerimizi sömüren patronlara yeni pazar ya da rant alanları açmak maksadını taşımaktadır. Bu kirli savaşlar üzerinden oluşturulan milliyetçi-şoven atmosfer ise açlık-ölüm ikilemini yaşayan milyonlarca işçi ve emekçiyi köleliğe razı etmenin aracı olarak kullanılmaktadır. MYK'mız bu hususta tüm işçileri ve emekçileri uyarmaktadır.
MYK'mız tüm bu sorunlar karşısında mücadeleyi yükseltmenin önemi tekrar vurgulayarak, bu mücadelede fabrika komitelerinin ve birliklerinin önemli bir rol oynayacağının altını çizmektedir. Pandeminin ve ekonomik krizin sonuçlarından korunmak ve haklarımızı geliştirmek için tüm işçileri fabrika komitelerinde ve birliklerinde birleşmeye çağırmaktadır!
Çalışmanın yöntemleri ve araçlarına dair tartışmalar yürüten MYK'mız, bülten ve yayın planlamasının ardından Ekim ayı toplantısını tamamlamıştır.
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu
Ekim 2020