Sermaye düzeni işçi sınıfı ve emekçilere yoksulluk dayatıyor, çarkların arasında bir dişliymişçesine eziyor, hak ve özgürlükleri yok sayarak her fırsatta hakları gasp ediyor. Bugün TPI işçileri kararlılıkla haklı talepleri için fiili-meşru biçimde iş durdurarak geleceğine sahip çıkıyor. İşçi sınıfımıza dayatılan sefaleti, onursuzlaştırmayı kabul etmeyerek kendi mevzisiinde bir yol açıyor. Tıpkı ocak ayında itibaren iş durdurarak sermayeyi dize getiren tekstil, metal, motokurye işçileri gibi. Tıpkı Gemi Söküm’de 11 gün fiili grev yapan işçiler gibi, yakın zamanda işten atılan arkadaşlarına sahip çıkmak için fabrikayı işgal eden Smart Solar işçileri gibi…
Asıl gücün bir avuç sermayede değil, alınteriyle yaşam savaşı veren işçide olduğunu Türkiye sınıf mücadelesi tarihinden biliyoruz.
Talepleri için kararlı mücadele verenlerin bizlere bıraktığı önemli bir birikim ve deneyim var. 1963 Ocak ayında Kavel işçilerinin insanca yaşamak için, tüm işçi sınıfına yol açabilmek için yaptığı eylem bir mihenk taşıdır. Grevin yasak olduğu bu yılda, fiili grev yaparak yasaya grev kanunu yazdırmışlardır. Ailelerinin, komşularının, işçi bölüklerinin Kavel Fabrikası’na akarak büyüttüğü eylemler sadece işten atılma değil, tutuklanma saldırısının geri püskürtüldüğü eylemlerdi. Kavel işçilerinin bu eylemiyle grev hakkını kazandık.
‘68 Temmuz’da Derby işçileri asalak patronun sendika seçme hakkına müdahale etmesine karşı 1600 işçi 6 gün boyunca fabrikalarını işgal etti. Sonuç olarak asalak patronun istediği uzlaşmacı işbirlikçi sendika yetki alamazken, işçiler verdikleri kararlı mücadeleyle taleplerini kazandı. 2014'te ise İstanbul Hadımköy'de 600 Greif işçisi taşeronun kaldırılması başta olmak üzere talepleri için fabrikayı 60 gün boyunca işgal etti. Devrimci işçilerin öncülüğünde öylesine kararlı ve örgütlü bir mücadele yürüttüler ki daha sonra bu mücadelenin bir sonucu olarak taşeronluğu kaldırmak zorunda kaldılar. Bursa'da başlayan on binlerce işçinin katıldığı Metal Fırtınası grev dalgasına "İşgal, grev, direniş!" sloganını miras bıraktılar.
Şimdi yıllardır işçiyi ezerek yönetmeye alışmış TPI sermayesi yine işçileri tehdit ederek, işten atarak, listeler hazırlayarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada TPI işçileri arkadaşlarına sahip çıktığı, talepleri için boyun eğmediği bu onurlu direnişi kazanmak için eylemlerini adım adım ilerletmekle karşı karşıya. Saldırılar büyükse eylem de büyümelidir. İşgal gibi fabrika içerisinde sermayeye mücadele kararlılığımızı gösterecek eylemler hızla tartışılmalıdır.
İşçi sınıfının kültüründe dayanışma vardır, işçi arkadaşını geride bırakmak yok! Geleceği için direnmek vardır, boyun eğmek pes etmek yok! Sefalet dayatan yasaları değil işçinin fiili- meşru yasalarını uygulamak vardır. Tereddütte asla yer yok!
Bize ekmek yoksa, size pasta yok!
İşgal, grev, direniş!