Kriz, pandemi, depremin faturası işçiye kesilmek isteniyor…
Haklarımız ve geleceğimiz için işyeri komitelerinde birleşelim!
MİB MYK olarak Kasım ayı toplantımızı gerçekleştirdik. Toplantımızda halen sürmekte olan ve git gide ağırlaşan salgın tablosu ve derinleşen ekonomik krizin işçi sınıfına yansımalarını konuştuk ve bazı sonuçlar çıkardık.
Pandeminin tırmanışa geçmesiyle birlikte, işçi ve emekçilerin yaşamlarını tehdit eden koşullar her geçen gün ağırlaşıyor. Sermayenin vurucu gücü AKP-MHP koalisyonu ise salgın süresince devreye soktuğu uygulamalarla, her defasında sermayenin ihtiyaçlarını gözettiğini ispatlıyor. Artık işçilere dayatılan kaba kölelik koşulları birçok fabrikada olağan hale getirilmek istenmektedir. Sözde alınan göstermelik önlemlerde sermayenin çıkarları ön planda tutulurken, işçi ve emekçilere düşen günlük 39 TL’ye yaşamak oluyor. Alım gücünün düşmesi, enflasyon ve işsizliğin tırmanması, işçileri daha fazla yoksulluğa, açlığa, hastalığa ve ölüme terk ediyor.
Atılan her adım, işçilere karşı, sermayenin yararına oluyor. MİB MYK olarak işçi sınıfı açısından bu kötü gidişata dur demenin tek yolunun yine işçi sınıfının örgütlü mücadelesinden geçtiğini vurguluyor, tüm işçileri haklarımız ve geleceğimiz için işyerlerinde kurulacak olan komitelerimizde birleşmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.
Bu ay içinde meclise getirilen ve “yeni istihdam paketi” denen torba yasa ile işçilerin esnek ve kuralsız çalışmasının yaygınlaştırılması, emeklilik ve kıdem hakkının ortadan kaldırılması, vergi afları ile sermayenin elinin rahatlatılması hedefleniyordu. Fabrikalarda yaşanan sınırlı eylemliliklere rağmen, torba yasadan kıdem ve emeklilik hakkının gaspı, 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilere getirilmesi düşünülen esnek çalışma uygulaması geri çekildi. AKP-MHP iktidarı bu ağır saldırıyı hayata geçirmeye cesaret edemedi. MİB MYK işçi sınıfının sınırlı eylemlerinin bile ne kadar etkili olduğunun altını çizerken, geri çekilmesi bu saldırıların yeniden gündeme getirmeyecekleri anlamına gelmediğini de belirtmektedir. Hak kayıplarının telafi edilmesi ve yeni hakların kazanılması saldırılar gündeme geldiğinde değil, ancak uzun soluklu bir mücadele ile olabilir. MYK’mız başta metal işçisi olmak üzere tüm işçileri “sınıfa karşı sınıf” perspektifiyle talepleri etrafında birleşmeye, fabrikalarda örgütlü mücadeleyi büyütmeye çağırmaktadır.
Son aylarda pandeminin yeni merkezinin fabrikalar olduğu gerçeğini her fırsatta dillendiren MYK’mız, sermaye devletinin akşam saat 10’dan sonra kafelerin kapatılması gibi göstermelik önlemlerle görüntü yaratmaya çalıştığını vurgulamaktadır. Çünkü iktidarın tek derdi ekonominin çarklarının dönmesidir. Geçmişte sokağa çıkma yasaklarını bile izin günlerine denk getiren iktidar, tıklım tıklım olan işçi servislerine ve toplu taşıma araçlarına binmek zorunda olan, fabrikada aynı bantta onlarca işçi arkadaşı ile çalışmak zorunda bırakılan milyonlarca işçiyi ve emekçiyi suçlamaktadır. Oysa ki bilim insanları, işçi ve emekçilerin ihtiyaçları devlet tarafından karşılanarak birkaç hafta tam karantina uygulanması ve eksiksiz bir tarama ile virüs taşıyanların bulunmasıyla salgının kontrol altına alınabileceğini belirtiyor. Sermaye devleti bunun yerine “çarkların dönmesi” için göstermelik önlemlerle günü kurtarmaya çalışıyor, salgının yayılması konusunda ise işçi ve emekçileri sorumlu tutuyor. Gerçekte ise AKP-MHP iktidarı bugüne kadar yaşanan ölüm ve hastalıkların baş sorumlusudur. Sermaye devleti yönetememektedir, suçludur ve hesap vermelidir. MYK’mız oluşan bu tabloya bakarak tüm işçi emekçileri gerçek sorumlulardan hesap sormaya çağırmaktadır.
EMİS’in MESS’e yeniden katılması nedeniyle, 5 işletmede çalışan 1900 işçinin TİS görüşmeleri için Birleşik Metal MESS’le masaya oturuyor. Pandemi ve ekonomik kriz gibi etkenler de hesaba katıldığında, ilk görüşmenin gerçekleştiği TİS sürecinin çetin çetin geçeceğinin işaretlerini vermektedir. Yıllardır sözleşme süreçlerinde deneme, telafi, denkleştirme ve esnek çalışma gibi işçileri kaba köleliğe mahkum edecek saldırıları geçiremeyen MESS, pandemi döneminde AKP-MHP iktidarı sayesinde kararnamelerle amacına ulaşmış oldu. Şimdi bu saldırıları kalıcılaştırmak isteyen MESS patronları amacına ulaşırsa, gelecek yıl yapılacak olan ve 130 bin işçiyi kapsayacak olan Grup TİS sürecine de eli daha güçlü girecektir. Bu yüzden MYK’mız TİS görüşmelerinin öneminin daha da arttığının altını çizmektedir. Ayrıca seneye yapılacak olan Grup TİS sürecinin de bir ön provası olarak görmektedir. Bu TİS süreci, sadece kapsayan 1900 metal işçisini değil, tüm metal işçilerini yakından ilgilendirmektedir. MYK olarak altını bir kez daha çiziyoruz ki, işçiler TİS sürecinde geleceklerini sendika bürokratlarına bırakmamalıdır. Çünkü metal işçileri ancak TİS komitelerini oluşturarak ve “söz, yetki, karar” hakkını eline alarak kazanabilirler. MYK’mız ayrıca tüm metal işçilerini MESS’e karşı verilecek olan mücadeleye destek olmaya çağırmaktadır.
Yüzden fazla insanın ölümüne, binlerce insanın yaralanmasına neden olan İzmir depremi, bir kez daha kapitalistlerin rant ve kar uğruna insanların canını hiçe saydığını göstermiştir. Çürük binalarda kalmak zorunda olan işçi ve emekçilerin yaşadıkları sorunların, acıların, ölümlerin baş sorumlusu insan hayatını ve sağlığını hiçe sayan kapitalist düzendir. Depremleri engelleyemeyiz ama depremin neden olduğu yıkımlara, acılara son verebilmek bugünkü teknolojik imkanlar düşünüldüğünde olanaklıdır. Ama bunun gerçekleşmesi için toplumun ihtiyaçlarını esas alan bir sistemin kurulması gerekmektedir. Bunun için MYK’mız tüm işçi ve emekçileri kar ve rant üzerine kurulu olan kapitalist sisteme karşı mücadele etmeye çağırmaktadır.
Türkiye’de yaşanan hak gasplarına karşı birçok yerde işçilerin sesi giderek daha güçlü çıkıyor. Soma ve Ermenek maden işçileri, FZK işçileri, Bimeks, Grup Tekstil, Uzel işçileri kapitalistlerden haklarını almak için günlerdir direniyor. Systemair HSK ve Sinbo işçileri ücretsiz izin dayatmasına karşı direniyor, sendika hakkına sahip çıkıyor. Daha birçok yerde işçiler hakları ve gelecekleri için eylemler, direnişler örgütlüyor. Farklı işkollarında, farklı fabrikalarda yaşanan direnişlerin ortak yanı ise her geçen gün artan kölelik koşullarına, esnek ve kuralsız çalışmaya, alım gücünün düşmesine ve ağır sömürüye karşı verilen mücadele odakları olmalarıdır. MYK olarak tüm direnişleri selamlıyor, direnişleri direnişlerimiz diyor ve tüm işçileri gerçekleşen direnişlerle dayanışmaya çağırıyoruz.
MYK’mız yukarıda belirttiğimiz tüm sorunlara karşı mücadeleyi yükseltmenin önemini hatırlatarak, verilecek mücadelenin başarısı için komitelerin ve birliklerinin öneminin altını bir kez daha çizmektedir. Tüm işçileri hakları ve gelecekleri için komitelerde birleşmeye çağırmaktadır.
MİB olarak Kasım ayı toplantımızda üzerimize düşen görevlerin üstünden tekrar geçerek, bülten ve yayın planlaması yaptıktan sonra toplantımızı sonlandırdık.
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu
Kasım 2020